1 ay sonra
"Efendim Yon?"
"Bir saat sonra imza günün için yayın evinin merkez şubesinde olmamız gerekiyor."
"Tamam yarım saate hazırım."
Aramayı sonlandırdığımda ekranda yazan "Asistan Yon" yazısı derin bir iç çekmeme neden oldu. Yuri'yi çok fazla özlemiştim. Böyle özel günlerde aramak yerine gelip beni anlımdan öperek uyandırırdı. Saçlarımdan okşayarak sabırla uykumu açmamı beklerdi. Daha sonra kıyafet seçimimde yardımcı olur, bileklerimi kapatmama yardım edicek bileklikler bulurdu. Her zaman yanımda olurdu. Ona çarpıp hayatını alan şerefsizi bulucağıma yemin ettim o gün. Kanlar içinde kucağımda yatarken o şerefsizi bulucağıma yemin ettim. Bulduğumda bu yaptığı yanına kalmayacak.Hazırlanıp evden çıktığımda beni almak için gelen arabaya bindim ve bilekliklerimi düzeltip camdan dışarı bakmaya başladım.
Yuri'nin öldüğü hastanenin önünden geçerken o gün hastane koridorunda Park ailesinin oğlu ile yaptığımız konuşma geldi aklıma.
"Anne. B'nin kolunda kesik izleri vardı."
"Saçmalama be."
"Bak."
Yanımda oturan çocuk geri doğru yaslandığında annesi biraz öne doğru değildi. Sessiz olduklarını sansalarda hastanenin uzun beyaz koridorları onlardan daha sessizdi.
"Aa. Gördüm. Dikiş izidir."
"Neden dikiş atıldı ki?"
"Ya öf Jimin."
Jimin'in merakını gidermek adına kafamı ona çevirdim ve gözlerimi silip tebessüm ettim.
"Benimde senin gibi zor bir geçmişim oldu."
Jimin farkında olmadan bileklerini gizleme gereği duydu. Bir süre oluşan sessizliğin ardından bana dönüp konuştu.
"Peki neden yaptın?"
Annesi omzuna vurdu.
"Hayır Bayan Park. Lütfen, sorabilir."
"Biraz gezelim mi?"
"Olur." Dediğinde ayağa kalktım ve burnumu çekip gözyaşlarımı sildim. Ellerimi cebime koydumda o da arkamdan kalktı ve uzun sessiz koridorda ilerlemeye başladık.
"Sen yaptığında annen çok kızdı dimi? Kardeşlerin üzüldü ve sana merhamet etti. Baban bir daha yapmamanı isteyip sana acılı tebessümle baktı. Dimi?"
"Evet."
"Bende annem gelip beni azarlasın istedim. Babam gelip bileklerimi öpsün, canım acıdığı için acıyla bana baksın istedim. Abim bana merhamet etsin başımda pervane olsun istedim. Ama herkes senin gibi şanslı değil Jimin. Sen bunları gördün ama bunları görmek için yapmadın. Ben bunları görmek için yaptım ama hiçbiri toprağın altından kalkıp yanıma gelmedi. İstediklerimi yapmadı."
"Ben.. Özür dilerim."
"Sonra karşıma Yuri çıktı. Not defterimi elimden aldı ve yanıma oturup okudu. Daha sonra üniformalı bedenime çarptı defteri ve yanımdan kalkıp bana gülümsedi.
"En fazla 6 yıl veriyorum sana. Altı yıl sonra ünlü bir yazar olucaksın. Okulunu bitirdiğin gün seni burda bekliyor olacağım." Dedi ve bana kartını uzattı. Cidden okulum bittiğinde orda bekliyordu. Edebiyat okudum üniversitede. Daha sonra kitaplarımı baştan düzenleyip bastırmaya başladık. Asistanım oldu. Her şeyimle o ilgilendi. Elimden tutan oydu. Okul hayatımda benden gizli bana yardım edende oydu. Tanrının tek hediyesiydi. Tanrı bir bakıma ailemi elimden aldığı için özür çiçeği göndermişti bana. Bende kabul ettim işte. Hiçbir zaman bana asistan olmadı Yuri. Yuri bana asistandan daha çok bir anneydi. Ben onun olmayan çocuğuydum. O benim kaybettiğim annemdi. Sonra bi gün adi bir şerefsiz çıkıp geldi ve gözlerimin önünde onun güçsüz bedenini kanlar içinde karşıma serdi. Arkasına bakmadan giderken benim güzel Yuri'min ruhunuda götürd-"
Boğazım düğümlendiğinde susup kaldım ve dudağımı dişleyerek tavana kaldırdım başımı. Jimin bir şey diyemiyordu. Ne diyeceğini bilememişti. Ben biraz sakinleşince peçete uzattı. Anlamlandıramadım.
"Elini kanattın." Dedi. Elime baktığımda elimi sıkmaktan tırnağım derimi yırtmıştı. Peçeteyi alıp teşekkür ettim ve yan taraftaki hastane koltuklarına oturdum. Jimin'de yanıma oturdu.
"Sanırım hayalindeki Yazar B'nin geçmişi böyle değildi." Alayla güldüm.
"Aslında bakılırsa tam olarak böyleydi."
Kaşlarımı kaldırarak ona döndüm. Daha söyleyecekleri var gibiydi.
"O kitaplardaki üstü kapalı karamsarlığı, hiçbir yazar yaşamadan üstü kapalı bu kadar net anlatamazdı."
Başımı sallayarak onayladım.
"Eğer bunları yaşamasaydın geçen sene çıkardığın kitaptaki o ölüm sahnesini bu kadar içten anlatamazdın. Emin ol sen o satırları yazarken klavye nasıl su gibi olduysa benimde o sayfam sırılsıklam."
Gülümsedim. Duygularımı okuyucularıma geçirebildiğim için mutluydum.
"Son kitabın," dedi.
"Son kitabını bitirdiğimde ölmek istedim. Hiç bu kadar net olmamıştın hiçbir kitabında. Kang-Dae hiçbir zaman kendini bu kadar net anlatmamıştı."
İkimizde sessizce hastanenin beyaz seramik kalebodurlarına bakarken birden dudaklarının arasından döküldü.
"Kang-Dae sensin değil mi?" Histerik bir gülüş attım ve ciddiyetle ona döndüm.
"Aramızdaki küçük sırlardan biri olması gereken bir cümleydi Jimin."
Bir cevher öğrenmiş gibiydi. Elimi dizine koydum ve pat-patladım.
"Senin gey olman gibi bu da aramızda sır olucak Park Jimin."
O an gözlerindeki tüm parıltı sönmüştü.
"Sen-?"
"Jungkook tatlı bir çocuk. Ama fazla naz yapma bırakıp gider. Elindekini tutmasını bil ona hak ettiği sevgiyi göster artık."
Göz kırpıp kalktım ve ameliyathane kapısına doğru ilerlemeye başladım. Duyucağımdan emin olduğum o cümleyi işitmek için korkakça attım o adımları. "Başınız sağolsun." Bunu duyacağımdan emindim çünkü Yuri'yi hastaneye getirken daha nabzı atmıyordu. O güçsüzdü zaten. Minik bedeni bunu kaldıramazdı ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Dance || Sebaek
Fanfiction"Sen hiç seni sevmeyen biri için ağladın mı? Seni sevmediğini bile bile belki bir gün tekrar sever diye umut ettin mi? İçinden bir ses onun seni artık asla sevmeyeceğini söylese bile, Duymamazlıktan gelip yine onu sevmeye devam ettin mi? Onu her...