Komutan İsnelya, Altair ile birlikte valilik konağına gittiler. Vali, İsnelya'yı karşılamak için konağın kapısında bekliyor olması, Altair'i az da olsa şaşırtmıştı. Çünkü İsnelya, her ne kadar iyi bir komutan olsa da sonuçta bir general değildi. Vali ondan rütbe olarak son derece yukarıdaydı.
Vali eğilerek "Hoş geldiniz Prenses İsnelya" dedi.
Altair bu lafı duyduğu an büyük bir tükürük yuttu. Kafasında tek bir kelime ve onun etrafında yüzlerce soru dönüyordu. "Prenses derken?! Bu kız prenses miymiş?! Bu kral salak mı? Hiç mi korkmaz, kızını dışarda kurtların kuşların yemesinden. Neyse ki benim gibi saf temiz anadolu çocuğuna denk geldi."
"Vali bey, lütfen beni öyle çağırmayın. Şuan vazifede olan bir komutanım ben. Saray başka, dışarı başka."
"Haklısınız pren... Komutan İsnelya. Lütfen buyurun İçeri geçelim."
İsnelya içeri girerken Vali, Altiar'ın kolunu tutarak, "Senin komu... Prensesin yanında ne işin var?!" dedi.
Altair, Valiyi hiç bu kadar endişeli ve tedirgin görmemişti. Biraz şaşkın biraz da gergin bir şekilde "Valla kendisi beni kaçırdı." dedi.
Vali duyduğu kelime karşısında şaşkınlıktan anlık kontrolünü kaybederek "NEE!" dedi. Ses tüm valilik binasında yankılandı. Önde giden Komutan İsnelya arkasını dönerek "Bir şey mi oldu vali bey?" dedi.
Vali beyden terler boşalıyor. Olayın şokunu atlatmaya çalışıyordu. Lakin prenses bekletilmezdi. "Hayır efendim. Sadece Kahraman Altair ile şakalaşıyorduk. hahaha" dedi. Gülüşünde tarifsiz bir şaşkınlık ve acı vardı.
İsnelya gülümseyerek "Görüyorum da Kahraman Altair ile pek samimisiniz." dedi.
Vali bey gülümseyerek "Evet efendim. Kendisine bu şehir çok şey borçlu." dedi.
Altair da eğilerek "Olur mu Vali bey? Bu şehir için sizin yaptıklarınızdan sonra benimkiler devede kulak efendim." dedi.
Bu laf Vali beyin çok hoşuna gitmişti. Çünkü Altair bunı prensesin yanında söylemişti. Bu ileride kralın kulağına gitme ihtimali var demekti.
Altair, Vali ve İsnelya, valinin özel odasına geçtikten sonra İsnelya tüm kapıları kaptırdı ve kimsenin girmemesini istedi.
Bu durum Valiyi daha da merakta bırakmıştı. "Efen... Komutan İsnelya bir şey mi oldu? Bu kadar güvenlik gerektiren şey de nedir?"
Altair, etrafına bakındı ve "Güvenlik derken? Zavallılar... Kapı, pencere kapatmayı güvenlik sanıyorlar. Allahım iyi ki bunlar gibi malak doğmadım." diye düşünerek bir kez daha şükür etti.
İsnelya ciddi bir ifadeyle Valiye dönerek "Bir istihbarat aldım. İstihbarata göre Asilere silahlar senin şehrinden gidiyormuş." dedi.
Vali, korku ve sinirle ayağa kalkarak "Bu mümkün değil efendim!" dedi.
İsnelya eliyle valiyi işaret ederek "Sakin olun Vali bey. Bilgi %100 doğru demiyorum. Lakin bu isyancı silahları ciddi bir sorun oldu artık. Savaşları kaybetmeye başladık. Silahları bizimkilerden kaliteli ve işlevsel. Üstelik savaş kazandıkça adamda toplamaya başladılar. Artık her ihtimali, her istihbaratı değerlendirmek zorunda kalıyoruz. Bir an önce silah imal ettikleri yeri ya da yerleri bulmalıyız. Yoksa Ülkemizin 3 de 1 toprağını kaybedeceğiz."
"Öyle şey mi olur efendim. Toplasan 5 bin kişi yoklar."
"Onlara değil. Doğumuzda bulunan Klaskan krallığına. Onlardan 30 yıl önce aldığımız toprakları geri istiyorlar. Bize karşı savaş hazırlığında olduğunu duyduk ve krallık hem isyancılarla hem de Klaskanlarla savaşacak güçte değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Türk Fantastik Dünyaya Giderse...
FantasyFantastik komedi temalı bir hikayedir. İmla ve dil bilgisi hataları mevcuttur. Çok olmamakla beraber argo sözcükler içerir. Amacım yazarken eğlendiğim gibi, sizinde okurken eğlenmenizi sağlamak. Bölümler ortalama 1k kelimeden oluşuyor. İsime ve kapa...