6

5.2K 368 134
                                    



"Filch'le okul boyu köşe kapmaca oynamayı sağlayacak ne halt yemiş olabileceğinizi artık anlatacak mısınız?!"

Theodore, ikiliyi karşısına almış, bahçenin gözlere ırak kalabilecek bir kesiminde; göl kenarında, bir ileri bir geri ilerleyerek oval çiziyor, baharın ilk demlerinin nasibiyle ıslanmış, çamurlu zeminde onları volta atarak azarlıyordu.

"Ama kızacaksın," diyerek dudağını büktü Sylvan. O da aynı Chasity gibi, Theodore'un önünde bulunan iki büyük taştan birine oturmuş, daha doğrusu konduğu yere büzüşmüştü.

Chasity sınıfta söz almak istermişçesine elini kaldırdı en az Sylvan kadar sıkkın bir ifadeyle.

Theo, baygın gözlerini ona çevirdi, arkadaşlarının ondan sır saklamasına kırılmıştı. Tabii, başlarına bela açmaları da kızmasına neden olmuştu ama onu yok saymaları, daha da kötüsü onun onlara ihanet edebileceğini düşünmeleri...

Theodore pek de iç açıcı bir geçmişe sahip değildi, çoğu safkan gibi... Annesi dışında da güvendiği pek yoktu. Hogwarts'a geldiğinde babasının gölgesi olmaktan çıkabilmeyi, kendisi için bir yol çizmeyi umuyordu, gerçek arkadaşlar bulmayı, kendisi olmayı, güvenmeyi...

11 yaşındaki Theo'nun bu durumda ne kadar kırgın hissettiğini düşünmek çok da zor değil.

 "Söyle, Chasity." diyerek iç çekti. "Senin bahanen ne? Yoksa yanıt alacak mıyım sonunda?"

"Hey!" diye atıldı isyanla, Sylvan. "Ben niye 'Rosier' oldum da Chas hala Chasity??"

Kaşlarını çatmış, çocuksu bir inatla kendinden daha uzun oğlana kollarını çaprazlayarak bakıyordu.

Theodore ters ters bakıp gözlerini kısmakla yetindi.

O sırada da Potter düşüncelerini toparlamış olacak ki konuşmaya başladı,

"Theo, eşeklik ettik, özür dileriz ama senin başını belaya sokmaman en iyisi olurdu. Planı söylesek reddedersin ve bizi vazgeçirmek istersin diye düşündük - ki tamamen normal de, sonuçta baban... şey, sıkıntılı işte. Sana kızabilirdi."

Nott volta atmayı kesti ve ellerini cebine sokarak bir anlık dikildi öylesine. Sylvan da ciddiyetini yeniden kazanmış, pür dikkat kumral oğlanın hareketlerini izliyordu. Chasity ise yüzünde belirsiz bi ifadeyle Theodore hariç her yere bakıyordu.

"Gerçekten bu yüzden miydi?" diye sordu Theodore alçak bir tonda, anca çıkarabildiği sesiyle. Gittikçe de sesine bir yorgunluk, bir titreme ekleniyordu. "Gerçekten beni mi düşündünüz, yoksa kendinizi mi? Söyleyin, çünkü eğer aramızda bir güven yoksa ben zamanımı harcamak istemiyorum. Aynı şeyleri yaşamak istemiyorum."

Konuştuğu süreç boyunca gözleri aynı Chasity'nin o hariç her yere bakması gibi ikili hariç her yerdeydi. Cümlesi bitinceyse bir yırtıcının soğuk bakışlarıyla ikiliyi adeta delip geçiyordu.

Aslında ne Chasity ne de Sylvan olayın bu kadar uzayacağını düşünmüştü. Hatta Theodore onlara göz devirir de olay kapanır sanmışlardı. Birbirlerini yakından tanısalar da, derinlerde gizledikleri travmalarının aslında hiç de birbirlerini bilmediklerini fark ettirmesi ikisini de şok etmişti.

"Sana güvenmesek bence arkadaş olmazdık bile," diyerek sessizliği Sylvan bozdu. "En azından benim için durum bu."

Chasity yanağını dişledi, Sylvan ve Theo'ya ailesine güvendiği gibi güvendiğini biliyordu ama bu nasıl kanıtlayacağını ya da yeterince ifade edebilip - edemeyeceğini bilmiyordu.

Chasity // HP FANFICHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin