Kucağıma tel tel düşmüş ipeksi saçlarını okşarken konuştu.
"Gerçek adını ne zaman söyleyeceksin?"
"Baekhyun."
"Hı?"
"Ben, Byun Baekhyun size sevgisini sunmaya hazır efendim."
Gördüğüm en güzel gülüş diyebilirim. Kahkahalarla yattığı yerden doğruldu ve gülümseyerek parıldayan gözleriyle ve güneşte ışıldayan sarı saçlarıyla bana baktı.
"Sen ciddisin?"
Başımı eğip saçlarımı geriye atarken başımıda göğe kaldırdım ve gökyüzündeki bulutlara bakarken gülümsedim.
"Evet ciddiyim."
Karın boşluklarımda durmak bilmeyen beş-on tane parmak hissetmemle kendimi çimlere atmam bir olmuştu.
"Du-hahahha-duurahahhahahha!"
Gülmekten karnıma ağrılar girmişti.Onu durdurmak için üzerine çıktığımda savunmasız kalmıştı.
"İyiki durmamışım."
Dudaklarından dökülen sözlerle şaşırmıştım.
Burnumdan öpmesiyle daha da şaşkına dönmüştüm. Bu bizim ilk tensel temasımızdı sanırım?
"Küçücük burnun var öperken ısırmamak için zor tuttum kendimi."
"Heey! Canım burnum."İkimizde gülerek çimenlere geri uzandığımızda göğüsüme yattı ve ellerimle oynamaya başladı.
" 'Yunan mitolojisine göre insanlar dört kol, dört bacak ve iki yüzlü bir kafa olarak yaratılmıştır. Güçlerinden korkan Zeus onları ikiye ayırır ve hayatları boyunca diğer yarılarını aramaya mahkûm eder. Diğer yarını bulduğunda aşk sizi birlikte tutar, birbirinizi tamamlarsınız.' "
"Ne zamandan beri eser hırsızlığı yapıyorsunuz Bay Oh."
"Ne? Üstüme iyilik sağlık iftira atmayın lütfen yazar B."
Gülerken kısılan gözlerine baktım. Gözlerinin yanında oluşan çizgilerde hayat buldum..
"Biz birbirimizi tamamladık mı sence Sehun?"
"Ne?"
"Hiç. Sadece sakın beni bırakma olur mu?""Baekhyun! İki saattir sana sesleniyorum niye cevap vermiyorsun?"
"Dalmışım Hanbin ne oldu?"
"Boş boş yere bakıyordun iyi misin diye sorucaktım."
"Evet iyiyim." Gülümsedim ve kalkıp mutfağa gittim.
"Sana da kahve koyayım mı?"
"Olur." Cevabı üzerine ona da bir kupa çıkardım ve kahve paketlerini yırtıp kupaların içine boşalttıktan sonra sıcak suyu kupaların içine döküp karıştırdım.
"Al."
Karşısına oturdum ve camdan dışarı baktım.
"Yağmur yağacak gibi duruyor."
"Ne düşünüyordun?"
Güldüm.
"Hiç."
"Emin misin?"
"Evet"
"Sehun muydu ?"
"Ne yapıyor acaba?"
"Onu unutmanı söylemiştim."
"Ben sana ölen eşini unut dediğimde bana bağırmıştın."
"Aynı şey değil."
"Aynı şey."
Zil çaldığında hevesle kalktım.
"Boşuna koşma o gelmedi."
Kapıyı tam açacakken ona dil çıkartıp kapıyı açarken arkamda kıkırdadığını duyabiliyordum.
"Geç Yon."
"Baek. Dün evine giren kişi kamera kontrol odasına da girmiş olmalı tüm o saate dair olan kayıtlar silinmiş."
"Ne?"
"Ne! Baekhyun sana kaç defa daha söyleyeceğim taşın artık şurdan ve mümkünse gökdelenin en üst katından yeni bir ev al."
"Hayır dedim sana dimi Hanbin."
"Karşı veya yan evlerin kameralarından da görünmemiş mi?"
"Sizin evinizi avucunun içi gibi biliyor olmalı. Park ailesinin arka bahçesindeki kamera çekmiş fakat sadece arkası gözüküyor. Yani anlayacağınız arka bahçenizin kör noktasından girmiş evinize."
Bi an sessizlik olduğunda Hanbin'in söylediğiyle kaşlarım çatıldı.
"Sehun."
"YETER ARTIK!"
Bir anda yükselmemle ikiside yerinden sıçradı.
"Her boku Sehun'a atıp durmayın. O takıntılı olabilir ama seviyordu. Ayrıca tedavi olduğunu söylemişti."
"İnandın mı cidden buna?"
"Hanbin. Bir daha Sehun hakkında kötü yorum yaparsan seni boğarım. Duydun mu!"
Odama çıkıp yatağıma yattığımda dün geceyi tekrar düşündüm. Sahiden Sehun muydu?
Hayır. Değildi. Sadece tesadüften ibaretti.
Bilinçaltımın Sehun'u görmemi istemesiyle hırsızın girmesi aynı güne tesadüfen denk gelmişti. Hem ben Sehun'u görmeseydim o adam odamdayken uyanamayabilirdim.Dün gece, 03.48
Baekhyun tüm gün yeni çalışmasıyla ilgilendikten sonra gece yarısı Hic'i gece yürüyüşüne çıkarttı.
"Gel bakalım koca oğlan."Eve geldiğinde yorgun ve birkindi. Hic'in tasmasını çıkarttıktan sonra duşa girip hemen yatağına girdi. Gözlerinin altı ağlamaktan ve uykusuzluktan, şiş ve mosmordu.
Nefesi düzene girdiğinde uykuya dalmıştı. Uykuya daldıktan yarım saat sonra bahçe kapısı aralandı. Hic havlamıyordu. Çünkü bu koku tanıdığı birinin kokusuydu. Gelen kişi kapıyı yavaşça arkasından kapattı ve önce evin içini dolaştı. Ne aradığı ortadaydı.
Kayıt odası.Uzun aramaları sonrasında aradığı odayı beynine yerleştirmişti. Ardından en üst kata çıktı. Baekhyun'un odasının üst katta ve ön cephede olduğunu biliyordu. Çünkü gece onu eve bırakmaya geldiğinde camdan çıkıp her gece sevdiği adam ona el sallıyordu. Evet. Gelen Sehun'du.
Sehun yavaşça tahmin ettiği odanın kapısını açtı ve bingo!
Odaya göz gezdirdiğinde yatağın hemen yanında bir boydan cam vardı. Sevdiği adama baktı ve camın kenarındaki sandalyeye yavaşça oturup gülümseyerek güzellik abidesini izledi.
"Güzelim. Yorgun düşmüş gibisin. Gizemli güzelim."
Saçlarını kuş kadar hafif dokunuşlarla okşadı ve beyaz çehresine düşmüş kızıldan pembeye dönmüş ipeksi saçlarını düzeltti. Terlemişti.
Üzerindeki örtüyü beline kadar indirdiğinde çıplak yattığını fark etti. Gözleri sevdiği adamın yarı açık bedeninde arsızca dolanırken gözlerini yumdu. Ve ardından tekrar göğüsüne kadar örttü. Camı açması onu biraz ferahlatabilirdi. Boydan camı açıp sistemin üzerinde yan tarafa doğru kaydırdı. Fransız balkonlu olduğunu fark etti camın. Perdeyi camın üzerine örtüp sandalyeye geri oturdu.
"Sen uçsuz bucaksız unutulmuş bir şehirin, bir tek benim uğradığım en gizemli sokağısın. Ama benim bile çözemediğim çok fazla gizemin var."Kokusunu özlemişti. O kadar çok özlemişti ki sımsıkı sarılıp onu asla bırakmamak istiyordu. Ya da şu an sadece yanına kıvrılıp uyumak istiyordu.
Saçlarını son bir kez okşadı ve küçük burnuna nazik bir öpücük kondurduğunda küçüğünün gözlerini aralayıp tekrar kapatır gibi olduğunu fark etti. O an sevdiği adam uykulu sesiyle sayıkladı.
"Sehun.."
Hemen hızlı ve sessizce sandalyeden kalkıp camdan balkonun korkuluklarını geçti ve kendini yavaşça aşağı saldı. Hızını yavaşlatmak için takla atarak çimenlerde yuvarlandı. Ama Baekhyun Sehun perdenin arkasına geçerken siyah giyimli uzun birini görmüş ve donup kalmıştı. Sehun atladıktan sonra balkon çıkıntısının altına saklandı. Baekhyun kısa süreli şoku atlattıktan sonra camdan dışarı baktı fakat kimseyi göremedi. Sehun bu arada sessizce tekrar arka bahçeye koşup eve geri girmişti. Kayıtları silmek zorundaydı. Kayıt odasına girdi. Odayı ilk bulduğunda her şeyi ayarlamıştı zaten tek tuşa basması yeterliydi. O tuşa bastıktan sonra hızlı ve çevik hareketlerle Baekhyun telefonda Yon'u arayarak aşağı inerken Sehun evden çıktı.Evden uzaklaştıktan sonra sırıtarak yolda yürümeye başladı.
"Seni çok özlemişim Gizemli."
Başındaki şapkayı çıkartıp saçlarını düzeltti ve fısıltıyla konuştu."Uyurken izliyorum en sevdiğim halini.
Saçların dağınık, yüzünde yastık izi,
Bir pazar kahvaltısı' gibi..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Dance || Sebaek
Fanfiction"Sen hiç seni sevmeyen biri için ağladın mı? Seni sevmediğini bile bile belki bir gün tekrar sever diye umut ettin mi? İçinden bir ses onun seni artık asla sevmeyeceğini söylese bile, Duymamazlıktan gelip yine onu sevmeye devam ettin mi? Onu her...