‘’ Dur Tao ! ‘’ ‘’ Tao ! ‘’
Sarışın çocuk , lacivert trençkotlu çocuğu koşarak takip ediyordu . Kalabalık caddede yığılan arabaların arasından geçerken kornalara çıldırmışcasına basılıyordu . Sarışın çocuk birkaç defa üstüne sürülen arabalar yüzünden afallasa da devam etti . Koşması yetmiyordu bile . Esmer çocuk caddenin karşı tarafında elleri cebinde sakince yürüyordu .
Sarışın , geniş caddenin karşı tarafına ulaşabildiğinde çevresine bakındı . Esmer çocuğun toz olup havaya karıştığını düşünürken birden onu gördü . Ara sokaklardan birine doğru ilerliyordu . Sarışın hızlıca koştu .
‘’ Tao ! ‘’
Esmer çocuğa onu duyabileceği kadar yakın olmasına rağmen Tao onu duymamıştı – Ya da duymamazlıktan geliyordu – Esmer çocuk dar ara sokağa girdi ve Kris de hemen arkasından koşturdu.
‘’ Tao beni duymadın mı ? Sana o kadar çok seslendi- ‘’
Sarışın çocuk sustu . Kendisine doğrultulan silah yüzünden .
Esmer çocuk arkasına döndüğü gibi cebinden bir silah çıkarmıştı ve sarışın deve doğrultmuştu . Kris şok olmuştu . Ne yerinden kıpırdayabiliyor ne de bir şey söyleyebiliyordu .
‘’ Tao , ne yapıyors- ‘’
Esmer çocuk tetiği çektikten ve sarışın kalbinden vurulduktan sonra Kris’in tek söyleyebildiği şey bu olmuştu . Ardından da bağırmıştı .
‘’ Aaaa ‘’
Ve rüyadan uyanmıştı .
‘’ Ben de sınavdan D almana nasıl tepki vereceksin diye merak ediyordum Kris ‘’
Sevgili biyoloji öğretmeni elinde bir tomar sınav kağıdıyla tepesinde dikiliyordu . Kris derste uyuyakalmıştı ve rüya görmüştü . Tao’nun gizemli hareketleri bazen ona Tao’nun bir katil ya da bir kaçak olduğunu düşündürtüyordu . Hoca garipçe bakmaya devam ederken Kris yanına döndü ve Tao’ya baktı . Elinde A aldığı biyoloji (sınav ) kağıdını tutarken kendinden memnun görünmüyordu . Hatta ifadesiz görünüyordu . Hoca eline sınav kağıdını tutuşturdu
‘’ Bir dahakine daha iyi çalış Kris . Kapasiten olduğunu biliyorum ‘’
Kris başını eğerek selam verdikten sonra hoca ön sıralara doğru ilerlemeye başladı . Elinde tuttuğu kağıtlardan sırayla isimleri okuyor ve kağıtları vermeye devam ediyordu
‘’ Do Kyungsoo … ‘’
Ve ön taraflara doğru ilerlemeye devam etti . Kısa çocuğa kağıdını verdi kaşlarını kaldırarak baktı
‘’ B+ mı Kyungsoo ? Beni hayal kırıklığına uğrattın . Hormonlarla ilgili yaptığın ödevden sonra daha iyi bir puan alırsın zannetmiştim ‘’
Kyungsoo gözlerini büyüttü ve hemen kağıdını kaptı .
Nerede hata yapmış olabilirdi ki ?
Üzüntüyle başını eğerken Jongin’in onu izlediğini fark etti . Soluna döndü ve esmer erkek arkadaşına baktı . Jongin C aldığı sınav kağıdını tutarken Soo’ya gülümseyerek baktı ve fısıldadı
‘’ Moralini bozma Soo ‘’
Ve ardından çevresini kolaçan etti . Kimsenin onlara bakmadığını anlayınca – herkes sınav kağıtlarıyla ilgileniyordu – Kyungsoo’ya bir öpücük gönderdi ve göz kırptı . Kyungsoo kızardı ve gözlerini büyüttü . Hala bu tarz şeylerden anlamıyordu ve tek yapabildiği şey Jongin onu sarmalarken ya da öperken utançtan kıpkırmızı kesilmekti . Bu sefer korkaklığı bir tarafa bıraktı ve elini kaldırarak hemen yanında oturan erkek arkadaşına el salladı . Jongin dişleriyle gülümsedi .
Jongin derste ona öpücükler atarken veya göz kırparken derse konsantre olmaya çalıştı . Ama olamazdı . Esmer çocuğun dolgun dudakları her şeyi alt üst ediyordu …
- - - - - - - - -
Bir buhran dönemi olarak algılanabilecek sınav dönemi ve sınavların ilan ( açıklama ) dönemi geçince herkes rahatladığını zannetmişti . Ama bu sefer de yurttaki tadilat dönemi başlamıştı . Okul yönetimi yurdun en alt katına , kullanılmayan odalara ‘’ Ortak mutfak ‘’ ve ‘’ Ortak salon ‘’ yaptırma kararı almıştı . Sabahın köründe başlayan tadilat akşama kadar devam ediyordu . Başı şişen öğrencilerin sığındığı şey Tao’nun tekerlekli sandalyesiydi ( sdkjgkdfjhkf )
Ortak salon hızlıca yapıldıktan sonraki bir Cuma günü alt sınıflar hafta sonu için evlerine gitmişken Tao, Kris ve birkaç kişi yurtta kalmışlardı . Yeni yapılan ortak salonda Tao , tekli koltuklardan birine bedenini sığdırmaya çalışırken Kris de uzun koltuklardan birinde uzanıyordu . Esmer çocuk İpad’inden müzik dinliyordu ve internette geziniyordu . Varsayılan site olarak seçilen haber sitesi internete girdiği gibi açıldı ve esmer çocuk sadece ekrana bakakaldı .
’ Kwon grup servetine servet katmaya devam ediyor .… Ünlü iş adamı Kwon Daniel yeni servetiyle aç çocukları doyuruyor … ‘
Tao bir defa hıhladıktan sonra haber sitesini kapadı – bu haber keyfini kaçırmıştı – ve şarkı listesinden öylesine bir şarkı seçti .
( https://www.youtube.com/watch?v=nvb8wdBglpw )
Lana Del Rey’in depresif şarkısı ve deminki haber yüzünden istemeden de olsa geçmişi aklına geldi . Ekrana bakmaya devam ederken gözleri daldı ve düşündü …
- - - - - - - - - - -
Flashback
3 yıl önce
‘’ Senden nefret ediyorum ! Seni boşayacağım adi herif ! ‘’
‘’ Hayır , bunu yapmana gerek yok . Çünkü senden önce ben yapacağım ! ‘’
Tao uzandığı yatağından anne ve babasının bütün evde yankılanan kavgasını dinliyordu . Bir süredir anne ve babası sürekli kavga ediyordu . Başlarda babası alttan almaya çalışırken bir süre sonra o da dayanamamıştı . Hizmetçilerin dinlemesi ya da komşuların duyması gibi şeyleri umursamadan sadece birbirlerine bağırıyorlardı . Şimdi de Tao’nun hangisiyle kalacağı hakkında kavga ediyorlardı . Esmer çocuğun annesi ‘’ Oğlum benimle gelecek derken ‘’ babası engel olmaya çalışıyordu . Tao iyice gerildi . Bu olay canını çok sıkıyordu . Yatağın bir köşesine sinirden attığı telefonunu aldı . Rehberde gezindikten sonra birini aradı . Telefonu açan kişi neşeyle konuştu
‘’ Taooo , uzun süre oldu . Nerelerdesin ? ‘’
‘’ Daeryoung hyung , beni evden alır mısın ? ‘’
Daeryoung umutsuzca bir nefes verdi
‘’ Yine ailen kavga mı ediyor ? ‘’
Tao da ona katılıp derin bir nefes verdi
‘’ Evet , hyung ‘’
‘’ 5 dakikaya ordayım ‘’
Telefonu kapamadan önce Soryong’un – Daeryong’un ikizinin - ona ‘’ Moralini bozma ‘’ diye bağırdığını duyabilmişti .
Esmer çocuk hala bağırışan anne babasını umursamamaya çalıştı ve tüm gün yattığı yatağından kalktı . Vücudunu sağa sola esnetti ve aynada kendine baktı . Normalde siyah olan göz altları şimdi daha da kötü görünüyordu . Saçları birbirine girmişti ve üstünde üzgün olduğunda giydiği UMUTSUZLUK PİJAMASI vardı. Soryong ve Daeryong gelene kadar kendine çeki düzen vermeye karar verdi .
Hazırlanması bittikten sonra bahçeden gelen korna sesini duydu . Kilitlediği oda kapısını açtı ve merdivenlerden yavaşça indi . Demin birbirine bağırmaktan boğaz patlatan anne babası Tao’yu görünce susmuşlardı . Ama Tao onlara sadece bir kere baktı ve ardından sokak kapısına yürüdü . Arkasına bir kere bile bakmadan kapıyı yavaşça kapadı .
Tao , ikizlerle güzel bir akşam geçirdikten sonra eve dönüyordu . Bütün gün arabayla turlamışlardı – İkizler Tao’dan 4 yaş büyük olduğunu için ikisinin de ehliyeti vardı . Bazen Tao ‘’ Keşke benim de bir ehliyetim olsaydı ‘’ diye düşünüyordu . Belki bu cehennemden farksız olmayan evden kurtulabilirdi - ve bir cafede soluklanmışlardı . Esmer çocuk kafasını dağıtıp eve geldiği gibi şok oldu . Annesi evden gitmişti ve babası salon koltuğunda büzüşüp kalmıştı . Tao hemen babasına koşturdu ve gözleri kapalı adamı yavaşça kollarıyla dürttü
‘’ Baba … Baba , iyi misin ? ‘’
Babası gözlerini açtı ve yere dizlerini koyup sırtını sıvazlayan oğluna gözleri dolarak baktı .
‘’ Tao … Annen … Annen evden gitti ‘’
Tao babasına göre daha cesur davranmaya çalıştı .
Ağlayamazdı . Kendini tuttu ve konuşmaya çalıştı
‘’ Neden ? ‘’
Babası koltukta doğruldu ve bir elini oğlunun omzuna koydu
‘’ Bak Tao … Bazen işler iyi gitmez ve … yürüyemez yani … Ne kadar uğraşsan da . Annen ve bende de böyle oldu . ‘’
Aradan 3 ay geçmişti . Bu sürede Tao’nun babası evden ayrılmıştı . Artık başka bir evde yaşıyordu . Tao günlerini bir annesinde bir de babasında geçiriyordu . İki ev arasında gidip gelmek Tao’yu afallatıyordu . Genç çocuk annesiyleyken , annesinin babası hakkındaki dırdırlarını dinliyordu . Babasıylayken ise , babasının annesine olan özlemini hissedebiliyordu .
Bir süre geçtikten sonra Tao’nun annesi eve gelmez olmuştu . Sık sık yurt dışına çıkıyordu ya da eve çok geç geliyordu . Esmer çocuk annesini sorguya çektikten sonra aldığı tek cevap ise ‘’ Arkadaşlarımlaydım ‘’ oluyordu . Ama Tao bir şeylerin döndüğünü hissedebiliyordu . Annesi bir genç kız gibi davranıyordu . Elinden telefonu düşmüyordu ve mesaj okuduğunu tahmin ettiği zamanlarda kadın ekrana bakıp garipçe sırıtıyordu .
Birkaç hafta daha geçtikten sonra ise Tao’nun annesi , genç çocuğu iyice babasından ayırmaya çalışır olmuştu. Tao’nun babasında kalacağı günler ona engel olmaya çalışıyor ve onu oyalıyordu . Tao yavaş yavaş babasından kopuyordu … Annesinin de istediği buydu zaten .
- - - - - - - -
Ilık bir mayıs günü … Tao yatağında yavaşça gözlerini açarak uyandı . Mayışık hareketlerle yatakta sağa sola döndü . Kedi gibi esnedi . Tavana bakmaya ve düşünmeye başladı . Bugün doğum günüydü . Yaşıtları gibi ‘’ Acaba bu doğum günümde ne alacağım ‘’ diye düşünmek yerine sadece hayatını düşündü . Her şeyin düzelmesini istiyordu .
Aylak aylak tavana bakmaya devam ederken birden odasının kapı yavaşça çalındı . Ardından da kapı açıldı . Annesi gelmişti ve kafasını kapı aralığından yavaşça çıkararak yatakta üşengeçlik yapan oğluna bakıyordu . Annesi oğluna gülümsedi ve Tao da ona . Zayıf kadın küçük kapı aralığından sıyrılıp odaya girdi ve oğlunun yatağına oturdu . Oğlunun yanaklarını sıktı ve öptü
‘’ Bugün kimin doğum günüymüüüüş Zitaoo ? ‘’
Tao yanaklarına uzanan elleri ittirdi
‘’ Anne , kes şunu . Artık çocuk değilim ‘’
‘’ Pekala pekala ‘’
Kadın uzun oğlunun yanına yatağa uzandı ve ikisi de tavana bakmaya başladılar .
‘’ Zitao … Bugün yapmak istediğin bir şeyler var mı ? ‘’
Tao tavana bakmaya devam ederken konuştu
‘’ Hayır anne , özel bir şeyler istemiyorum . ‘’
Kadın bir nefes verdi
‘’ O zaman .. seni biriyle tanıştırmak istiyorum … ‘’
Tao tavana bakmaya kesip yavaşça annesine döndü .
Genç çocuk biraz şüphelenmişti
‘’ Kiminle ? ‘’
Kadın biraz afalladı
‘’ Şey .. bir arkadaşımla Zitao . O da uzun süredir seninle tanışmak istiyor zaten ‘’
- - - - - - -
Tao annesinin ricasını kıramamıştı . Arkadaşıyla tanışacağını söylemişti . Şimdi ikisi de arabaydı ve Tao annesinin ne kadar mutlu olduğunu görebiliyordu . Radyodan gelen müziğin ritmine uygun olarak zayıf kadın direksiyonda ritim tutuyordu ve Tao yan gözle annesini izliyordu . Bir tuhaflık vardı .
Yol boyunca müzik dinlemişlerdi . Tao’nun annesi arabayı geniş bir demir kapının önünde durduğunda ‘’ Geldik ‘’ dedi . Tao çevresine bakındı . Kocaman bir evin önünde duruyorlardı . Tao’nun annesi arabadan indiği gibi koca evin içinden bir görevli çıktı ve onlara doğru koşturdu
‘’ Efendim , ben park edebilirim . Siz içeri geçin lütfen ‘’
Hizmet etmek ha ?
Tao yine afalladı . Burası da neresiydi ? Kiminle tanışacaktı ?
Evin geniş bahçesine şaşırarak bakarken – kendi evleri de büyüktü ama bu kadar da değildi – annesini takip etti . Hala evin kapısına ulaşamamışlardı .
Kapıya yaklaştıklarında kapı yavaşça açıldı ve uzun boylu birisi evden dışarı çıktı .
‘’ Sonunda gelebildiniz ! ‘’
Görkemli kapının önünde uzun boyuyla dikilen adam girişteki merdivenlerden indi ve çimenlere basmaya başladı . Birkaç adım attı ve Tao’nun annesine sarıldı
‘’ Hoşgeldiniz . Sizi ne kadar beklediğimi tahmin edemezsin Ye Rim – Tao’nun annesinin adı – ‘’
Adam zayıf kadının boynundaki kollarını bıraktı ve esmer çocuğa baktı . Tao gözlerini biraz büyütmüştü . Annesi araya girdi
‘’ Zitao , bu benim arkadaşım Daniel . Kwon Daniel … ‘’
Tao uzun boylu ve yakışıklı adama baktı . Yeşil gözleri … onu boğmaya başlamıştı . Sonra ise hayatı karanlığa gömüldü …
Gerçekten gömüldü . Çünkü elektrikler gitmişti .
Eski okulun bir jeneratörü yoktu ve tek çare karanlıkta beklemekti . Ama bir sorun vardı . Tao’nun korkusu demin aklına gelen şeylerle birlikte iki katına çıkmıştı . Büzüştüğü koltuktan hızla kalktı ve odada Kris’i aramaya başladı .
‘’ Kris … K-kris … Nerdesin .. B-ben … korkuyorum … ‘’
Odanın içinde bir yere çarpma olasılığına karşın ellerini öne doğru uzatmıştı ve yavaşça yürüyordu . Kristen bir cevap yoktu . Sarışın çocuk uzun koltuğa uzandığı gibi uyuyakalmıştı .
Tao karanlıkta küçük adımlar atarak yürümeye devam etti . Sabırsızca büyük bir adım attıktan sonra ayağını bir yere çarptı ve dengesini kaybetti . Yere yapışacağını düşünürken bir koltuğa düştü . Koltuk gereğinden fazla yumuşaktı . Yüzüstü düştüğü yerden doğrulmaya çalışırken şok oldu . Kris’in üstüne düşmüştü . Ve bomba olay . Dudakları onun yanağına değmişti . Derin uyuyamadığı halde bilmemkaçıncı rüyasını gören sarışın hemen gözlerini açmıştı ve üstünde yatan çocuğu karanlık olmasına rağmen görmüştü
‘’ B-ben özür dilerim … Kazara oldu .. ‘’
Tao Kris’in üstünden kalkmaya çalıştı . Dizleri üstüne kalkarken Kris hala şoktaydı . Tao’nun dudağının değdiği yer alev alev yanıyordu . O da yattığı yerden doğruldu ve Tao’ya baktı . Anlamsızca bakışırlarken bahçeden gelen sesleri duydular . Görevliler elektrik direğinin yanında bağırışıyordu . Birkaç kere daha birbirlerine bağırdıktan sonra dışarıdaki sokak lambası yandı ve esmer çocukla sarışın birbirini daha iyi görebildi . Tao’nun beti benzi atmıştı .
‘’ Tao .. İyi misin ? ‘’
Tao yere gözlerini dikmişti . Yutkundu ve konuştu
‘’ E-evet …‘’
Esmer çocuk hafifçe titrerken gökyüzünden bir ses geldi . Şimşek çakmıştı . Ve ardından yağmur kendini sertçe yere bırakmaya başladı . O kadar şiddetliydi ki yere düşen yağmur damlalarından patır patır ses geliyordu . Bu patır patır seslere bir de bahçedeki görevlilerin sesi eklendi . Şiddetli yağış yüzünden tekrar elektrikler kesilmişti . Tao etrafının iyice karanlıklaşmasıyla ürktü ve korkudan ne yaptığını bilemeyerek Kris’in bileğini nazikçe kavradı .
