Bölüm 47

3.1K 396 77
                                    

Altair, hem denetleme amaçlı hemde zehiri silahlara sürülürken orada olmak için gizli madene gitti. Gizli maden artık çokta gizli değil gibiydi. Daha çok nüfusu bine yakın bir ork kasabası gibiydi. Kabileleri tarafından kovulmuş, savaş ritüelinden kaçan orklar buraya gelmeye başlamıştı. Kasaba onlara iki önemli şey vadediyordu. Hem kalacakları bir ev, hem de yemek sıkıntısı çekmeme imkanı sağlıyordu. Dahası güvenli bölgeydi. Her an birileri tarafından yakalanıp köle olma korkusuyla yaşamak zorunda kalmayacaklardı. Bu sebeplerden dolayı Orkent'in nüfusu her geçen gün artıyordu. Bir çok ork beylerine böyle bir kentin kurulduğu hakkında söylentilerde gitmeye başlamıştı. Orkent'de yaşamak için belli kurallar vardı. Birincisi Vali ve aynı zamanda bir ork beyi olan Osamq'a tâbi olmaktı. İkincisi madende çalışmaktı. Üçüncü ve son kuralda şehir içinde dövüşmemekti.

"Osmaaann! Kibarımmmm! Osmaann!"

"Altair bey lütfen bana böyle seslenmeyin. Birileri duyacak!"

"Aman be Osman takılma böyle ufak ayrıntılara!"

"Ne için gelmiştiniz? Söyleyin ve gidin lütfen."

"Ama Osmancım valla üzülüyorum. Niye beni dışlıyorsun böyle. Bak sana zümrütten bir yüzük aldım."

"Aldın mı? Sen mi? Altair bey sizinle uzun zamandır tanışıyoruz."

"Yani?! Sevindin değil mi?"

"Yanisi şu; Siz asla bir zümrüt yüzüğe para vermezsiniz. Bu yüzükte benim orklarımın madenden çıkardığı zümrüt. Bana benim zümrütümü hediye etmenizden başka bir şey değil."

"Bak kalbim kırılıyor ama Osmancım. Ta gittim maden sorumlusundan taşı aldım..."

"Evet 30 adımlık mesafe..."

"Öyle deme oradan da demircilerin yanına gittim."

"20 adım daha..."

"Ya Osman şimdi de adımlarımızı mı sayıyoruz. Valla kırılıyorum, üzülüyorum. Büyük resme odaklan lütfen."

"Büyük resim?"

"Benim sana hediye almam tabii ki de."

Osamq gözlerini yana doğru vererek "Bayağı büyükmüş..." dedi.

"Neyse ben niye geldim buraya biliyor musun?"

"İnanın hiç bilmek istemiyorum."

Altair duymamazlığa vurarak "Merak edersin tabii. Gelme sebebim tabii ki de orklardan oluşan düzenli bir birlik kurmak."

"Orklar düzeni sevmez!"

"Sen seviyorsun ama. Düşünsene üç beş bez parçası giymek yerine ağır zırhlar giydiklerini."

"Onlar üç beş bez parçası değil. Her ork avladığı hayvanın derisini giyer. Bu da bir gururdur."

Altair anlık bir durdu. Daha sonra sırıtarak "Bende onu diyorum. Şu an orkların ne yapıyor. Demir avlıyor. O zaman demirde giyebilirler demektir."

"..."

"Osman yenilmez bir birlik diyorum. 100 kişilik bir grupla binlik bir insan birliğini yenebilirler. Hemde tek bir zayiat vermeden."

"Senin bizimle kafandaki planları hiç sevmiyorum Altair bey."

"Ya Osman, kötü mü oldu şimdi şehir. Bak bir kendine has evin var. Pencereleri bile var. Kendine has botanik bahçen var. Bir sürü güzel takın var. Ben senin kötülüğünü asla istemem."

"Çünkü çıkarlarımız çakışmıyor. Ben çakıştığı zaman ne yapacağını düşünüyorum."

"Ya Osman bırak böyle felaket senaryolarını, hadi dediğimi yapalım."

Bir Türk Fantastik Dünyaya Giderse...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin