yıldız

954 22 0
                                    

    Şu gökyüzünde birden oluşan parıltı nedir? Bir feryat mı? Doğa ne karmaşık şeydi. Keşfi ise upuzun bir yoldu. Bu yol çok tehlikeli miydi?

Korkuyordum. "Tamam. Yapacağım." Yapmak için bir adım öne çıktığımda arkamda kalan Mert, Eylül ve Sevda bana bakıyorlardı. Son kez onlara baktıktan sonra koşarak zıpladım. Düştüğüm zaman vücudumda bir acı vardı. Canım yanıyor gibiydi ve ben acıyı alamayacak kadar eğlenmiştim. Sudan çıkarken onların da atladığını gördüm. Gülümsedim. Bana cesaret vermelerini seviyordum.

Mert yanıma geldiğinde şezlongta oturmuş kitap okuyordum. "Son gününü böyle mi değerlendiriyorsun?" Kafamı kaldırıp omzuna iyi bir yumruk geçirdim. "Alt tarafı okulum başlayacağı için Ankara'ya döneceğim. Hatırlatıp durmasana." Omuz silkti. Arkasını dönüp gitti. Bu güzel yeri bırakmak istemiyordum. Hele ki kuzenlerim ile bu kadar mutluyken. İnsan mutlu olduğu yeri öylece geride bırakmıyordu ki.

Odada bavulumu hazırlarken Eylül ve Sevda odaya girmişlerdi. "Sana küçük bir hediye aldık. Seneye yazın gelene kadar bunu takıp bizi unutmazsın." dedi Sevda elinde duran küçük hediye kutusunu bana uzatırken. Teşekkür ettim ve kolyeyi açtım. Çok güzel bir su damlası vardı. Hemen boynuma taktım ve onlara sımsıkı sarıldım. "Sizi özleyeceğim."

Salaklar dedim içimden. Otobüs Aydın'dan kalkıyordu. Kuzenlerim kısadan uzuna durmuş bana el sallayıp dil çıkarıyorlardı. Gülüyordum. Gülüyordum ama içimde tarifi zor bir burukluk vardı. Sanki ait olduğum yerden hiçliğe gidiyordum. Otobüs hareket edince önüme döndüm. Kulaklığımı takıp "Beni vur beni onlara verme." diyen Ahmet Kaya'nın beni derin düşüncelere sürüklemesine izin verdim. Bir süre hayatımı sorguladıktan sonra kendimi gecenin karanlığına bıraktım. Yolda belli belirsiz araba ışıkları. Ansızın bir yağmur. Yıldız sonra. Kendi ismim gibi. Yıldız, yıldızları seyredaldı.

Kırmızı Lale (girlxgirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin