"Bunun sorun olacağını söyleyebilirsin." Ağlamaklı olan yüzünü avucumun içine aldım. "Ya sen benim arkadaşım oldun ne sorunu, lütfen ya. Aramızda sır olarak kalacak söz veriyorum." Yüzünü avuçlayan ellerimi tuttu. "Teşekkür ederim." dedi. "Ee, kahvaltı hazır değil mi?"
Yağmur birden bastırmış olduğundan dışarı çıkmaktan vazgeçmiştik. Akşama kadar sohbet etmiştik. Akşam saat dokuz gibiydi."Nasıl anladın eşcinsel olduğunu?"
"Kızlarla ilgilenmeye başladığımdan beri. Yani her zaman farkındaydım."
"Ben de eşcinsel olabilir miyim acaba?"
"Denemen lazım." dedi güldü.
"Belki bir gün denerim."
"Eğer anneme söyleyemezsem Selma benden ayrılacak. Konu Selma değil tabi ki. Daha hayatıma gireli iki hafta oldu ama artık bir şekilde söylemem gerekiyor."
"Meryem Teyze'nin bunu nasıl kaldıracağını bilemiyorum. Kalbin kırılsın da istemem."
"Sanırım demeyeceğim. Selma'dan ayrılsam iyi olacak."
"Daha iyisini bulursun merak etme."
"Hangi filmi izliyoruz?"
"John Wick?"Yatağa uzanmış filmi izliyorduk. Ben daha önce izlemiştim ama nedense bu filme bayılıyordum. Ve tekrar tekrar izleyebilirdim. Tıpkı aynı kitabı defalarca okuyabildiğim gibi. "Köpeklerini merak ediyorum." dedi filmde ki köpeği gördükten sonra. "Yarın da sen gelirsin görmüş olursun." Gülümsedi. Gülümseyişi ne güzeldi. Film bitmeye kalmadan Gizem bana yanaşmış ve en sonunda kafasını göğsüme koyup sarılarak uyuya kalmıştı. Neden bu şekilde uyuması beni mutlu ediyordu? Hiç uyansın istemiyordum. Bu şekilde kalabilirdik. Onu rahatsız etmeden ben de kıvrılıp uyudum.
Uyandığımda Doğa bir koluna kafasına koymuş beni izliyordu. "Ne oldu?" dedim gülümseyerek. "Kirpiklerini saymaya çalışıyordum."
"Sayabildin mi peki?"
"Uyanmasaydın otuz beşte idim."
"Daha çok yolun varmış."
Saat gece üç olmuştu, uykumuz kaçmıştı. Bazen böyle ansızın yakınlaşmalar olurdu ya hani onu yaşamak üzereydik. Bana sırtını dönmüş birazcık masaj yapmamı istemişti. Sonra "Dön ben de sana yapayım." dedi. Eli tişortümden içeri girmiş sırtımı ovuyordu. Dokunuşları derimi yakıyor içimde hiç bilmediğim arzuları uyandırıyordu. Daha fazla dayanamadım. Önüme döndüm. İkimiz de mayışmış birbirimize bakıyorduk. "İçimde değişik şeyler oluyor sen bana dokununca." Daha da yaklaştı. Nefesi nefesime karıştı. Nefesimle nefesi senfoni yapıyordu. Mozart ve Beethoven kıskanıyordu. Çok erkendi. Çok çabuk olmuştu bu kadar yakınlaşma. Dudakları ile dudaklarım arasında bir parmak boyu vardı. "Hata yapmak istemiyorum." dedi. Gözlerimi kapattım. "Ben istiyorum sanırım şu an." Gülümsedi. Gülümseme. Lütfen. Sen gülümseyince kalbim çarpıyor. Hem de alışılmışın dışında. Dudakları dudağımı buldu. Acemice, çocuksu bir eda ile karşılık verdim ona. Hoş gelmiş yüreğime. İkinci gününde yer edinmiş. Utandım. Kafamı boynuna gömdüm. Ve öylece sessizliğin volta attığı esnalarda orada olmaktan, onun boyun girintisine solumayı yaşam bellemiş bulunmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Lale (girlxgirl)
RomanceBuraya tamı tamına üç yüz altmış beş gündür geliyorum. Her gün burada sana sarılıp uzanıyorum. Sana şiirler okuyorum. Sana kitaplar okuyorum. Şarkılar söylüyorum. Burada bir sürü film izledim. Herkes bana deliymiş gibi baktı. Umrumda olmadı. Seni se...