Altair köle ticaret alanına geldiğinde gözlerine inanamadı. Sanki kurban bayramı yaklaştığında açılan kurbanlık pazarları gibiydi. Her yerde çeşit çeşit köleler ve satıcılar vardı. Çoğu satıcı korsan tipli kişilerdi. Kölelerin fiyatları 30 bakırdan başlıyordu. Yaşlılar ve çocuklar, gençlere göre nispeten daha ucuzdu. Altair, köle ticaret alanında ilerlerken bir grup kalabalığın toplandığını görüp, merakla oraya gitti. Kalabalığı yarıp, ön taraflara geldiğinde kendi yaşlarında biraz daha büyük bir çocuğun sayısız kırbaç darbelerine maruz kaldığını gördü. Durup tüm kalabalık gibi olayı izlemeye başladı. Döven kişinin satıcısı olduğu aşikardı. Aynı zamanda köle çocuk her ne yaptıysa onu çok fazla öfkelendirdiği ortadaydı.
"Seni aşağılık p*ç!"
"Seni kendi ellerimle geberteceğim!"
Çocuğun tüm vücudu kırbaç darbelerinden dolayı kesik kesikti. Her yerinde morluklar veya yaralar vardı.
Altair dayak yiyen çocuğa baktığında çocuğun gözlerinde korku olmadığını gördü. Satıcısı sayısız darbe vurmasına karşın tek bir yüz ifadesi takılmıyordu.
Altair bağırarak "Dur be adam!" dedi. Herkes hemen Altair'a bakarak kendi aralarında fısıldaşmaya başladılar. Satıcı, Altair'a bakarak "Sana ne be çocuk! Benim kölem istediğimi yaparım." dedi.
Altair umarsız tavrını takınarak "İstediği yap bana! Fakat merak ettim. Suçu ne bu cılız kölenin?" dedi. Adam önce Altair'ı terslemeyi düşünse de etraftakilerin de merakla kafa sakladığını görünce söylemeye karar verdi. "Bu aşağılık köle, iki kaliteli köleyi öldürdü."
Altair şaşırmıştı. Çocuğun gözünde korku yoktu. Fakat bir katilin gözleri de yoktu. "Niye ki?"
Satıcı tekrar ölen kölelerini hatırlayınca öfkelendi ve çocuğa bir kaç kırbaç daha salladı. "Bu dünya çocuklar için fazla zalimmiş. O yüzden öldürmüş."
Altair hariç herkes bu lafı duyunca istemsizce bir kaç adım geri gitti. Altair ise pis pis sırıtmaya başladı. Daha sonra da kölenin yanına eğildi. "Şimdi seni buradan kurtaracağım. Sende bundan sonra bu dünyada benim için öldüreceksin. Kimi, neyi fark etmeksizin, sadece benim istediğim kişileri... Kabul ediyorsan kafanı salla" dedi.
Köle çocuk, aldığı kırbaç darbelerine aldırmaksızın uzun bir süre Altair'in gözlerine baktı. Sonra hafifçe kafasını salladı. Altair, çocuğun kafasını salladığını görünce sırıttı ve ona o esnada gelen kırbacı eliyle yakalayarak durdurdu. Satıcı ve etraftakiler, hızla gelen kırbacı eliyle durduran Altair'e bakakalmışlardı. Altair, kırbaçtan dolayı kanayan elini satıcıya uzatarak "Bana bu köleyi sat!" dedi. Satıcı, ilk başta Altair'a kırbacı durdurduğu için sinirlenmişti. Fakat Altair'in gözlerinde ki öldürme arzusunu görünce bir kaç adım geriye giderek sadece kafasını salladı.
"Güzel. Ne kadar istiyorsun?"
Satıcı tam bir şeyler diyecekken Altair, tekrar konuştu. "Bak, her yeri kan revan içinde. Onu iyileştirmem zaman ve para alacak. Bu günlerde bir merhem olmuş 10 bakır... Üstelik zaman benim için para demektir. Bİr de iyi fiyat ver ki ayağım alışsın."
Satıcı bunun üstüne diyeceği lafı yutarak "Aman efendim, biz zaten yüksek bir şey istemeyiz. 10 gümüş verin, yeter."
Altair büyük ve kaba bir kahkaha attıktan sonra "10 gümüş ne be adam?! Sen etmezsin o kadar! 1 gümüş veririm. Oda iyi birine benzediğin için."
"Aman efendim. Bir gümüş bu çocuk için çok ucuz. Daha genç büyüyecek iyi işler yapar."
"Sen bilirsin. İstesen bırakayım. Diğer kölelerini de öldürsün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Türk Fantastik Dünyaya Giderse...
FantasyFantastik komedi temalı bir hikayedir. İmla ve dil bilgisi hataları mevcuttur. Çok olmamakla beraber argo sözcükler içerir. Amacım yazarken eğlendiğim gibi, sizinde okurken eğlenmenizi sağlamak. Bölümler ortalama 1k kelimeden oluşuyor. İsime ve kapa...