Sabah kahvaltıya gitmek ayrı bir işkence, tabağıma koyduğum bir - iki şeyi yutmaya çalışmak apayrı bir işkenceydi. Üstüne üstlük Theo, az yiyecek olduğunu ve çabuk acıkacağımı söyleyerek tabağıma eklenti yapmıştı.
Açıkçası kahvaltıdan sonra öz vaftiz babam tarafından ateşe atılacak oluşum ve cehennem çukurunda beni bekleyen, tırpanlı zebaninin Fred Weasley olacak olması iştahımı kapatıyordu. Kim bilir nasıl bir ceza vardı kafasında Remus amcamın...
"O tabak bitecek Chas," diye uyardı Theo kendisi ceza almayacağı için hafta sonunun bütün rahatlığıyla. "Gergin olsan da yemen lazım, yoksa öğle yemeğinden önce acıkırsın."
Homurdanarak omletime onu öldürmek istercesine bir çatal daha batırdım.
"Omletin Fred Weasley değil," diye bir ses geldi arkamdan. Kafamı kaldırdığımda Sylvan'ın masamıza yine kaçak geldiğini fark etmiştim. Binadaki herkes Sylvan'ın buraya kaynamasına alışmış olsa da profesörler hala ensesinden Ravenclaw masasına sürüklemeye alışamamıştı. Hafta sonu olduğundan olsa gerek profesörlerden karışan ya da ters ters bakan yoktu. "Haberin olsun dedim, öldürmeye çalışıyor gibiydin de."
"Bak işte," diye atıldı Theo, Sylvan'a laf sokma fırsatını kaçırmayarak. Çok hoşuna gidiyordu bu eylem. "Slytherin'i seçmiş olsan hiç bu kadar zahmete girişmezdin."
Sylvan boşta bulduğu çatalla tabağıma dadanıyor, Theo'nun eklediği pastırmalı böreklerden yiyordu.
Babasından aldığı buz mavisi gözlerini devirdi ağzındaki böreği çiğnerken,
"Ne alaka? Ayrıca hani Seçmen Şapka ya, o seçiyor. Demek ki zeki görmüş beni ki Ravenclaw'a gönderdi."
"Yoo," diye itiraz etti Theo hemen. "Şapka senin ne istediğini de umursuyor. Babam n'olur n'olmaz diye söylemişti. Kim bilir ne kadar yalvardın da gittin Ravenclaw'a, yoksa o kalın kafanla hayatta seçilmezdin!"
Dipnot geçeyim, Theo Sylvan'ın zeki olduğundan haberdar, sadece ikisi de bir diğerini zorbalamayı seviyor.
"Diyene bak sen!"
Onlar hararetle dalaşmalarına devam ederken önümde Barty'den edindiğim alışkanlık sayesinde seçtiğim çayı kafama diktim, ılınmıştı.
"Ben gideyim artık," dedim Theo tabağımı bitirmediğimi, daha da ötesi tabağımdakileri Sylvan'ın bitirdiğini fark etmeden sıyrılmayı hedefleyerek. Hem ne kadar erken gidersem o kadar çabuk hallolmaz mıydı? Korkunun ecele faydası yok sonuçta... "Size afiyet olsun."
Sylvan boştaki eliyle koluma yapıştı,
"Ben de aslında seni gaza getirmeye ve şans dilemeye gelmiştim şu garkenez araya girene dek."
Hitabı üstüne kaşlarını çatsa da bu olayı ben gidinceye saklayarak bana döndü Theo da,
"Kafana takma, dediğim gibi altı üstü bir ceza. Hem sinirini bozarsa onu zevkle temizlerim, biliyorsun."
"Aynı şekilde, denemek istediğim lanetler var ve çok iyi deney faresi olur Weasley'den." derken yüzünde şeytani bir ifade vardı sarışının.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chasity // HP FANFIC
Fiksi PenggemarKim Regulus Black'in Lily ve James Potter'ın kızını büyüteceğini tahmin edebilirdi ki?