12

105 9 0
                                    

Bir haftadır o linkleri düşünüyordum. Benim tanıdığım Sehun çok farklıydı. Hayat hikayesi çok farklıydı. Benim sevdiğim adam bambaşkaydı bu videolardan. Tamamiyle farklı...
Benim tanıdığım Sehun'un ailesi Sehun üç yaşındayken bir trafik kazası sonrası ölmüştü. Sehun'a dul teyzesi bakmıştı. Peki ya bunlar neydi?
Benim adımlarımı takip eden adımlar kesilmek bilmiyordu. Aksine sesi daha da yükseliyordu.
Bu altıncı kontrol edişimdi. Fakat arkamda kimse yoktu.

Psikiyatristimle genelde geceleri görüşürdük. Onun bürosuna giderdim. Bu gecede o gecelerden biriydi.

Büronun kapısına geldiğimde ensemde hissettiğim nefes ile elim zilde donup kalmıştım.
Yavaşça dönüğümde kimse yoktu arkamda. İçin bir huzursuz olmaya başlamıştı. Hemen içeri girip kapıyı arkamdan kapattım ve üst kata çıktım.

"Hayır beni birinin takip ettiğine eminin. Üç gündür oluyor ve ne zaman baksam kimse olmuyor. Ama eminim bu halisülasyon değip yemin ederim değil."
Anladığını belli eden bir kaç homurtu ile ilaçlarımın dozlarını arttırıyordu...
Yemin etsemde bana inanmayacaktı. Reçeteyi alıp bir şey söylemeden eve gitmek için bürodan çıktım ve hızlı adımlarla karanlık serin sokaklarda evimin yolunu tuttum.

Evimin sokağına gireceğim vakit köşedeki parkta turlamak istedim ve yolu ezbere giden köpeğim Hic'i gideceğim yöne çekeleyerek önüme geçmesini istedim. Öyle de yaptı. Akıllı ve uslu bir köpek olmuştu büyüdükçe.

Parkta yürürken o gece ağlamaktan ve içmekten sızıp kaldığım banka takıldı gözüm. Sonra ise bi silüet kitledi gözlerimi kendine. Biri daha üzüntü ve alkol yüzünden sızıp kalmıştı. Karşı kaldırımdaki kahve dükkanından sert bir kahve istedim ama içine süt katarak yumuşatmalarını rica ederek ücreti ödedim.

"Heey kalk bakalım."
Önüne eğilip kızı hafifçe dürttüm ve kahveyi uzattım. Uyanması biraz güçte olsa uyandığında beni görmesi onu biraz ürkütmüş olmalıydı. "Ben Yazar B." Diyerek güvence vermek istedim. Olduda. Gülümseyerek elimi sıktı. "Ben de Kate." Gülümseyerek kahveyi uzattım ve yanına oturmak izin istedim. "A tabiki sormanıza bile gerek yok." Diyerek o da samimiyetimizi korudu.
"İyi misin?" Dediğimde bana bakıp güldü.
"Sen iyi misin?"
Kafamı eğip güldüm. Bu hayatta kim iyi ki?
"Bence de komik sorulara gerek yok Yazar B. Herkesin kendine göre sorunları vardır. Bu da benim kendime göre olan sorunum."
Kafamı anladığımı belli ederek salladım ve yerdeki şişeleri aldım.
"Baya içmişsin bakıyorum"
"Biraz öyle oldu."
Şişelerin hepsini çöpe atıp dönerken gözümde canlandı.

Sehun, "Bazen bazı şeyler bazı durumlarda denk gelmiyor Baekhyun. Beni affet olur mu? Seni seviyorum. Kendine iyi bak. Birini bul ve onunla mutlu ol." Demişti.
Kıçıma tekmeyi basmıştı.

İçmekten öleceğimi düşünsemde şişeleri kafama dikmeye devam ediyordum. Acı sıvı boğazımdan yavaşça indi ve boş mideme yerleşti.
"Neden Sehun? Neden? Ney denk gelmedi? Niye denk gelmedi? He? Niye? Niye! NİYEE!!"
Sinirle elimdeki son ve bitmiş şişeyi fırlatmıştım ve kaldırıma sertçe düşüp paramparça olmuştu...
Aynı ben ve benim kalbim gibi..
bulutların üzerindeydim,
Sonra bir kasırga çıktı ve ben metrelerce yukarıdan aşağı bir kaç saniye içerisinde düşüp sert betona çakıldım. Paramparça oldum. Darmadağındım.
Gözümden boncuk boncuk süzülen yaşların arkasında bıraktığı ıslak yolları kuruttu yumuşak esen esin rüzgârları.
Kalbime çöken ağırlık bir türlü kalkmazken ağızımı açtığımda boğazım da düğümlenmişti.
Kulağımdan hiç gitmeyen o bal sesi her gece telefonu kapatırken duyduğum kelimeyi sarf ediyordu. "Öptüm."
Sadece öptüm derdi telefonu kapatırken. Ben, afrikalı çocuk olurdum. Dudakları, insani yardım vakfı.

O geceden sonra kendimi eve kapatmıştım. Ne kitap yazıyordum, ne görüşmelere gidiyordum, ne de imza günlerine katılıyordum. Kapımı açmıyordum kimseye. İyice dağılmıştım.
Sonra bir gece aradı.
Uzun bir zaman sonra sadece üzüntü ve hasretle boğuştuğum bir gecede o telefonun zil sesi bu sefer istediğim biri için çalıyordu. Açmak istemedim başta. Açmamam gerekiyordu çünkü. Sonuçta ayrılmıştık öyle değil mi? Ne bağımız kalmıştı ki? Birbirimize denk değildik.

"Efendim?"
"Nasılsın?"
"İyiyim."
İyiyim diyebilmiştim. Oysaki içmekten rengi değişmişti ses tonumun. Gözlerimin altında ağladığım gecelerden kalma baloncuklar. Dağınık saçlarım, kirli sakalım..
Yine de "iyiyim" diyebilmiştim.

Last Dance || Sebaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin