Bölüm 43

4.1K 455 79
                                    

Geçen beş gün içerisinde Altair'in talimatıyla Lissandra sayesinde tüm şehir Altair'in madenin içindeki canavarı öldürdüğünü ve madeni şehir için çalıştıracak olduğunu duymuştu. Altair, Chengiz ve Tosk'un odadan çıkmasıyla beraber doğruca valilik binasına gitti.

"Zor da olsa slarkı yendim efendim."

"Biliyorum Altair. Lord Gustinyani gitmeden önce anlattı. Ayrıca tüm şehir seni konuşuyor. Senden oldukça etkilenmiş. Başkente yolun düşerse mutlaka uğrasın, dedi."

Altair başkent lafını duyunca irkilmiş aynı zamanda heyecanlanmıştı. Onun en büyük hedeflerinden biriydi. Başkente gidip, orada söz sahibi olmak.

"Zor efendim. Biz kendimizi Gorjos şehrine adamış insanlarız. Amacımız şehrimizin insanlarını huzurlu mutlu yaşatmak. Bir de nasıl oldu da insanlar öğrendi anlamış değilim. Bir çok aile şimdiden cephe aldı bana. Sanki onlar şehrin huzurunu istemiyorlarmış gibi..."

"Seninle gurur duyuyorum Altair. Elbet onlara da sıra gelir. Herkes bir yerden sonra safını belli edecektir."

"Gurur duyulacak bir şey yapmadım efendim. Sadece vatani görev..."

"Dile benden ne dilersen!"

"Aslında..."

"Söyle söyle çekinme! Şehrin kahramanına yardım etmeyeceğiz de kime edeceğiz!"

"Efendim aslında buraya gelme sebebim, madeni çalıştırmak için köleye ihtiyacım var. Lakin az önce dediğim gibi bir çok aile bana cephe almış durum da. Bu da köle fiyatlarına yansıdı. Biliyorlar tabi maden için köleye ihtiyacım var. O yüzden fiyatlar 3 4 kat artırmış durumdalar."

"Anlıyorum. Lakin ticarete krallık olarak pekte karışmak istemiyoruz. Fakat senin için bir istisna yapabilirim."

"Aslında efendim. Sizi zor durumda bırakmayacak bir fikrim var."

"Öyle mi? Söyle bakalım."

"Şey... Köleleri siz krallık adına alırsanız, size uygun fiyat çekmek zorunda kalırlar. Bende sizden satın alarak sorunu halledebiliriz."

"Hmm... Akıllıca, tamam. Kaç köleye ihtiyacın var?"

"Efendim bu iş için 10 altın çıkarabiliyorum. Kaç köle ederse..."

"Yapma ya! Bak bu kötü 10 altına en fazla 20 köle alınır. Tamam hallederiz bir şekilde."

Altair valinin yanından ayrıldıktan sonra Chengizlerle buluşarak doğruca orkların bulunduğu yere doğru yola çıktı.

"Efendim, kurtlarınız hâlâ tam iyileşmiş değil. Bir sorun olduğunda sıkıntı yaşayabiliriz."

"Yok ya Dolar var. Bir tıslar hepsi ölür."

"Sorunda bu efendim... Hepsi ölürse işimize yaramazlar."

Altair bu lafın üstüne aniden durdu ve "Lan ben bunu nasıl düşünemedim! Dolar olmaz o gizli psikopat! İtler de olmaz. Onlar da darı ambarına düşmüş tavuk gibi saldırırlar. Kala kala bizim aptal avro kaldık. O da koca slarkı kılçıklarına kadar yedi... Lan benim niye otçul canavarım yok ya! Sal çayıra otlansın. Bu ne ya! Bunlar yüzüne yaşlandım yemin ederim!" dedi.

Herkes şaşkın şaşkın Altair'a bakıyordu. Altair ise tekrar yürümeye devam ediyor bir yandan da ağız dolusu küfür ediyordu.

İki günlük yürüyüşün ardından orkların bulunduğu bölgeye gelmişlerdi. Altair yolda üç tane geyik avlayarak ork köyüne doğru girdi. Orklar onlara doğru gelen 4 kişiyi görünce doğruca silahlarına sarıldılar. Anlamsız bağırma edalarıyla savaşa hazır olduklarını düşmana göstermeye çalışıyorlardı. Altair köyün önümde birikmiş savaşçı ork topluluğuna yeteri kadar yaklaştıktan sonra "Ey! İri ve bir o kadar da gri orklar. Sizlerle tanışmaya geldik. Arkadaş olmaya geldik." dedi.

Bir Türk Fantastik Dünyaya Giderse...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin