Zaman...
Herkesin geri sarmak istediği ama asla beceremediği lanetli bir kavram.
Marinette zamanı geri sarmak; o an hiç yaşanmasın, eskisi gibi olsunlar istiyordu.
Yatağına uzandı. Kötü hissediyordu. Pisiciğinin kalbini kırmıştı. Artık böceği değildi, sadece uğur böceğiydi.
Düşündü. Adrien olmasa şu an ikisi de mutlu olurdu. O Kara Kedi'yi, Kara Kedi de onu sever; mutlu olurlardı.
Kafasındaki düşüncelerden kendini arındırmak istiyordu. Gözlerini yumdu fakat faydası yoktu. Uyuyamayacaktı.
Adrien da düşünceler içindeydi.
"Neden söyledim ki? O artık benim leydim değil!"
İçinden gelen sesleri bastırmak istedi. Yapamadı.
Gözyaşları birer birer süzülüyordu yanaklarından. Reddedilmek acı vermişti fazlasıyla.
Kendini duşa attı. Ağlarken sesi duyulsun istemiyordu. Gece yarısı ağlarsa babası bundan hoşlanmazdı.
Yaklaşık yarım saat duştan çıkmadı. Sonunda biraz rahatlamıştı. Havlusunu beline sarıp banyodan çıktı. Üzerine basit bir tişört ve pantolon geçirdi. Gece olsa bile uyumak istemiyordu. Belki evden gizlice çıkıp gezerdi.
Saçlarını taramak için aynanın karşısına geçti. Baktığında kendini değil, Kara Kedi'yi gördü.
Aptal aşığı...
Sinirle aynaya yumruk attı. Elinden süzülen kanlar aynanın kırıklarını dolduruyor, çok hoş bir görüntü oluşturuyordu. Hoş olduğu kadar acı vericiydi de.
Gözleri dolmuştu fark etmeden. Acıdan değil, silip atmak istediği o lanet anıdan dolayı.
Kendini tutamadı. Sessizce ağlıyordu. Kimsenin duyamayacağı kadar sessiz.
Kapının açılmasıyla şaşkınca o yöne baktı. İçeri Uğur Böceği girdi sanmıştı fakat gelen Nathalie'ydi.
- Adrien! Ne oldu sana?
Ağlamasını az da olsa bastırabilmişti. Elini aynadan çekti. Ona doğru yaklaşan Nathalie elini kavradı.
- Bekle burada. Elini saralım.
Bir şey demeden yatağına oturmuştu. Birkaç dakika sonra gelen Nathalie önce elindeki kırıkları temizledi. Ardından bandajı sardı ve aynayı kaldırdı. Bir daha da gelmedi.
Adrien yatağına uzanmış tavanı seyrediyordu. "Bir mucize olsun..." dedi içinden. "Bir mucize olsun ve beni bu b*ktan hayattan kurtarsın."
Gözlerini yumdu o da Marinette gibi. Uyumak istedi ama olmadı.
Marinette o sırada sinirle oflayıp eline telefonunu aldı. Uyuyamıyordu. Belki Alya'yı çağırsa onun için daha iyi olabilirdi. Alya ona ilaç gibi geliyordu çoğu zaman.
Mesaj kısmına girdi ve klavyede parmaklarını gezdirdi.
"Eğer uyumadıysan bana gelebilir misin? Çok ihtiyacım var..."
Mesajı gönderdikten sonra ekranı kilitleyip tavanı seyretti.
Adrien da gelen mesajla gözlerini araladı. Marinette yanlışlıkla ona mesaj gönderdiğinin farkında değildi. Mesajı okudu ve şaşırdı. Onu görünce utanıp kaçan kız, bana gel diye mesaj mı yazmıştı?
"Belki de istediğim mucize budur." diye düşündü. "Peki" yazıp ayaklandı. Üzerindekileri kontrol ettikten sonra sihirli kelimeleri söyledi sessizce.
- Plagg, pençeler!
Marinette telefonunun titremesiyle ekrana baktı. Alya'dan mesaj beklerken Adrien'dan mesaj gelmişti. Gözleri büyüdü ve mesajı açtı. Kendine binlerce kez lanet okudu. Üzülse mi sevinse mi bilemiyordu. Adrien'a bize gel demiş, o da kabul etmişti. Bu iyi bir şeydi fakat fazlasıyla rezil olmuştu. Ayrıca neden kabul etmişti ki?
Anlamsızca dışarıyı seyretmeye başladı. Olanlara inanamıyordu.
O sırada Kara Kedi'nin dolaştığını gördü. Kendini yine kötü hissetmişti. Balkondan inip odasına girdi. Tam aklı dağılmışken onu yeniden görmüştü. Kaçış yoktu. Bu vicdan azabı her yerde onu kovalayacaktı.
Adrien evinin önüne geldiğinde gizlice bir yere geçip geri dönüştü.
Kapıya yürüdü. Zile basacaktı fakat uyuyor olabileceklerini düşünerek Mari'ye mesaj attı.
"Kapının önündeyim. Açar mısınız prenses?"
Prensesi neden ekledi bilmiyordu fakat Kara Kedi olarak ona bu şekilde hitap etmeyi seviyordu. Belki de Adrien olarak da seviyordur.
Marinette cebinde titreyen telefonla ekrana baktı. Kalbini hissetmiyordu. Prenses yazmıştı. Gelmişti. Hangisine sevineceğini bilemiyordu. Yavaşça merdivenlerden indi ve kapıyı açtı.
Karşısında hüznünü saklamayı beceremeyen ama yine de gülen bir çift göz görmeyi beklemiyordu.
- Merhaba Marinette. dedi gülümseyerek.
Marinette de gülümsemişti. Kekelemesine engel olmaya çalıştı.
- M-merhaba Adrien. Eskisi kadar kekelememişti.
Yaklaşık iki dakika dikilmişlerdi öylece.
- İçeri davet etmeyecek misin?
Hayal dünyasından çıkan Marinette eliyle içeriyi gösterdi.
- Odama çıkalım. Ailem uyuyor.
Uyandırmamak için yavaş adımlarla Marinette'in odasına geçtiler. Adrien biraz tuhaf bir şekilde bir milyon tane olan kendisine bakıyordu.
Marinette sertçe yutkunmuştu. Kaldırmayı unutmuştu. Bu kadar çabuk geleceğini bilmiyordu ki...
Ne diyecekti açıklamak için?
Veya Adrien ona kızacak mıydı?
Sorular aklını yitirmesine neden olacaktı yakında.
Tek isteği vardı yine.
Zamanı geri sarabilmek...
Yeniden geldim!
Fark ettim ki kurgu saçmalamış.
Ee tabii yazarken tam bir velettim.
Kurgu yine aynı yere çıkar ama akışı biraz değiştirmeliyim cidden.
Eğer eskisine kalsa sıkar.
Bana güvenin!
Seviliyorsunuz ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynı Kişi | Miraculous
Fiksi Penggemar❝Aynı kişiyi sevmek tuhaf...❞ | Yeni haliyle devam ediyor.