Bölüm 24

2.7K 154 9
                                    

Gün,diğer günlere göre sanki daha yavaş ilerliyordu.
Bayan Yu hararetle ders anlatırken Tao'nun tek yaptığı şey duvardaki saate bakmak olmuştu.
Gergin kadının sesinden duyulmayan tik takları sanki o duyabilmişti.

''Burdan da iki tarafın karesini alacağız ve-''

Sonunda zil çalmıştı.Bayan Yu biraz şaşkın bir ifadeyle kolundaki saatine baktı.
Normalde o soruyu ya da söyleyeceklerini bitirdiği gibi zil çalardı.Bugün biraz gerisinde kalmıştı.
Tebeşiri hışımla tahtaya bıraktı ve arkasına döndü.

''Bu soruya sonraki dersimizde devam ederiz.Bana unutturmayın tamam mı?''

Özellikle Kyungsoo'ya bakmıştı.
Dersi özenle dinleyen tek kişi o olduğu için.

Sınıf başkanı ayağa kalktı ve herkese selam verdirtti.
Bayan Yu sınıf sınırlarından çıktığı gibi Tao bir nefes vererek kafasını sırasına gömdü.
Ardından kafasını sağına doğru çevirdi.
Kris masasının üstündeki telefonuna bakıyor ve hafifçe gülümsüyordu.
Tao sarışın çocuğun gülümsemesi üzerine tebessüm etti.
Onun gibi endişesiz yaşamayı çok isterdi.

Kafasını tekrar çevirdi ve alnının altına ellerini koydu.
Şekerleme yapmaya çalışırken anons sesini duydu

''Huang Zi Tao,Huang Zi Tao..Müdürün odasına bekleniyorsunuz..''


İçinden ''bir rahat yok mu'' diye sövdü ve ardından yavaşça masasından kalktı.
Esmer çocuk yavaşça koridora doğru yürürken Minseok ve Luhan alt sınıftan birinin söylediği şeyle şaşırmakla meşguldu.

''Tao hyungun iki babası mı var? Çünkü müdürün odasındaki kişi geçen seferkinden çok çok daha farklı.Adam yabancı ve genç birisi..''

(yabancı derken koreli değil yani slşfksşldk)

Minseok anında dehşetle Luhan'ın gözlerine baktı.
İkisi de onun kim olduğunu biliyordu...
Luhan Minseok'un kolunu tuttu ve merdivenlere doğru çekiştirdi.Koşarlarken bağrındı

''Hemen Tao'yu bulmalıyız! Hemen!''

Kısa bacaklarıyla merdivenleri son hızda çıktılar.Sınıf kapısına ulaştıklarında kapıda dikilenleri ittirerek içeri girdiler.
Tao'nun oturduğu en arka sıra boştu.Minseok bağırdı

''Tao nerde! Çabuk söyleyin!''

Kapı ağzında dikilen Kris bağırmalarına şaşırdı.

''Demin müdür odasına çağırdılar anonsla.Siz ikinizin nesi var bu arada?''

İki çocuk sarışının yanına koştu ve Minseok Kris'i bileğinden kavrayıp onu koridora sürükledi.
Kris sürüklenmeye devam ederken bağırdı

''Neler oluyor!?''

Luhan Kris'in arkasından bağırdı

''Ne olursa olsun Tao'nun müdürün odasına girmesine engel olmamız lazım!''

Minseok da bağırdı

''Ve sebebini sorma tamam mı!''

Üçü ayak sesleri eski okulda yankı yaparak koşarken Tao da müdürün odasına doğru ilerliyordu.

*Acaba yine kıyafet mevzusu yüzünden mi çağırdı...*

Boş olan zemin katın koridorunda kapıya doğru ilerledi ve kapıyı çalmadan önce üstünü düzeltti.
Ardından kapıyı çaldı.

''Girin'' sesi gelince kapının kolunu aşağı indirdi.Kapıyı yavaşça açıyordu.(açtıkta) ortaya çıkan aralıktan
tanıdık yeşil gözleri gördü.Kapı kolunu bıraktı ve kapıyı kendi açmasına gerek kalmadan kapı kendiliğinden sonuna kadar açıldı.

Kwon Daniel müdür masasının karşısındaki küçük koltukta pahalı takım elbisesiyle bacak bacak üstüne atmıştı.
Kapı ağzında dikilen çocuğa gülümsüyordu.

Tao ise bu sırada bütün beyin fonksiyonlarını kaybetmişti.Düşünemiyordu..Hiçbir şey yapamıyordu..

Daniel ona derince baktı ve tok sesiyle konuştu

''Sonunda seni görebildim Tao..''

Yeşil gözler yine onu boğuyordu.Nefes alamadığını hissettiği an büyük bir el bileğini kavradı ve onu sürüklemeye başladı.
Kolundan çekildiği an Daniel'in bacağını diğer bacağının üstünden çektiğini ve ayaklanmaya çalıştığını görmüştü.

Ciğerlerine temiz hava dolduğunu fark ettiğinde bahçeye çıktıklarını anlamıştı.Başını sonunda yerden kaldırdı ve karşısına baktı..
Sarı saç telleri...Uzun boy..geniş omuzlar..

Kris onu arka bahçeye doğru sürüklüyordu.
Esmer çocuk ise sadece Kris'in arkasına bakıyordu.
Kris yüzünü arkasına çevirdi ve endişeli yüzüyle Tao'ya baktı.


Çitlere ulaştıklarında Kris Tao'nun elini bıraktı ve önceden küçük bir parça halinde açılmış olan telin açık yerlerine iki elini koydu.
Ellerini kanatarak teli ikiye ayırdı ve Tao'ya baktı.Sadece donukça bakıyordu.Ona doğru uzandı ve kanlı eliyle Tao'nun elini tuttu.
Şimdi okul sınırlarının dışındalardı...Issız ve soğuk arazide dizlerine kadar ulaşan yabani otların arasında hızla koşturdular..


- - - -


Tao dizlerini karnına çekmiş halde pencere kenarındaki koltukta oturuyordu.

Okulun yakınındaki boş caddede koşarlarken birden yağmur bastırmıştı.
En yakındaki yer ise eski bir pansiyondu.Kris esmeri oraya sürüklemişti.
Bir oda kiralamıştı.

Odaya girdiklerinden beri ikisi de bir şey demiyordu.Konuşmaktan korkuyorlarmış gibi.

Kris banyoda kanlı ellerini yıkadı ve bir peçeteyi hala kanayan eline bastırdı.
Derin bir nefes aldı ve aynaya baktı.
Gerçekten neler döndüğü hakkında bir fikri yoktu.

Banyonun kapı ağzında dikildi ve Tao'ya baktı.
Pencere kenarında hala aynı şekilde durup donukça dışarı bakıyordu.

Esmer çocuğun yanına ilerledi ve bir elini omzuna koydu.
İnce ceketi sırılsıklamdı.

Sessiz odada sesi yankılanacak şekilde konuştu

''Üşüteceksin...Ceketini çıkar Tao..''

Tao donukça ceketini çıkarmaya çalışırken Kris ona yardım etti.

Islak ceketi eline aldığında Tao'ya endişelice baktı

''Gerçekten neler olduğunu anlatmayacak mısın...?''

Tao yine dizlerini karnına çekti ama bu sefer dizlerinin üzerine ellerini koydu.
Ellerinin üzerine de başını koydu.

Gözleri dolmaya başlamıştı.

Kris eğildi ve dosdoğru Tao'nun gözlerine baktı.
Bir elini esmer elin üzerine koydu

''Her ne olursa olsun seninleyim...Bunu sakın unutma..''

Bu cümle üzerine Tao'nun gözlerinde biriken yaşlar yavaşça düşmeye başlamıştı.
Gözlerini Kris'inkiler ile buluşturdu ve burnunu çekti.

''Umarım bu dediğine pişman olmazsın...Çünkü benden nefret edebilirsin..''

D.O.R.MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin