SİS

80 5 6
                                    

   Bekçinin kafası yerde hareketsizce duruyordu.Gözleri tamamen açıktı.O kadar donuk bakıyordu ki, bu dondurucu soğukta onun bakışları bana daha da soğuk ve acı gelmişti.Kanı karın dokusuyla etrafa hızlıca yayılmaya başladı.Bizi nelerin beklediğini düşünmek bile istemiyordum.Ya ölücektik ya da öldürecektik! Allan'a yavaşça baktım.O da bana döndü.Gözlerindeki ateşi fark etmemek elde değildi.Bana sanki korkma dermişçesine baktı.Herkes etrafına bakınıyordu.Başka bir akbaba gelicek ve sürümüzden birini daha mı gebertecekti?! Ne tarafa yöneleceğimizi bilmiyorduk.Tek yolumuz onları beklemekti ve kokularını hissetmekti.Az sonra sağ taraftan kuvvetli bir rüzgar esti.Bu rüzgar tüylerimi ürpertmeye yetti.Hepimiz onların orada olduğunu hissetmiştik.Kokuları yoğun bir şekilde geliyordu.Koku, tarif edilemez şekilde yoğun ve kötüydü.Her sürünün kendine has bir kokusu vardı.O tarafa doğru baktık.100 metre kadar ilerimizde bir sis bulutu oluşmuştu.Geldiğimiz yer boş bir arazi gibiydi.Ağaçların ortasında kalan bir arazi! Yoğun sis sağ tarafımızdaki ağaçların bitim noktasındaydı. Kimseden ses çıkmıyordu.Biraz sonra sisin üzerinde 100'ü aşkın kızıl akbabalar belirdi.Joe bağırdı.

  "Başlıyoruz!!"

  Biz gözlerimizi siyah bir şekilde açarken onlar da yüzüklerinin bulunduğu ellerini yumruk yapıp sıkıyorlardı.Bir kaç saniye sonra siyah taşları beyaz bir ışık saçarak parıldadı.Aynı anda hepimiz pelerinimizin yüzümüzü neredeyse kapatan şapkasını indirdik ama bir şeyler ters gidiyordu.Onlar bu sis bulutundan çıkmıyorlardı.Sanki orada saklanıyorlardı ve onları görmemizi istemiyorlardı!!

  Akbabalar çok hızlı bir şekilde bize doğru gelmeye başladılar.

  "Mia, kafes!"diye bağırdı Grace.

  Onun bağırmasıyla kendime geldim.Yapıp yapamayacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu.Akbabalar yatay bir şekilde geliyordu.Bunun da işimi zorlaştıracağı kesindi.Kafesi yatay ve büyük yapmam gerekiyordu.

  Allan'ın elini bıraktım ve sürümüzün en önüne koşarak geçtim.Kafamı hafif kaldırarak akbabalara baktım.Onlara bakarken arkada parlayan bir şey gördüm.Bu ayın ışığıydı.Ay bizim en güçlü olduğumuz vakitteydi."Dolunay"

  Gözümü kapadım.Gözümün önüne ayın o halini getirdim.Hayalimle onu gitgide kendime yakınlaştırdım.Gerisi benim isteğimle gerçekleşmemişti ama bir şeyleri başardığımı içgüdüsel olarak hissediyordum.Hayalimdeki ay titreyerek yana doğru uzadı.Bu şekilde onun çok büyük olduğunu görebiliyordum.İstemsizce akciğerlerim havayla doldu ve göğsüm şişti.Bir kaç saniye sonra gözümü açtım ve arkaya doğru hızlıca püskürtüldüm.Allan yanıma koştu ve başımı kucağına aldı.Ben ise iyileştiğimi hissederek yalnızca sırıttım.Akbabaların cançekişme sesleri her tarafa yankılanıyordu.Allan'dan destek alarak doğruldum.Akbabalar bir kaç metre yakınımıza gelmişlerdiki kaskatı kesildiler.En öndekiler akbabalar hızla yaklaştığı için korkudan biraz geriye çekilmişti.Kafes ise tam zamanında devreye girmişti.Aya baktığımda olduğu yerde duruyordu.Herkes sevinç çığlıkları atıyordu.

  "Çukuur!"

  diye gücümün yettiğince bağırdım.Bizim sürümüz Joeların sürüsünün arkasına geçti.Az sonra yüzüklerini yine aynı şekilde yere vurmuşlardı.Kar tabakası etrafa yayıldı.Göz gözü görmüyordu.Birden çığlık sesi işittim ve ardından da sanki kudurmuş bir köpeğe benzer tıslama sesi heldi!

  Durumdan yararlanarak vampirleri üzerimize salmışlardı.

  "Vampirler geldi.Savaşın!"

  "Gebertin köpekleri!"

  böyle bir çok kişi bağırıyordu Kar tabakası yavaş yavaş yok olmaya başladı.Gözüme giren bir kaç toz canımı yakıyordu.Elimle gözümü ovuşturmaya başladım.

Gece Karanlığı SürüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin