"Baktığınız kadar görür, kalbinizin yettiği kadar seversiniz." bilmem okuduğum hangi kitabın hangi dizelerinde beynime kazınmıştı bu söz hatırlamıyorum. Küçüklüğümden beri hep beceriksizdim bu konuda. Ama hayatın bana altın tepside sunmadığı, çabalayıp kazanmama dahi izin vermediği sahibi olmayı bırakın hayalini dahi kurdurmadığı asıl kabiliyetsizlik doğru insanı asla bulamamamdı. Her nereye elimi atsam acılar içinde geri çekiyor kan revan olan avuçlarıma bakmakla yetiniyordum. Sonra sen geldin, imkansız duvarlarınla dahi ben gerçeğim der gibiydi varlığın. Yokluğundan bahsetmeyeceğim dahi. Gülüşünde hayaller kuruyor, gülüşlerinle bulutların üzürine çıkıyordum. Sende kaybettiğim beni yine sen de bulmuştum belkide. Hani hayat tam mutlu oldum dediğin anda dur daha kırıklar yeni başladı, öncekiler fragmandı der yaa. Hayatımda olduğun üç beş ayın toplasan mutlu geçen üç beş gününden arta kalanlar sadece asık suratımın ve darmadağın hayatımın kısacık bir parçasıydı. Sen ki beni en iyi anlayan sandığım, aklın özgürlük derken kalbin merhamet diye bağırandı.
"Ömrümden aldığın mutluluklar sana en değerli hediyemdi kalp kırıklarım kefenin olsun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAZGEÇTİM
PoetrySen benim tren istasyonunda beklediğim vapursun. Gelmeyeceği halde beklediğim. Vazgeçemediğim. Seve seve tükemediğim.