"Acısı olan kadınları sevin, çünkü onlar sevginin kıymetini bilirler" demişti bir mısrasında şair. Peki hiç aklına gelmedi mi acısı olan kadın anca acı tohumu eker ona bağ olmaya çalışan sarp kalplere. Hani her ülke gibi anayasaları bulunur ya aşkın da, onun da ilk maddesi "seven her zaman üzülür ve sevilmez." şair bunu da bilememişti. Oysa o kadınları yahut kadınlar diyip ayırmak çok yersiz olur, o üzülmüş narin insan tanelerini en çok anlayacak ve mutlu edecek olan yine bizlerdik. Burada tüm suçu onlara yüklemek doğru mu peki. Tabiki değil. Bide onları üzen kalbi olduğu halde için de merhamet kalmamış insan demeye utandığımız insan zerreleri asıl suçlu. Ve biz onların tersine böylesine aşıkken hep acı çeken ve elinin tersiyle itilen taraf olduk kısacası. Hakettiğimiz yüreklerde haketmediğimiz işkencelere maruz kalmış aşk şehitleriyiz her birimiz.
"Sen ki benim her sabah günaydınım her iyigeceler dileğimken ben senin dilinde neden hep en cılız kelime oldum?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAZGEÇTİM
PoetrySen benim tren istasyonunda beklediğim vapursun. Gelmeyeceği halde beklediğim. Vazgeçemediğim. Seve seve tükemediğim.