SONUM

57 0 0
                                        


İki farklı kız!

Biri sevdiğin, diğeri sevgilin!

Geri dönülmeyecek bir nokta...

Üzülmeyesin diye söylenen yalanları affedebilir misin? En değerlilerinden, en yakınlarından, en güvendiklerinden gelmişse peki?

Öyle bir şekilde öğreniyorsun ki soramıyorsun nedenini bazen. O yalanlar hep aranızda kalıyor. Ondan sonra nasıl devam edecek? Hangi sözüne inanacak? Ne kadar bu şüpheden kaçabileceksin?

Uyandığında yüzünde minik bir tebessüm oluşsun diye attığın "Günaydın" mesajlarını yazarken tereddüt etmeye başlıyorsun. Sonra gönder tuşu bir hayat memat meselesine dönüşüyor. Gururun seni ele geçiriyor. Hazmedemiyorsun. "Seni asla yalnız bırakmayacağım!" sözün aklına geliyor. Bazı anlar keşke öğrenmeseydim, hâlâ inanıyor olsaydım diyorsun.

Defalarca "Neden bana yalan söyledin? Neden bana onun sevgilin olduğunu söylemedin? Neden onunla kalıp bana hikâyeler anlattın?" yazıp siliyorsun.

Uzaklaşıyorsun... Sonra aklına "Bir sorun olduğunda bunu olduğu anda çözelim!" deyişin geliyor. İç sesinle kavgaya tutuşuyorsun ama sonra fark ettiğin başka bir şey seni haklı çıkartıyor. Sen ona gitmedikçe o sana gelmemiş ki uzun zamandır...

Zaman geçtikçe kabullenemediğinin bir yalan mı yoksa sevdiğini kaybetmek mi olduğu sorusuyla baş başa kalıyorsun. "Seninle hiç başlamadık! Olmadı, olmayacak..." Ardından başka bir soru geliyor, "Bir başkası olacaktı hayatlarımızda ama bunu söyleyecek kadar samimi değil miydik?"

Bir gerçeği duymak, bir yalanı yutmaktan daha az üzüyor. Kâğıt kesiği gibi gerçekler, her gün neşterlenmekle kıyaslanamaz...

Kurduğun cümlelere, ona olan yaklaşımına, nokta virgül koyuşuna kadar dikkat ediyorsun. Bir gülücük göndermek içinden bin bir parça kopartıyor. Artık yazdıklarından, söylediklerinden başka birinin varlığını saklamadığını anlıyorsun.

Sonra hayatındaki en büyük yanlışlardan birini yapıyorsun...

Susuyorsun... 

Bir Sabahın HayaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin