5. Bölüm: Geçmiş,acı ve gözyaşı

245 12 1
                                    

Aslı'dan

Acıyan gözlerimi ovuştururken Elif'in odasına girdim.Lavaboya doğru yol alırken duyduğum horlama sesiyle donup kaldım.Yatağa döndüğümde Ecrin ve az önce aşağıda yumrukladığı çocuğu uyurken buldum.Çocuk Ecrin'e sımsıkı sarılmış Ecrin'de kollarını çocuğa dolamıştı.Şu an bu çocuğu pardon Kaan'ı öldürebilirdim.Ama tabiki yapmayacaktım.Eray abinin dediğine göre Kaan denen çocuğun hiçbir şeyden haberi yoktu.Tıpkı Can ve Atakan gibi.Barı hatırladıkça gülüyordum.Ecrin ve Kaan çok şeker bir şekilde kavga ediyorlardı.En son onları gördüğümde Ecrin sinirle lavaboya gidiyordu ve Kaan'da arkasından koşuyordu.

Daha sonra ise dans ettiğim çocuk konuşmaya başlamış ve dikkatimi dağıtmıştı.Onu da bırakın ben yapmayacağım birşey yapmıştım - tanımadığım biriyle dans etmiştim.Adını bile bilmediğim, ki sonradan Eray abiden öğrenmiştim.Tabii tam olarak öğrendim sayılmaz.Çünkü adını tam bilmiyorum.Ya Atakan Ya da Can.Ama bu sayılmazdı.Yinede onu tanımıyorum.- ama bunun sonuncunda ne olmuştu.Karşılıksız aşkım yada hoşlantım olan Furkan beni fark bile etmemişti.Ve hatta çakma bir sarışınla gülüşürken ben sinirden kudurmuş ve onları görmemek adına kafamı çocuğun omzuna koymuş kıskançlıkla savaşıyordum.Tabii ben bunları yaparken Elif'i görmemiştim bile.Gerçi görsemde bir fayda etmeyeceğini düşünüyorum.Kızların dediğine göre çok tatlı bir çift gibi gözüküyorlarmış.

Bunları düşünmeyi bırakıp banyoya doğru yürüdüm.Daha dün Elif abisinden kaçarken buraya sığınmıştı.' Valla şakaydı yaa' diyen sesini duyar gibi oldum.Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım ve aynaya baktım.Kahverengi saçlarım dağınık bir ev topuzuydu.Gözlerim ağlamaktan kızarmış,gözümün etrafı ise uykusuzluktan koyu bir renk almış beni keşlere benzetmişti.Dün sürdüğüm göz kalemi ve rimel akmış yüzümü siyaha boyamıştı.

Az önce yüzümü yıkarken daha beter hale gelmiş göz makyajımı temizleyip yüzümü bir güzel sildim.Şimdi göz altım normalin bir kat koyusuydu ve gözlerim kırmızıydı.Bunun dışında yüzüm temiz ve normaldi.

Telefonumun o bilindik melodisini duyunca elime aldım.Ohaa! Kendimi çığlık atmamak için zor tutmuştum.Arayan Elif'ti.Hızla açtım.

"Neredesin kızım sen! Madem telefon sende arasana.Meraktan öldük gerizekalı! "

Susup konuşmasını bekledim.Fakat duyduğum ses Elif'inki değil genç bir erkeğindi.

" Hanımefendi,Bağırmazsanız çok sevinirim.Arkadaşınızın çantası barımızda kalmış.Gelip alması için bekledik fakat kimse gelmeyince ve sürekli çalınca rehberden birini arayıp almasını istemeye karar verdik.Lütfen eşyaları almaya gelir misiniz,yoksa atalım mı? "

" Atmayın,geliyorum."

Telefonun karşı tarafın kapattığını gösteren uyarısını bir süre dinledim.Odadan sessizce çıkıp aşağıya giderken.Eray abinin- odası hemen Elif'inkinin karşısındaydı.- odasından gelen sesi duyduğumda yine kum torbasına ciddi bir savaş açtığını anladım.Kapıya giderken Tuğba gözünü dikip evin çıkış kapısına donmuşçasına bakıyordu.Kaç kere geçmiştik bu kapıdan.Kimi zaman heyecanla,kimi zaman düş kırıklığıyla.Bazen ağlayarak bazen kahkaha atarak.Hatta bazen sinirle çarparak.Ama her defasında eksiksiz hepimiz girerdik.Şimdi ise içimizden biri eksilmişti.Ve geri gelecek mi,bilmiyorduk.

Yine umutsuzluğa kapıldığımı fark edince kafamı toplayıp kapıya ilerledim.Aklıma Elif'in yakınmaları geldi.Rehberde bir türlü annesini en başa koyamamıştı.

Elif'in telefonunda ilk sırada benim adım vardı.Annesini anne yerine sultanım diye kaydettiği için baştaki bendim ve ona birşey olduğunda da ilk benim haberim olacağını biliyordum.Fakat şuan onunla ilgili tek bildiğim şey ne olduğu belli olmayan bir manyakla beş parasız ve telefonsuz kaldığıydı.Keşke şu kapıdan girse 'ağladınız mı lan sümüklü eşekler! ' dese.Onun eşek diyen sesi kulaklarımda çınlarken dış kapıyı açıp çıktım.Berbat halime gözünü dikip bakan insanlara aldırmadan bara doğru yürüdüm.

Gerçek DostlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin