Zhang Yixing dinazorlu patikleriyle odada koşturuyordu .
'' Hayır Suho beni terk edemezsin ''
Suho yere koyduğu bavuluna eşyalarını dolduruyordu . Dolaptan bir kazak daha aldı ve yine bavula attı . Yixing'in saçma sözü üzerine arkasına döndü
'' Yixing ne saçmalıyorsu ? Herkes sömestr tatiline gidiyor . Hatta sen de .. ''
Yixing dinazorlu patiklerine baktı
'' A-ama Suğhoğ ... ''
Devam etmeden önce Suğhosuna daha çok yaklaştı . Olayı dramatikleştiriyordu .
Suho'ya sarıldı ve kulağına doğru hönkürdü
'' Ama Suho seninle özel bir arkadaşlığımız var . Hem bunlarla da ''
Yixing elini ince belden Suho'nun domateslerine ( sdkjgsdg ) indirmişti .
BUNLARLA derken tabiki de Suho'nun kalçalarından söz ediyordu . Bu arada da
Suho domates oluyodu . KIRMIZI . KIPKIRMIZI .
'' Hergün yanağını ısırmadan ne yapacağım ben ? ''
'' Yixing elini çeker mis- ''
Sözünü XingXing kesmişti .
'' Bana hergün yanağının fotoğrafını atmak zorundasın . Buna hakkım var '
'' Eh şey . Ama önce elini çek- ''
Yine aynı şey . Yixing sözünü kesti .
'' Hatta köy domateslerini de atabilirsin . Yani şey de olab- ''
'' YİXİNG TANRI AŞKINA ELLERİNİ ÇEK ! ''
Yixing bağıran çocuğa gözlerini kısarak baktı . Ördek dudak modu .
'' Bay Manimo'yu - Yixing'in oyuncak ayısı - sana verecektim . Domateslerini gözlemesi için . Ama şimdi onun yerine sana ısırık vereceğim ''
Suho hala kalçalarını sıkan ellerden kurtulmaya çalıştı
'' İstemiyorum , kes şunu ''
Yixing ellerini xxxlarge domateslerden çekti . Suho , tam ayrılacaklarını zannederken Yixing kısa çocuğu hızla kendine çekti ve sıkıca sarıldı .
'' Üzgünüm Suğhooğ . Özür dilerim . Ama lütfen bana olan sözünü tut . Yanaklarının ilk benim . Başkası olmasın ( dlksgjslkdgjskdlgjsd ) ''
Suho olayı gittikçe daha da abartan çocuğa garipçe baktı
'' Ta- tamam ''
Yixing yine sıkıca sarıldı
'' Ağağa işte benim Suğhoom ! Bay Manimo'yu sana vereceğim . Sana bekçilik yapsın . Onu yanından ayırma . '' '' Gece üstün açılırsa kim kapayacak Suğhooğ ''
Zhang Yixing kıymetli oda arkadaşı Paşa Torunu için endişe etmeye devam etti
- - - - -
'' Efendim anne .. ''
Kris annesiyle telefonda konuşuyordu . Uzun süredir istediği sömestr tatili sonunda gelmişti . Mutluydu . Ama bir tarafı da üzgündü . O heyecanla bavulunu toplarken
Tao yatağında ruhsuzca oturuyordu . Ne bir çanta topluyordu ne de arkadaşlarıyla vedalaşıyordu . Kris , Tao'nun bir yere gitmeyeceğini anlamıştı . Üzülerek esmere gizlice bakmaya devam etti . Tao'nun düşüncelere daldığı çok barizdi . Kris annesi bir şeyler anlatırken sonunda daldığı hayal dünyasından çıktı ve aklına bir şey geldi . Odadan çıktı ve çatı katına yol aldı
'' Anne , bir şey sormak istiyorum . Bir arkadaşım da gelebilir mi ? ''
- - - -
Kris odaya geri döndüğünde yatağa uzanan uzun bacaklı çocuğa baktı . Tao müzik dinliyor ve şekerleme yapıyordu . Kris bavulunun üzerinden zıplayarak Tao'nun yatağına yaklaştı . Tao'nun suratına baktı . Pürüzsüz esmer tene dalmak üzereyken Tao gözlerini açtı Yine ifadesiz Huang Zitao bakışını attı
Kris doğruldu ve afallayarak konuştu
'' Şey .. Tao .. Ben bir şey söylemek istiyorum . Tatilde sanırım okulda olacaksın ama .. Tatili ben ve ailemle geçirmek ister misin ? ''
Tao'nun sanki bir anda gözleri parladı .
Şimdi de çocuksu Huang Zitao gülüşünü verdi . Yanaklarına renk de gelmişti saki .
'' A-aslında şey ... Sizi rahatsız etmeyeceksem ... i-isterim ''
Utangaçça yere baktı . Hem de Kris ilk defa bu yanını görmüştü .
'' Hayır , gerçekten bize katıl ''
Kris kolundaki saate baktı .
'' 3 saat sonra otobüse bineceğim Hızlı toparlanabilir misin ? ''
Tao hızla yataktan kalktı
'' Evet , hemen yaparım . ''
Uyuşuk Tao , enerjik bir şekilde bavulunu toplamaya koyuldu . Gerçek bir aile tanıyacaktı . İçi heyecanla doldu ...
- - - -
'' Peki .. peki .. Tamam anne .. ''
Do Kyungsoo'nun hayırlı evlat lafları .
Soo'nun annesi Soo tam yola çıkmadan önceki gün onu aramıştı . Soo'nun AA'dan BB'ye düşen notları anne ve babasının hiç hoşuna gitmemişti . Notların nasıl düştüğüü soruyorsanız ... Jongin yüzündendi Bay Çikolata Dudak sevgilisinden bir an bile ayrılamıyordu . Dudaklarından da . Tahrik olan Bay Soru Çözme Manyağı bir süreliğine bu manyaklığını bırakmıştı . Bunun yerine kendini Jongin'in kollarına bırakmıştı .
Soo telefonu üzülerek kapattı . Ailesi tatili okulda ders çalışarak geçirmesini istiyordu . Kısa çocuk kendi yatağında uzanan sevgilisiyle göz göze geldi . Jongin anında yataktan doğruldu ve eline telefonunu alıp bir çırpıda konuştu
'' Annebengelemeyeceğimokuldakursvaröptümbay ''
Soo sevgilisine baktı . Onu yalnız bırakmamak için Jongin tatilini iptal etmişti . Yalnız olmak ... Birlikte okulda yalnız olacaklardı ... Soo bu düşücenyle biraz ürperdi . Ama kendini hemen toplamaya çalıştı .
'' J-jongin , eğer benim yalnız kalmamı sorun ediyorsan , önemli değil . Ailenin yanına gitmelis- ''
'' Hayır bebeğim .. ''
Jongin yataktan kalktı ve çalışma masasında pinekleyen sevgilisine arkasından yavaşça yaklaştı . Kollarını kısa çocuğun boynuna doladı ve boynunu öptü . Ardından kısık sesle konuştu
'' Düşünsene Soo ... Okulda yalnız olacağız ... ''
Jongin bu sefer burnunu beyaz boyna dayamıştı ve nefesini yavaşça bırakmıştı
'' Kimse olmayacak bebeğim .. Sadece sen .. ve ben .. ''
Burnunu sürtmeye başlayınca Soo istemsizce gözlerini kapamıştı ve hızlıca nefes almıştı
'' Ben ... sana dokunurken ... istediğin kadar inleyebileceksin ''
DOKUNMAK kelimesi esmerin ağzından çıktıktan sonra Jongin beyaz boyundan kollarını çekmişti . Ellerini Soo'nun göğüslerine ordan da pantolonuna indirmişti . ÖNEMLİ BÖLGEYİ eliyle esir altına alırken Soo inlemişti
'' Ah ... Jongin .. ''
Alt dudağını ısırırken ağzından inlemelerinin kaçmaması için çaba sarf ediyordu ama ... işe yaramamıştı ... Yenik düşmüştü . Jongin sandalyeyi güçlü kollarıyla masanın önünden çekti ve çevirdi . Dizleri üstünde durdu ve kısa boylu sevgilisini öpmeye başladı . Soo farkında olmadan o kadar ateşli öpüşüyordu ki ... Jongin kendinden geçmeye başlamıştı . Soo'yu kendine doğru çekerken Soo da sandalyeden kalktı ve dizleri üstünde durdu . Jongin yere uzandı ve Soo kendini sert vücudun üzerine bıraktı . Bay Soru Çözme Manyağı şimdilik matematik testini bırakabilirdi ....
- - - - - - -
'' Minseoook ! Bana her gün mesaj atarsın tamam mıı ? ''
Luhan kısa çocuğu çekiştirdi ve sarıldı . Herkes birbirine sarılmakla meşguldu . Çünkü yaklaşık 2 hafta birbirlerini göremeyeceklerdi .
Luhan , Minseok'u bıraktı ve sarılmadığı tek kişiye baktı Sehun'a . Sehun Krisle omuzlarını çarpıştırıyordu . Vedalaşmaları bitince Sehun da Luhan'a döndü ve göz göze geldiler . Luhan anında gözlerini büyüttü . Çatıda olan anlamsızca - aslında anlamlıydı - sarılmanın sadece kendisinin hatırladığını düşünüyordu . Çünkü sonraki gün Sehun bu olayın bahsini bile açmamıştı . Ayrıca Sehun Luhan'a yine aynı şekilde davranıyordu . Luhan çatıdaki yakınlaşmalarını düşünürken Sehun ona doğru gelmişti . Uzun olan eliyle ensesini kaşırken konuştu
'' S-sen de gidiyorsun ha ? ''
Luhan yere bakmaya başladı .
'' Eevet . İyi yolculuklar . Ve iyi tatiller ''
Luhan kızarırken konuşabilmişti . Sehun'un '' İyi tatiller '' veya '' İyi yolculuklar '' demesine fırsat bırakmadan sıvışıyordu . Ama sıvışamamıştı çünkü Sehun Bambinin bileğini kavramıştı .
'' Bir dakika Luhan ''
Luhan yine koca gözleriyle Sehun'a bakmıştı . Bir cevap bekliyordu
'' Sana da iyi yolculuklar ''
Ardından Bambiye korka korka sarıldı .
Diğer bir ayrıntı ise .. Sehun'un aslında aklındaki şeyi söyleyememesiydi . Bunun yerine aptalca '' İyi yolculuklar '' demişti ve kendine yakışmayacak şekilde , gerzenkçe sarılmıştı .
'' Suğhooğğ , bana verdiğin sözü unutmaa ! Hergün yanağının fotoğrafı tamam mı ! Ha ! Tamam mı ! '
Suho neredeyse hönkürecek olan çocuğa afallayarak baktı
'' T-tamam Xing . ''
'' Ağağağ harika ! '
Cırladıktan sonra kısa çocuğu göğsüne doğru çekti ve sımsıkı sarıldı
'' Xing nöfös alamıyorum '' ( gkljgksd )
'' Banane alma . Alma işte ''
Yixing gözleri kapalı şekilde sarılmaya devam ederken birden gözlerini açtı
'' Dur bir dakika Suho ! O zaman ölürsün ! ''
Kısa çocuğu sıkıştırmayı kesti . Ama bu sefer farklı bir planı vardı .
'' Gitmeden önce şans ısırığı almak istiyorum ! ''
Yanlış okumadınız . ŞANS ÖPÜCÜĞÜ değil . ŞANS ISIRIĞI .
Suho endişelice güldü
'' Hıhıhı . Neden bahsediyorsun ? ''
Yixing aptalca sırıtı ve iki eliyle Suho'nun boynunu kavradı . Dudaklarını diliyle ıslattı ve avına hızlıca yaklaştı . Dişleri arasında beyaz teni aldı
'' Yixing yavaş ol ! ''
Yixing aniden durdu . Sebebi Suho'nun yakarışları değildi . Ağzına gelen tattı . Ördek Dudak Xing oldu .
'' Bir şey dicem .. ''
İyice Suho'nun boynuna yaklaştı
'' Suho.... tadın domates gibi ! Hahahah ! ''
Cümleye sakince başlayıp hönkürerek bitirmesi Suho'yu ürkütmüştü .
'' Yixing ben domates değilim ''
Suho domates olduğunu redderken Yixing'in aklına başka bir şey daha gelmişti . DOMATES kelimesi yüzünden ... Anahtar kelimeler DOMATES . POPO . Ve sonuncusu .. SIKMAK .
'' Şimdi de gücü iki katına çıkaralım ! ''
Yixing aniden Suho'nun kalçalarını sıkmıştı . Şimdi herkes onlara bakıyordu . Ama bu önemli değildi . Önemli olan Suho'nun boynundaki diş izleri yüzünden akşam annesine vereceği hesaplar ve çekileceği sorgulardı ...
- - - - - -
'' Hangisine bineceğiz ? Mavi olan mı ? ''
Tao küçük bir çocuk gibi hareket ediyordu . Meraklıca . Sebebi ilk defa otobüs yolculuğu yapacak olmasıydı .
Terminalde bekleme salonunda oturuyorlardı ve Tao camekanlardan dışarıdaki otobüslere bakıyordu .
Kris Tao'nun bu haline hafifçe gülümsedi
'' Henüz gelmedi Tao ''
Tao da hafifçe gülümsedi ve ayaklarını sallamaya başladı .
Yarım saat sonra tam iki çocuk da sıkılmışken anons duyuldu
'' Namdaemun'a giden otobüs için yolcular D kapısında beklesin lütfen ''
Kadın ikinci defa söylerken Tao heyecanla bakmıştı . Büyük bavulun tutma kısmını kavradı ve içinden sevinç nidaları attı . Kris'i takip ederek yürüdü .
'' İlk defa otobüs yolculuğunu bu kadar seven birisini görüyorum ''
'' Otobüs yolculuğu güzel midir ? ''
Tao gözlerini büyüterek sormuştu .
Şimdi Kris de gözlerini büyütmüştü
'' Daha önce otobüs yolculuğu yapmadın mı ? ''
Tao ayaklarına baktı
'' Hayır . Hiç yapmadım ''
Kris Tao'nun ilk otobüs yolculuğunda onunla olacağı içinde hafifçe sevinmişti . Ama ardından bu düşünceyi kafasından atmaya çalıştı
* Rüyalar ... Rüyaların etkisi *
- - - -
Otobüse bindiklerinde Tao yine küçük bir çocuk gibi etrafını izlemişti . Yoldaki birbirinden farksız olan ağaçlara bile mutluca bakmıştı . Kris Tao'yla sohbet etmek istemişti ama konuya nereden gireceğini bilmiyordu . Bu yüzden ikisi de başka şeylerle ilgilenmişti . Kris önündeki küçük TV ile oyalanırken birden omzuna bir şey değdi
Bu Tao'nun başıydı .
Esmer çocuk kollarını karnında birleştirmişti ve kafası Kris'in omzuna düşmüştü . Kris yine onu izledi . Alnına dökülen siyah saçlarını , kemerli burnunu ve ince dudaklarını ... Dudaklarını rüyasında defalarca öpmüştü ve bu fazla gerçekciydi . Delirdiğini düşündü . Kafasını yavaşça iki yana sallayıp kendine gelmeye çalıştı . Ardından Tao'ya tekrar baktı . Biraz daha oynayıp Kris'in omzuna iyice yerleşmişti . Bir de dudaklarını yalamıştı .
Sanırım Kris için bu kısa yolculuk zor geçecekti
( Arkadaşlar bir şey demek istiyorum . Şimdi Kris'in evi Namdaemunda ya .. Ben onu öyle şey ettim ya : D Namdaemun Seul'de ama birbirlerine ne kadar uzaklar bilmiyorum ben . Yolculuğu kafamda bir buçuk saat sürecekmiş gibi kurguladım . Yani bilgi olarak hata olabilir belki ama ben bu şekilde yazdım dslkgsdl )
- - - - -
'' Tao uyan ... Tao .. ''
Kris hafifçe Tao'yu sarsıyordu . Tao öyle derin uyumuştu ki .. Omzunu saran elleri zar zor hissetmişti .
Yavaşça gözlerini açtı ve Kris'e baktı
'' Geldik mi ? ''
Otobüs hala hareket ediyordu .
'' Gelmek üzereyiz '
Tao hemen koltukta doğruldu ve ilginç bir ses çıkararak vücudunu esnetti
'' Immmh ... ''
Kollarını yukarı doğru da kaldırınca DKNY kazağı da kollarına eşlik edip yukarı doğru kalkmıştı . Tao'nun esmer karnı ... Kris gözlerini büyüterek birkaç saniyeliğine baktı . Ardından hemen kafasını başka yöne çevirdi . Pelvisler aynı rüyasındakiler gibiydi ...
