14

103 9 8
                                    


" - Çok uzun zaman önce,
hasta bir serçe varmış,
Ve güneye uçacak gücü yokmuş.
"Bensiz gidin" demiş çocuklarına.
"Kendime soğuktan saklanacak bir yer bulurum ve sizinle baharda görüşürüz."
- Peki ya hayatta kalmış mı?
- Kuş bir meşe ağacına gidip;
"Yaprakların arasına sığınabilir miyim?"
Diye sormuş. Fakat meşe soğuk ve kendini beğenmiş biriymiş ve onu reddetmiş.
- Kara ağaç?
- Söğüt, kavak...
Hepsi kuşu reddetmiş buna inanabiliyor musun?
Sonra ilk kar yağmış.
Serçe son çare olarak çam ağacına gidip sormuş ve çam ağacı;
"Sana fazla bir koruma sağlayamam. Benim yapraklarım iğne gibi fakat cevabım...
evet!" Demiş.
Sevinç ile coşan serçe hemen oraya yerleşmiş ve ne olmuş biliyor musun?
Kışı atlatmış.
Çocuklar döndüklerinde gözyaşlarını tutamamışlar.
Bunu gören tanrı diğer bütün ağaçları bencillikleri yüzünden cezalandırmış.
O günden sonra tüm ağaçlar kış boyunca tüm yapraklarını kaybetmişler.
Serçeyi kurtaran çam ağacı hariç."
"SUS! YETER ARTIK SUS! O LANET ÇENENİ KAPAT YETER!"
Hıçkırıklarıma boğulurken o kitabımı kapatıp olduğu yere çömeldi ve kahkahalarla gülmeye başladı.

"Yeter be! Ağlayıp durma!"
Bana acı çektirmekten neden zevk alıyorsun...
"Madem canını bu kadar yakıyor niye kitabında bu metine yer verdin?"
"Sana her şeyi anlattım..."
"Ne? Ağızının içinde gevelemeden konuş duyamıyorum."
"Sana her şeyi anlattım diyorum."
"Nee?"
"SANA O HİKAYEYİ ÖLEN BABAMIN BANA HER GECE UYUMADAN ÖNCE ANLATTIĞINI SÖYLEDİM DEDİM!"
"Bir daha o siktiğim sesin yükselirse-"
"NE! YÜKSELİRSE NE!"
"BANA BAĞIRMA!"
"NE YAPICAKSIN! DİLİMİ Mİ KESİCEKSİN!"
"Kes sesini Baekhyun."
"Niye? Geçmiş can yakıyor dimi? Jungwoon'u bağırta bağırta-"
"Sana kes sesini dedim."
Ağızımı sertçe kapatığında uyguladığı ani baskı yüzünden kafamı sandalyenin sırt kısmına çarptım. Acıyla yüzümü buruştururken ağızımı açması için bağırınıyordum.
"Kesiceksin o sesini."
Cevap vermediğimde ağızımı açtı.
"O zaman sende kes sesini."
"Bence şu durumda diklenicek hakka sahip değilsin Baekhyun."

Bir ay geçmişti olayın üzerinden. Hâlâ toparlayabilmiş değildim. Ben neyi toparlayabiliyordum ki zaten bunu toparlayayım.
Oflayarak kafamı yastığa bıraktım.
"Sorun ne Baekhyun?"
"Bugün sorun ben değil sevgilim."
"Peki sevgilin nerede ?"
"Yok."
"Sorun ne peki?"
"Davranışları."
"Anlat dinliyorum."
"Beni korkutmaya başladı. Evimin adresini ben onu tanımadan önce biliyordu. Pizza getirdi diceksin. Ben blok numarasını vermedim sadece site adını verdim ama o blok numarasına kadar biliyordu. Sonra sergide orda burda karşıma çıkmaya başladı. Sonra onunla görüşmeye başladım. Çünkü değişik bir havası vardı ve ilgimi çekmişti. Sonra ona aşık oldum. O da beni seviyormuş. En fazla 5 ay kadar birlikteydik. Arada ayrılıklar olsaya uzun sürmeden birleştik. Ama sana anlattığım şu adamlar var ya,"
"Hangi adamlar?"
"Doğum günümde evimizi basıp ailemi öldüren adamlar. Daha sonra peşimi bırakmayan adamlar."
"Hatırladım. Devam et."
"Sehun'u istediler. Veremezdim. Bir tek Sehun'um vardı zaten. Onu da veremezdim. Her şeyimi vermiştim zaten. Kendimi bile. Kendimi bile ona verdim. Ama Sehun'u veremezdim."
"Kendimi bile derken?"
"Bi gece birlikte olduk işte. Zorundaydım. Yapmak zorundaydım. Ne istediyse zorunda kaldım zaten. Sehun'u istediğinde zorunda kalmamak için Sehun'dan vazgeçtim. Sehun'un hayatı için ben kendi hayatımdan vazgeçtim. Ama Sehun bunu anlayamayacak kadar kalın kafalı!"
"Sakin ol."
"Sakinim zaten. Sadece sinirlerim bozuluyor. Bana verdiğin ilaçlar yüzünden sinirlenmiyorum merak etme. Sinirlenicek kuvveti bulamıyorum."
"Üzgünüm sağlığın için bunu yapmam gerekiyor. Sinirlendiğinde kendini kontrol edemiyorsun. Çevrendeki insanların ve senin sağlığın için."
"Biliyorum açıklama yapmana gerek yok."
Derin bir nefes aldım ve devam ettim. Bir ay önce bana yaptıklarından bahsettim.
"Ne? Sen iyi misin?"
"Evet. İyiyim. Ama bir şeyin cevabını alınca daha iyi olacağım."
"Nedir o?"
"Şimdi. Sehun'un nesi var ?"
"Sen ciddi misin?"
"Bak cevabı benim için önemli tamam mı? Cevaba göre haraket edeceğim."
"Ondan uzak dur."
"Niye ama?!"
"A öyle işte."
"NİYE!"
"Takıntılı çünkü. Sana takmış durumda. Sen onun bağımlısı olduğu maddesin. Sen onunlayken kendi benliğinde ama sen yokken seni elde edene kadar uğraşıyor. Senin bu süreçte yara alman umrumda değil. Çünkü anladığım kadarıyla sadist bir yanı var. Ve sinirlendiğinde gözü dönüyor. Senin gibi. Karşısındakinin kim olduğunu görmüyor."
"Takıntı yani?"
"Aslında-"
"Anladım."
Gülümseyerek kalktım ve odadan çıktım.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Last Dance || Sebaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin