İşte o kadardı. Artık bir göleti izlemiyor içine adım atıyordum bir bataklık olduğunu bilmeksizin. Bak hâlâ kayboluyorum. Kurtaramayacak mısın beni?
Çekinerek içeriye adım attım. Meryem Teyze beni gördüğüne çok sevinmiş ve hemen içeriye girmemizi söylemişti. "Doğa." dedi. Doğa dedikten sonra gözlerim doldu. Ellerim karıncalanmaya, yüzümde ki kanların hepsi tek bir noktada buluşmaya başladı. "Odasında." Zar zor gülümsedim. Annem ne oldu der gibi bana bakıyordu. Önemsemedim. Odasına doğru bir adım attım sonra bir adım daha attım. Sanki hiç hareket etmiyor zaman duruyordu. İki hafta olmuştu. İki haftadır görmemiştim. Ne diyeceğim? Odasının kapısını çaldım. Çalarken ellerim o kadar titredi ki kapı bile titreyerek takırdadı. "Girin." dedi. Kapıyı açtım yavaşça. Kafamı soktum önce. Göz göze geldik. Ayağa kalktı oturduğu yerden. "Yıldız?" dedi. Sadece bakabildim. Ayaklarına. Yüzüne bakamıyordum. Tekrar adımı söylemesin istedim. Söylemesin tutamıyorum kendimi. "Yıldız." dedi bu sefer yüzü hüzünlü bir gülümseme ile doldu. Gülümsememeliydin. "Seni beklemi..." diyemeden kollarımı boynuna dolamıştım. Göz yaşlarım akıyordu. Önce karşılık vermedi. Daha sonra ise belimden kendine daha çok çekerek sarıldı. Boynumu kokladı. Ne kadar süre öyle kaldık bilmiyorum. Bana kalsa hep kalabilirdik. Oturdum. O da oturdu. "Neden?" dedim ve devam ettim. "Neden aramadın ya da gelmedin? Neden?" Gözlerini nefes alarak kapattı. Yatakta oturuyordu. Yine dayanamadım. Kalktım oturduğum yerden yanına gittim. Yatağa geçtim kafamı göğsüne koyacak şekilde sarıldım. O da bana sımsıkı sarıldı. "Kaybettim sandım." dedi. "Uyandığımda yoktun. Benimle konuşmak istemeyeceğini düşündüm." Oysa bir görse şu iki hafta da neler yaşattım ikimize hayalimde. Ne anılarımız oldu beraber. Kafamı yüzüne çevirdim. Yanağı ve dudak birleşiminin olduğu noktaya bir buse kondurdum. Gülümsedi. Bu sefer gözlerinde gördüğüm hüzün değildi. "Oysa seni sevmem toplumu meşru kılar." dedim bir şarkı sözünden alıntı yaparak. "Ve gitmen beni dile indirger sevgilim." diyerek devam etmesi bu şarkıyı bildiği için beni hem sevindirdi hem de utandırdı. Annemler yemeğe çağırınca ondan ayrılmak zorunda kaldığım için yemek seven ben yemeklere küfür ediyorum.
"İki hafta sonra Yıldız'ın okulu açılacak az kaldı bir şeyler yapsanıza."
"Yapacağız Selvi Teyze merak etmeyin. Bugün izninizle bizde kalabilir mi? Hem kendimize bir plan yapmış oluruz."
Annem onayladığı zamam Doğa alttan elini dizime koydu. Ben de kendi elimi indirip onun elini tuttum."Selma ne oldu?"
"Bitti."
"Nasıl?"
"Gittim konuştum işte. Dedim kusura bakma." Kafamı koyduğum göğsündrn kaldırıp ona baktım "Üzüldün mü?" dedim. Gülümsedi, eli ile önüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına attı. "Sen varsın nasıl üzülebilirim." dedi. Samimi miydi? Çok güzeldi. Yüzü, ruhu. Tamimiyle bir tablo gibiydi. Ahenk içinde. Baş parmağımı dudaklarında gezdirdim. Öpmemi bekliyor gibiydiler, öptüm. Karşılık verdi. Vermez diye düşünüyordum. Bir şeyler tamdı ama sanki bir yarısı kopmaya hazır bekliyordu. Kopacağı yerlerden öpecektim. Kopmaması için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Lale (girlxgirl)
RomanceBuraya tamı tamına üç yüz altmış beş gündür geliyorum. Her gün burada sana sarılıp uzanıyorum. Sana şiirler okuyorum. Sana kitaplar okuyorum. Şarkılar söylüyorum. Burada bir sürü film izledim. Herkes bana deliymiş gibi baktı. Umrumda olmadı. Seni se...