İLK ADIM

1.2K 152 98
                                    

*** İlk birkaç bölüm bilgilendirme amaçlıdır . Bu bölümlerde sohbet tarzında yazdım. Diğer bölümleri ise deneme ve günlük tarzında yazmayı planlıyorum. Bu ilk bölümler kitabı anlamanız için gerekli. Lütfen hemen bırakmayın okumayı. Bi şans verin.***

***Bu bölümden sonra direkt  6.bölüme(çok önemli bir duyuru) geçmeniz ve sonra 2. bölümden devam etmeniz bilgilenmeniz açısından daha iyi olur.***

Şuan hissettiğim acıdan başka hiçbir şey düşünemiyorum. Kusura bakmayın... Yazım hataları yapabilirim...Noktalama yanlışları da... Hatta bu yanlışlar gözünüzü çok tırmalayabilir. Hastalıklarımdan ötürü konudan konuya da atlayabilirim farkında olmadan...Ama lütfen bunlara aldırmayın olur mu ? Elimden geldiğince düzgün yazmaya ve net olmaya çalışacağım zaten... Buyrun burdan başlıyorum...

Ben 18 yaşına birkaç ay önce girmiş bi kızım. (Not: Artık 22 oldum 😊 ) Bu sene bu manyak ötesi hasta halimle üniversite  sınavına girdim. Bu kafayla ders çalışmak için neredeyse her masa başına geçişimde anksiyete nöbetleri geçirdim veya dalıp gittim gelecek kaygısı dolu korkunç düşüncelere... Sürekli ağladım. Ben bu kafayla bu psikolojiyle kaldırım mühendisi bile olamam ki dedim... Sınavda da ellerim titredi. Hatta sınavı yarıda bırakmayı bile düşündüm...Sınav sonrası sınavım berbat geçti, seneye kaldım diyerek günlerce ağladım...Sonra nasıl oldu bilmiyorum ama Hacettepeyi kazandım...(Bölüm belirtmeyeceğim çünkü kendimi çok tanıtmak istemiyorum ifşa olma korkum nedeniyle. Üzgünüm.) Zaten çok bi vasfım da yok. Bu kadarını bilseniz yeter şimdilik.

Şimdi size hastalıklarımı bütün ayrıntısıyla  dümdüz, olduğu gibi anlatsam ansiklopedi okuyormuş hissine kapılırsınız. Ama bi fikri olmayanlar için mecburen kısaca tanıtacağım önce hastalıklarımı.   

Borderline(sınırda) kişilik için nette bulduğum en güzel kısa tanım bu oldu :

Her şeyi sınırda yaşama rahatsızlığı...

"Bir bilgenin sabrını taşırabilecek kadar saldırgan, bir kediyi sakinleştirebilecek kadar uysal, bir topluluğu gülmekten kırıp geçirebilecek kadar pozitif, yanındakileri intihara sürükleyebilecek kadar negatif, bütün gece dansedebilecek kadar enerjik, bütün gün uyuyabilecek kadar yorgun, bir haftalık işi yarım günde bitirecek kadar hızlı, yarım günlük işi bir haftaya yayabilecek kadar yavaş, bir gelincik kadar narin, bir çam ağacı kadar güçlü..."

Evet bu. Çok güzel özetlemiş. Ama dediğim gibi. Bu sadece özet.

Ondan dolayı bugünden başlayıp elimden geldiğince düzenli bi şekilde günlük tutar gibi yazacağım buraya kafamın içindekileri yavaş yavaş... Sindire sindire...

Not: bkb= borderline(sınırda)kişilik bozukluğu (uzun uzun yazmak zor oluyor. Bundan sonra kısaca bkb yazacağım)

Ama maalesef ki tek hastalığım bu değil. Bide bipolar ya da diğer adıyla manik depresif kişilik bozukluğuyla da uğraşıyorum. Onun için internette bulduğum en açıklayıcı kısa tanım da bu :

"Önceleri manik depresif bozukluk veya manik depresyon adıyla bilinen bipolar bozukluk, riskli davranışlar nedeniyle ilişkilere ve kariyere zarar veren,  tedavi edilmediği zaman intihara bile yol açan ciddi ruhsal bir hastalıktır.

Bipolar bozukluk, maniden depresyona kadar uzanan ruh halindeki aşırı değişiklikler olarak tanımlanır. “Manik” terimi aşırı hareketli, enerjik, konuşkan, umursamaz, güçlü, öforik(aşırı mutlu)bir dönemi tanımlar. Sonra, birdenbire bu yükseklerde uçan ruh hali karanlık bir ruh haline dönüşebilir, örneğin; sinirlilik, kafa karışıklığı, öfke, panik, stres, korku,kapana kısılma hissi ortaya çıkar. Bu bir öncekine tamamen zıt olan ruh hali depresyon olarak tanımlanır ve üzüntü, ağlama, değersizlik hissi, enerji kaybı, haz kaybı, iştahsızlık ve uyku problemleri gibi birtakım sorunlar ortaya çıkarır."

Bu üstteki kadar süslü değil ama napalım ;)
En kısa böyle bulabildim.
 
Geldik anksiyeteye. Bu da hayatımı mahveden 3. zıkkım hastalığım... Birkaç farklı açıklama ekleyeceğim:

- kişinin kaygısını, endişelerini kontrol edememesi. en küçük şeylerin, en önemsiz insanların tüm günü, tüm haftayı, tüm hayatı mahvedecek güce ulaşması...Olaylar arasında olmayan ya da çok ince olan bağları görüp, gereksiz zincir reaksiyonları ile ruhu, aklı, bedeni mahvetmek. Kişinin hayatının üzerine tonlarca ağırlıkta  bir filin oturması...

- uykuyu uyku olmaktan çıkaran; huzuru yok eden, hayattan tad almayı bıraktıran; korkuların kuyusuna sürükleyip oraya zincirleyen; kafayı sürekli meşgul ederek bünyenin duygusal performansını yerle bir eden canavar.

- boşlukta kalındığı dönemlerde iyiden iyiye hayatı mahvetmeye başlayan hastalık.Şöyle ki; düşünecek, kaygılanacak onca şey varken kişi sanki cımbızla çekercesine en önemsiz sorunları bulup üzerine gitmeye başlıyor. Bu önemsiz sorunlar öylesine büyüyor, öylesine can sıkmaya başlıyor ki sonunda kişi hayatı için gerçekten önemli olayları takmamaya başlıyor.

Böyle işte... Al birini vur ötekine... 
Bu günlük bu kadar benden.
Dediğim gibi bu bölüm bilgilendirme amaçlıydı.
Sonraki bölümlerde başlayacağım asıl hikayeye...
Oylarsanız çok mutlu olurum :)
Geçmişten geleceğe selamlar...

SINIRDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin