E

133 7 6
                                    

"İstediğim şey mutluluğun. Mutluluğunu istiyorum Baekhyun. Mutluluğunu."
Bu sözler aklımdan çıkmıyordu. Neyi ve kimi kastettiğini biliyordum ama bilmek istemiyordum.
Bilgisayarın başında çalışmam açık bir halde oturmuş bunları düşünüyordum.
"Of!"
Ayağa kalkıp bilgisayarı salıncağın üzerine bıraktım ve mutfaktan telefonumu aldım.
"Alo?"
"Efendim?"
"Nasılsın?"
"İyiyim sen?"
"Görüşelim mi?"
"Olur yarın akş-"
"Şimdi."
"İyi misin sen?"
"Hazırlan her zaman ki kafede seni bekliyor olucam."
Telefonu kapattım ve ceketimi alıp evden çıktım.

"Ne oldu B?"
"Otursana."
"Bak dün geceden beri içimde bir huzursuzluk var zaten. Neler oluyor?"
"Sezmene sevindim. Hislerin kuvvetli. Keşke ne söyleyeceğimide anlasaydın."
"Anlamak istemediğim bir şey gibime geliyor."
"Üzerine bastın."
"Baek-"
"Bitti."
Donup kalmıştı.
"Bitti duydun mu! Buraya kadardı BİTTİ."
"Bae-"
"Bişey duymak istemiyorum Sehun. Ben kararımı verdim. Seni hayatımda istemiyorum."
"Lütfen bir otur. Sakince tekrar düşün. Neden bi anda bitiriyorsun?"
Özür dilerim sevgilim. Her kelimem için özür dilerim.
"Hastasın sen Sehun. Takıntılı bir manyaksın ve ben seni artık istemiyorum. Aşkım buraya kadardı anladın mı? Sevgim bitti. Hastalıklı birini hayatımda istemiyorum. Hastalıklı çiçekler bahçeden sökülüp atılır Sehun. Hadi haddini bil, kendini tanı. Hastalıklı bir çiçek daha bahçeden gitmeli."
Gözleri dolmuştu. Bir şey diyemiyordu. Gözlerime kitlenmişti. Verebileceği tepkiden korkuyordum. Böyle sessiz kalması her şeyi daha da ürpertici hale getiriyordu.
"Ha bu arada. Al. Randevu ayarladım. Yardıma ihtiyacın var gibi."
Elimde psikiyatrist bir arkadaşımın kartı vardı. Onu uzattım. Hâlâ sadece gözlerimin içine bakıyordu. O an sol gözünden bir damla yaş süzüldü.
Kartı masaya attım ve arkamı dönüp kafeden çıkmak için yavaşça adımladım.
Her adımımda bir damla göz yaşı yanağımdan süzülüyordu.
Özür dilerim Sehun.
"Baekhyun."
Adımı söylemesiyle durdum.
"Ne olursa olsun ben yine de ısrarla senin bahçende büyümek isteyen hastalıklı bir çiçek olacağım."
Hayır Sehun. Olmaz. Lütfen. Lütfen yapma.
"SANA. HAYATIMDAN. DEFOL DEDİM!"
Hızla iki yakasından onu tutup ittim ve masadaki bardağa elimin tersiyle vurup ordan çıktım.

"Neden ağladığını söyler misin artık?"
"Hanbin defol."
"Bir; senden büyüğüm. İki; senin patronunum. Bana biraz saygılı olur musun?"
"Hanbin hyung gider misin?"
"Hayır."

Derin bir nefes aldım ve sıkıntıyla verdim.
"Yuri'yi özledim Hanbin. Ona çok ihtiyacım var. Kaldıramıyorum artık çoğu şeyi. Yardıma ihtiyacım var. Ama kimseye derdimi anlatıcak mecalim yok."
Nemli gözlerle ona baktığımda acıyarak bakıyordu. Acizliğin dibine vurmuştum çünkü. Gururumu ayaklar altına serip yardım istemiştim.
Bir anda kendini Hanbin'in kolları arasında buldum. Sımsıkı sarılmıştı.
"Her şeyden haberim var Baekhyun. Sadece ne yaşadığını anlat. Başındaki her beladan haberim var."
"Yuri mi anlattı?"
"O zamanlar daha seninle tanışmamıştık."
"Sehun'u istediler. Ondan ayrılmak zorunda kaldım."
"Seni bulmuş demek ki."
"Artık kaçmaktan bıktım hyung. O adama her istediğini vermekten ve sürekli birilerinden kaçmaktan bıktım."
"Kaç defa denedin Baekhyun. Ondan kurtulman imkansız. Kore silahlı kuvvetlerinde adamları var. Adalet bu dünyada yere düşmüş bir kuş tüyü kadar önemsiz Baekhyun."




"Bu adamlar benden ne istiyor Yuri? O adamın oğlunu ben öldürmedim."
"Evet tatlım. Onu sen öldürmedin ama o bunu anlamamakta ısrarcı. Onu sen değil sınıf arkadaşın Baekhyun öldürdü sen sadece tanık oldun Baekhyun. Sen öldürmedin."
"Korkuyorum."
"Şşt. Ben yanında olduğum sürece sana zarar veremezler. Korkma ve kendine güven. Kendine inan. Bana inan. Sen suçsuzsun. Elbet bir gün tanrı adaleti sağlayacak. Tanrı'nın adaletine güven Baekhyun."

Ama artık sen yoksun Yuri. Hâlâ bana zarar veremezler mi?

"Yien kalk! Yien uyan!"
Göz yaşları küçük Baekhyun'un yanaklarından süzülürken elindeki silaha korkuyla baktı ve hızla elinden attı siyah soğuk silahı. Tişörtünün üzerine giydiği gömleğini çıkartıp karşısında kanlar içinde yatan çocuğun göğüsüne bastırdı.
"Özür dilerim Yien, lütfen kalk."
Göz yaşları içinde hıçkırıklara boğulurken karanlığın içinde kuvvetli, kalın bir ses tek bir isim haykırdı.
"Byun Baekhyun!"
Ardından iki el silah sesi yanındaki arkadaşını yere yığdı.
Baekhyun korkuyla olduğu yerden kalkıp yaralı kolunu tutarak koşmaya başladı.

Kan ter içinde yataktan fırladığım. Uzun zaman sonra ilk defa görmüştüm o geceyi rüyamda.
Ama ? Neler oluyor?
Yuri bana böyle bir şey anlatmamıştı.
Baekhyun benim yerimdeydi ben Baekhyun'un yerindeydim. Baekhyun kolundan vuruluyordu daha sonra o kalın ses "Lee Baekhyun!" Diye bağırınca ikimizde kaçıyorduk. Kaçarken Baekhyun ile farklı yönlere gidiyorduk. O geceden sonra Baekhyun'u görmemiştim. Hakkında da hiçbir şey duymamıştım.

Peki bu rüya ne?

Yoksa...
B-ben mi-? HAYIR.

Last Dance || Sebaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin