"Mürekkep okkanı aldın değil mi?"
"Şey, sanırım unuttum... Hey, senin kravatın nerde asıl?"
"Ha, o mu?" Cebine tıktığı zümrüt yeşili - gümüş kravatı çıkarıp salladı. "Unutmadım, sadece bağlamayı bilmiyorum."
Chasity, kravatı elinden kaptı ve çok da nazik olmayan bir şekilde yakasından tutarak onu kendine yaklaştırdı. Theodore dehşetle gözlerini irileştirmiş, bir sonraki hamlesini şüpheyle çözmeye çalışırken o da gözlerini devirdi,
"Saçmalama, seni öpmeyeceğim. Merlin'in yeşil kalpli donu aşkına, daha on-bir yaşındayız!" Az evvel kavradığı yakasını eliyle düzelttikten sonra kravatı boynundan geçirdi. "Kravatını bağlayacağım sadece, çapulcu gibi gidecek değilsin ya derse."
Nott, bu fazlasıyla ani gelişen fiziksel alan istilası karşısında ne tepki verse bilememiş, Chasity hariç her yere aval aval bakıyordu.
Çevik hareketlerle kravatı bağladıktan sonra geri çekildi,
"Tamam kızarmayı kesebilirsin, yemedim seni." Omuz silkti, "Zorda kalmadıkça ısırmam zaten."
Theodore anlaşılması zor bir bakış atarak,
"Bunu bildiğim iyi oldu, içimi ne kadar rahatlattın tahmin bile edemezsin." diye homurdandı. "Kravatımı bağladığın için teşekkür ederim ama eğer daha fazla oyalanırsak; Snape Slytherin Mlytherin dinlemeden bizi Astronomi kulesinden sallayarak gülle atar gibi Kara Göl'e fırlatacak."
Hem ilk günleri hem de ilk dersleriydi. Kahvaltıyı zaten kaçırmışlardı (bu saatte kalkmak çok zordu) bir de ilk derse gecikirlerse tam olacaktı.
Chasity hayatında hiç bu kadar erken uyanmamıştı; Barty erken kalksa da evde biraz 'kafa dinlemek' istediğinden kimseyi uyandırmazdı, Regulus annesinin esaretinden kurtulduğundan beri geçen yılların acısını çıkarmak istercesine bütün miskinliğini ortaya koymuştu, Chasity eğitim alacak yaşa gelene dek saat on - on bire kadar uyuyordu (ki kızın miskinliğinin burdan oluştuğuna emindi Barty), ne zaman ki Chasity'nin eğitim yaşı geldi, Regulus uyanma saatini dokuza çekti. Dokuzda uyanır, dokuz buçukta kahvaltıya otururlardı, Barty bazen katılmazdı ama o da geçmişten kalan sigara - kahve ile erken saatlerde 'kahvaltı' yapma alışkanlığındandı.
Doğal olarak okula gitmek gibi bir zorunluluğu olmayınca, eh bir de keyfine düşkün bir babası olunca Chasity'nin miskinliği de kaçınılmazdı.
Aslında sekiz buçukta uyanabilmesi de mucizeviydi. Zaten şans eseri gelişmişti, Theodore fazlasıyla ses çıkararak Ortak Salon'a inmeseydi belki de hala mışıl mışıl uyuyor olurdu.
Ders ziline iki dakika kala kendilerini sınıfa atmışlardı.
En azından İksir derslikleri Slytherin yatakhanesine yakındı, aksi takdirde yetişmeleri imkansızdı.
Şanslarına iki kişilik bir - iki boş sıra vardı, görünen o ki tek geç kalan onlar değildi...
Vakit kaybetmeden eşyalarını en yakın boş ikili sıraya adeta fırlattılar senkronize bir şekilde. Fazla eşyaları da yoktu hani geç kaldıklarından, birinin mürekkep okkası öbürünün de parşömeni eksikti - sanki bir ellerindekiyle iş becerebilecekmiş gibi.
İşin iyi kısmı Snape o gün insaflı (ne açıdan baktığına göre değişir) olmaya karar vermiş gibiydi.
Her zamanki dramatik tavırlarıyla pelerinini savura savura dersliğe daldı. Hızlı adımları ve öğrencileri takmayışıyla podyumdaki bir mankeni anımsatmıştı Chasity'ye. Catwalk mu yapıyordu o...?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chasity // HP FANFIC
FanfictionKim Regulus Black'in Lily ve James Potter'ın kızını büyüteceğini tahmin edebilirdi ki?