''İşte sonra ben Suğhoyu evde pembe pijamalarıyla yakaladım.Çok sevimliydin Suğhoğ hahahah..''
Zhang Yixing geçenlerdeki gergin öğle tenefüsünün aksine bugünkü öğle tenefüsünü güzelce geçiriyordu.
Koca masanın ortasında Paşa Torununun çiçekli pijamalarını anlatıyordu.
''Sonra bu pasaklı dana banyoya koşturdu..''
PASAKLI DANA derken Suho'nun omzuna elini koymuştu.
Suho yere bakarak konuştu
''Ne yapayım..Kafam yağ içindeydi..''
Zhang Yixing tapulu malına sarıldı
''Ben senin kafanın yağını bile yerim Suğhooğğ..Hatta kızartma yaparııımm...''
(dljdlkjglskdjgsldkjgsd)
Paşa Torunu gamzeli çocuğun patilerini üstünden atmaya çalıştı
''Tamam Xing tamam..Dur..''
Yixing hönkürürken Tao da onları gülerek izliyordu.Bu ikili gerçekten bir garipti.
Gizlice Kris'e bakarken birden omzunda bir el hissetti.Onu dürtüyordu
''Tao..Tao hyung!''
Esmer çocuk anında arkasına döndü.Bu alt sınıflardan Jungkooktu.Hatta yanında Taylandlı değişim öğrencisi Kunpimook
(GOT7'dan Bambam oluyor o skdjgksjdgs) da vardı.
Jungkook heyecanla konuştu
''Hyung..Baban okula gelmiş!Müdürün odasında seni bekliyor..''
Tao ''baba''kelimesi kısa çocuğun ağzından çıktığı an öylece durdu.
Bakışları donuklaşmıştı.
Nefes almaya calısırken konuştu
''B-babam mı..''
Kunpimook garip korecesiyle konuştu
''Evet hyung!''
Tao seslice yutkundu.Yüzünün solduğunu masadaki iki hariç kimse fark etmemişti.
Minseok ve Luhan.
İkisi birden birbirine baktı ve ardından da Tao'ya.
Esmer çocuk sandalyeden yavaşça kalkmaya çalışırken Minseok ve Luhan anında sandalyelerinden fırlamışlardı.
Esmer çocuğun omzuna kollarını attılar ve Minseok garip yüz ifadesiyle konuştu
''B-biz de Tao'yla gidiyoruz.Birazdan geliriz..''
İki kısa çocuk ayakta zar zor duran çocuğu sarmaladılar ve yemekhaneden resmen kaçtılar.
Okulun arka bahçesine ilerlediler.
Tao önünü bile göremeyecek durumdaydı.
Luhan esmere endişeyle baktı
''S-seni nasıl buldu...Nasıl bulmuş olabilir..''
Minseok da bir o kadar endişeliydi
''Ne yapacağız Tao? Bir şeyler söyle..''
Esmer çocuk yürümeye çalışırken birden durdu
''Hangeng...Hangeng'i aramalıyız..''
Tao elini cebinin üzerine attı ve telefonunu yokladı.Ordaydı.
Titreyen elini cebine daldırdı ve telefonu almaya çalıştı.
Siyah telefon yere düştü.Tao eski binaya (hani şu Luhan'ın şey yaparken yaslandığı bina var ya skdgşlsdk şey işte kgşldsk hah orası :D )
sırtını sürterek yere oturdu ve başını elleri arasına aldı.
Minseok yere düşen telefonu aldı ve Tao için rehberden Hangeng'i aradı.
Telefonu esmer çocuğa verdi.Titreyen elleriyle telefonu tutup kulağına yasladı.
Hangeng ikinci çalışta hemen telefonu açtı
'Alo.'
Tao o samimi sesi duyunca hemen gözyaşlarını bıraktı.
''Hangeng...O burda...B-beni buldu..''
Telefonunun öbür ucundaki adam şimdi şok olmuştu.
'B-bu nasıl olur...Sizi bulamayacağından o kadar emindik..'
Tao artık seslice hıçkırıyordu
''Bilmiyorum...Hiçbir şey bilmiyorum...Ölmek istiyorum..''
Ölüm kelimesi geçince Minseok ve Luhan yere oturmuş ve onlar da gözyaşlarına hakim olamamaya başlamışlardı.
Şimdi hepsi ağlıyordu
'Birkaç eşyanızı alın.Sizi almaya geliyorum.Hemen orda olacağım..'
Tao burnunu çekti.
''P-peki..Lütfen beni kurtar..''
Ardından telefonu kapattı.
Telefonu kapattığı gibi çimenlere attı ve Luhanla Minseok'a sarıldı.
''Ölmek istiyorum...''
Minseok burnunu çekerken bağırdı
''Saçmalamayı kes! Şimdi odana gidiyoruz ve eşyalarını topluyoruz! Hadi!''
İki kısa,esmeri yerden kaldırdı ve koşarak yurda ilerlediler.
Tao'nun odasına daldıkları gibi herkes bir şeyleri bir çantaya tepmeye çalışıyordu.
Odada telaşla ilerlerken birden yurdun kapısı ürkütücü bir gıcırtı çıkararak açıldı.
Gelen Sehundu.Odada kırmızı gözlerle koşturan varlıklara anlam veremedi ama konuştu
''Tao,hala babanı görmedin mi? Müdürün odasında seni bekliyor..''
Tao çantaya elbise koymaya devam ediyordu.Bir şey diyemedi.
''E-evet..Birazdan gideceğim..''
''Bu arada gerçekten babana çok benziyorsun Tao.Tamamen kopyasısın..''
Tao olduğu gibi kaldı.
''Bana mı benziyor..''
Ardından Luhan ve Minseok'a döndü.
Onaylayıcı gözleri görünce hızla odadan çıktı.