Birkaç dakika içinde otobüs durdu ve herkes ayaklandı . Tao boynundaki upuzun atkısıyla otobüsün koridorunda yürüyordu . Aslında yürümeye çalıştı . Uzun atkısının ucuna yanlışlıkla bastı ve düşer gibi oldu . Arkasındaki sarışın anında onu belinden kavradı
'' İyi misin ? Bir şey oldu mu ? ''
Kris ona '' İyi misin '' diyordu ama sanırım bu soruyu kendisine yöneltmeliydi . Çünkü şuan mükemmel pelvisleri hissedebiliyordu
Tao doğruldu
'' İyiyim . Teşekkürler ''
Hafifçe gülümsedi ve otobüsten indiler .
Kris çevresine bakındı . Çünkü babası onları almaya gelecekti . Gittikçe kararan havada yürümeye başladılar ve Kris duyduğu ses üzerine anında arkasına döndü
'' Abi ! Abi ! Evet baba bunlar onlaar ! ''
Tao da arkasına döndü ve pembe montlu kısa bir kız gördü . Kris'in küçük kız versiyonu gibiydi . Büyük dudaklar . Ama tek fark kızın küçük burnu ve koyu saçlarıydı .
Küçük kız koşturdu
'' Abii ! ''
Kris hemen dizleri üstüne çöktü ve kollarını açtı . Küçük kız abisini öpücüklere boğdu
'' Abi seni çok özledik ! ''
Kris kocaman gülümsedi
'' Ben de sizleri özledim ! ''
Abi - kardeş sıkı sıkı sarılırken Tao koca gözlerle izliyordu . O da bir abisi/ablası veya kardeşi olsun isterdi . Kıskandı .
'' Kris ! Oğlum ! ''
Kris'in orta yaşlı versiyonu ( skdljgsdklg ) küçük kızın arkasından geldi ve ona sarıldı .
'' Yolculuk nasıldı gençler ? ''
Adam hemen Tao'ya bakmıştı . Tao Kris'e bakıp onun cevap vermesini bekledi . Ama ardından kendisi konuştu
'' İyiydi efendim '
Tao hemen eğilerek selam verdi . Kris'in babası gülümsedi
'' Çok yakışıklı bir delikanlıymışsın . ''
'' Teşekkür ederim Adım Tao efendim ''
'' Biliyorum . Hoşgeldin Tao ''
Adam hemen Tao'ya da sarılmıştı . Tao biraz afallamıştı . Küçük kız abisi gibi uzun olan yakışıklı çocuğa baktı . Kris kardeşinin elini tuttu
'' Mei , Tao abiye hoşgeldin demek yok mu ? ''
Küçük kız gülümsedi ve Tao'ya baktı .
'' Hoşgeldin Tao abi ''
Ardından küçük kız da Tao'nun bacaklarına ilerledi ve karnına sarıldı . Şimdi esmerin afallama kat sayısı iyice artmıştı . Beline sarılan küçüğe utanarak kollarını sardı ve ona yukarıdan baktı .
- - - - -
Arabayla eve gelmişlerdi . Kris ön taraftaki yolcu koltuğunda oturmuştu ve Tao da Mei ile oturmuştu . Küçük kız kendi okulunun önünden geçince Tao'ya heyecanla göstermişti . Azcık sohbet etmişlerdi .
Araba büyük evin önünde durunca Tao heyecan yaptı . Hemen pencereden dışarıya baktı . Sonra da dışarı çıktı ve Kris'in babasına zahmet vermeden bavulunu aldı . Küçük Mei de hemen onun yanında yürüyordu .
Herkes bahçe kapısından geçip evin kapısına ilerlerken Tao birden durdu . Gözlerini kapadı ve bahçeyi kokladı . Limon kokusunun olup olmadığını teyit ediyordu . Evet ... vardı . Kış olmasına rağmen ... Hafifçe gülümsedi .
Birden gerçekliğe döndü ve arkasını dönüp onu izleyen Mei'in yanına koşturarak gitti . En önde duran Kris'in babası kapı zilini çaldı ve evden havlama sesleri geldi
'' Mongmon ! Rahat dur hayatım ! ''
Tao bu sesin Kris'in annesine ait olduğunu tahmin edebilmişti . Kadın kapıyı açtı ve bağrındı
'' Hoşgeldiniiiiiiz ! ''
Mongmon uzun kadının bacaklarına dolanıyordu - Mongmon golden cinsi millet skdjgskldgjsd - Kadın öne doğru koşturdu ve Kris kollarını açtı . Yalnız ilginç bir durum vardı . Kadın kollarını açıp bekleyen oğluna değil Tao'ya gitmişti ve uzun çocuğu sarmalamıştı .
Bu ailede sarılma hastalığı mı vardı ?
- Bu hareketleri saygılı Asyalı ailelere çok ters düşüyordu -
'' Taocuğuum hoşgeldinn ! ''
Tao kadının omzunda afallayarak konuştu
'' M-merhaba . Beni ağırladığınız için çok teşekk- ''
Kadın çocuğun kollarından ayrıldı ve sözünü kesti
'' Ne demek hayatım . Kris birkaç defa senden söz ett- Mongmon mutfağa girmek yasaak ! ''
Kadın ta bahçeden , evin içinde gezinen köpeğe bağırıyordu . Aynı sırada da Kris'in babası bavulları fark ettirmeden eve çıkarmıştı . Kris'in annesi Tao'nun omzuna elini koymuştu ve eve sürüklüyordu . Tao eve adımını attığı gibi Mongmon uzun holde koşturdu ve Tao'nun üzerine atladı . Tao artık bu ailede sarılma hastalığının olduğuna emin oldu .
Köpek Tao'yu yere düşürmüştü ve yüzünü yalıyordu . Tao gülme krizine girmişti . Uzun süreden sonra hem de ..
'' Hahaha ! Gıdıklanıyorum ! ''
Kris de herkes gibi gülmeye başladı ve koca köpeği kucağına alıp Tao'nun üzerinden aldı . Kris'in annesi konuştu .
'' Yukarı çıkıp biraz dinlenin . Yemek hazır olunca size sesleneceğim ''
Kris ve Tao merdivenlere ilerlediler . Ev Tao'nun hayal ettiğinden daha samimiydi .
Kris koridorun sonundaki odaya geldi ve kapısını açtı . Tao da arkasından girdi .
'' Ben ellerini yıkacağım Tao . Hemen geliyorum ''
Kapıyı kapatıp gitti . Tao da bu sırada odaya göz gezdirdi . Normal bir çocuğun odası ... demek böyle oluyordu . Kapının hemen karşısında çalışması masası vardı . Masaya yaklaştı ve masanın üstündekilere baktı . Kalemler , küçük not kağıtları ve ıvır zıvırlar . Hemen yanındaki kitaplığa da baktı . En üst rafta kalın ansiklopediler vardı . Bir altında birkaç çerçeve . Hatta bir fotoğrafta Kris Mei'yi kucağına almıştı . Diğer fotoğrafta da Mongmon denizde yüzüyordu ( sdkljgskdjg köpekler doğuştan yüzme bilir millet )
Bir alt rafa baktı . Best Of The Best 1960's 70's 80's 90's Classic's albümü ve müzik çalar vardı . Elini albüm kutusunun içine aldırdı ve kaçıncı part olduğunu bilmediği bir cd kutusunu açtı ve cdyi müzik çalara taktı . ( Arkadaşlar bu albümün içinde 5 cd vardır : D her biri part part şeklinde yani . Bu arada gerçekten benim çok hoşuma giden bir albümdür .. Sizlere de öneririm )
( http://www.youtube.com/watch?v=Vt2YIpZWBqA )
Çalan şarkı Tao'nun çok hoşuna gitmişti . Rafa bakmayı bıraktı ve tekrar odada göz gezdirdi . Yatak . Çok pofuduk görünüyordu . Çift kişilik yatağa ilerledi ve kendini yüzüstü şekilde bıraktı . Gerçekten yumuşacıktı . Çok rahattı . Kollarını da iki yanına açtı ve müziği dinlemeye devam etti . Normal bir çocuk olma duygusu güzeldi . Yatakta birkaç defa yan şekilde yuvarlandı ve sonra sırt üstü uzandı . Tavana baktı .
Sonra da yatağın hemen yanındaki komidine . Yine merakına yenik düştü ve çekmeceyi açtı . Çekmecede tek bir şey vardı .
Koca bir paket prezervatif .
Kutuyu eline alıp garipçe incelerken Kris odaya girmişti .
'' Lavaboya gitmek istersen koridorun başın- ''
Sözü bitirememişti .
Koca prezervatif kutusu yüzünden ...