Kris afallasa da sessizce konuştu
" Korkuyor musun ? "
Tao elinin içindeki bileği biraz daha kavradı
" K-karanlıktan pek hoşlanmam ... "
" Neden ? "
" B-ben şey ... "
Tao cevap verememişti . Bunun yerine yine yere gözlerini dikmişti . Kris artık aklındaki soruları sorma zamanının geldiğini düşündü
" Neden böylesin Tao ? "
Tao kafasını kaldırdı ve Kris'e baktı . Kris karanlık odaya kaynayan siyah saçları yine de hissedebildi ve Tao'nun başını kaldırırken boynundan gelen kemik seslerini duydu ( çıtırdama falan hani yani )
" Neden böyle gizemlisin Tao ? "
Tao soru üstüne Kris'in bileğini bıraktı ve derin bir nefes aldı . Birkaç saniye sonra konuştu
" Beni tanımak istemezsin . Gerçek beni , gerçek tarafımı ... "
Kris bu cümle üzerine Tao'nun bir katil olduğuna emin oldu ( kdka,dkskl )
" Bir katil ya da bir soyguncu olsan da önemli değil . Sen Taosun "
" Beni tanımıyorsun Kris . Ne yaptığımı bilmiyorsun "
" O zaman sadece anlat ! "
Kris sesini biraz yükselttikten hemen sonra oda aydınlanmıştı . Elektrikler gelmişti . Esmer çocuğa baktı. Hafifçe gözleri dolmuştu . Tao koltuktan kalktı ve kapıya doğru ilerledi . Çıkmadan önce düşünceli suratıyla konuştu
" Belki günün birinde yaparım Kris ... Ama o gün , bugün değil ... "
Ardından kapı - yağlanmadığı için - garip bir ses çıkarırken kapı yavaşça kapandı . Kris kapıya bakakaldı.
- - - - - - - - - - -
‘’ Aağ Suğhoğğğ ! ‘’
Yixing banyo aynasının önünde uyku şapkasını takıyordu . ( böyle bir şey o şapka http://img1.etsystatic.com/041/0/5918183/il_340x270.518984753_5c6w.jpg ) Tam kıvırcık saçlarını şapkanın içine tepeliyor ve şarkı mırıldanıyordu ki çığlığı bastı . Elektrikler kesilmişti ve her yer kapkaranlık olmuştu . Banyoda yankılanan çığlığı yatakta aylakça uzanan paşa torunu ( şldkgsldg ) duyabilmişti
‘’ Aağ Suğhoğğğ ! ‘’
Suho elektriklerin kesildiğini geç fark ederken – aylaklıktan işte ne yaparsın – Yixing bağırınıp odaya doğru koşturmuştu . Suho sertçe adılan adımların çıkardığı pat pat seslerinden biraz ürkmüştü . Yixing hızla yatakta uzanan kısa çocuğa koşturdu ve yatakta onu iteleyip hemen yanına yattı . Ardından ona sıkıca sarıldı
‘’ Suğhoğğğ , ya kurabiye canavarı gelirse ? Ya beni yerseeee ! Çünkü biliyorum ben çok tatlıyım ! Aslında sen de öyles- ‘’
Suho kendisine ‘’ tatlı ‘’ diyen çocuğu fark etmek yerine onu yatıştırmayı denedi
‘’ Sakin ol Yixing , öyle bir şey yok … ‘’
‘’ A-ama Suho , küçükken bir kere annemin yaptığı kurabiyeyi yememiştim . O da ben hepsini yemezsem sonra beni kurabiyenin ve kurabiye canavarının kovalayacağını söylemişti . Sonra ne oldu biliyor musun ! ‘’
Suho Yixing hala ona sarılmaya devam ederken – kulağına bırakılan nefese rağmen – konuşmaya çalıştı
‘’ Ne oldu ? ‘’
‘’ Baaam ! Kurabiye sonraki gün beslenme çantamdaydı Suğhoğğ ! Sanki beni gerçekten kovalamış gibi ! O kadar çok ağlamıştım ki … Hala aklımda … ‘’
Suho , Yixing ve sevimli saçmalıklarına gülmeden edemedi . Gamzeli çocuğun fark etmemesi için sessizce güldü . Ama Yixing yine de fark etmişti . Ellerinin altındaki ince sırtın inip kalkması onu şüpheye doğru sürüklemişti
‘’ Ya ! Gülüyor musun ! Sana burada bir anımı anlatıyorum ! ‘’
Suho sessizce gülmeyi bıraktı ve resmen hönkürdü
‘’ Ahahahah ( hönkhönkhönk kldfjkldfgh ) ‘’
Yixing Bay Ördek Dudak moduna girmeye karar verdi
‘’ Aaa ama .. Neyse … Sırtım kaşınıyor . Çok güldüğün için sırtımı kaşımak zorundasın ‘’
Suho hala gülüyordu . Yine de ona sıkıca sarılan çocuğu dinledi ve sırtında ellerini gezdirmeye başladı . T-shirtün üzerinden kaşımaya çalışırken Yixing isyan etti
‘’ Yaa , daha çok gıdıklıyorsun ama ! T-shirtün üstünden yapmaaa ! ‘’
Suho yine Xing’i dinledi ve elini Yixing’in t-shirtünün altından soktu . Pürüzsüz sırta tırnaklarını sürterken Yixing hep ‘’ Daha sert kaşı ‘’ ya da ‘’ Sağa git ‘’ ‘’ Aşağı git ‘’ diye talimat veriyordu . Suho sağ eliyle beyaz sırtı kaşımaya devam ederken Yixing ona iyice sağa gitme emri verdi ve Suho yatağa gömülmüş beyaz sırtın en sağını kaşıdı . Daha da sağa gitmeye çalışırken durdu . Eline tüylü ve yumuşacık bir şey değiyordu . Beyaz sırttaki tırnaklarını çekti ve tüylü şeyi tuttu . Biraz dokundu
‘’ Yixing … Bu da ne … Bu tüylü şey … ‘’
Yixing kafasını biraz geriye çevirip baktı
‘’ Ah o mu ? O benim kuyruğuuuum ‘’
( Yixing bazen pantolonlarına tüylü bir şey takıyor arkadaşlar Fotoğrafını bulamadım , bulunca eklerim . Bazılarınız görmüştür zaten önceden )
‘’ Ahahahaha ciddi olamazsın ! ‘’
Yixing kafasını Suho’nun omzundan çekti ve kaşlarını çatarak ona baktı
‘’ Sırtımı kaşıdığın için sana ödül verecektim . Ama şimdi bunun yerine ceza alacaksın ‘’
Suho’nun nedense bugün özgüveni tavan yapmıştı
‘’ Ne saçmalıyorsun Xing ? ‘’
‘’ Şimdi ne demek istediğimi anlayacaksın küçük domates ‘’
Suho düşündü
* Küçük domates mi … Bunu en son beni ısırırk- *
Ve ısırıldı . Yixing kısa çocuğun sol yanağına atak yaptı ve beyaz yanağı dişleri arasına aldı
‘’ Aaa Yixing ! Acıyor ! ‘’
Yixing biraz dişlerini gevşetti ama yine de bırakmadı ve ağzında Suho’nun yanağı varken konuşmaya çalıştı
‘’ Seniğ gerizekolooo amoç da oooğ ‘’
‘’ Ne diyorsun ! Kes şunu ! ‘’
Yixing pes edip Suho’nun yanağını bıraktı
‘’ Dedim ki amaç da o zaten ! ‘’
Suho azarlanırken ısırılmış yanağını tuttu ve ovuşturdu. Diş izlerini hissedebiliyordu
‘’ Tanrım … Resmen izi kalmış … Seni cani ! ‘’
‘’ Benimle dalga geçmeyecektin o zamaann ! ‘’
İkisi de birbirine bir süre sinirlice baktı . Ardından Yixing tekrar Suho’ya sarıldı
‘’ Özür dilerim Suho . Canın çok acıyor mu ? ‘’
Suho , Yixing’in bebeksi kokusu burnuna hücum ederken konuşma becerilerini yeni kazanmış biri gibiydi
‘’ H-h-hayır … Acımıyor … ‘’
Yixing biraz gülümsedi
‘’ Suho … Bana bir söz vermeni istiyorum … ‘’
*Ne sözü ? *
Suho bir şeyler için umutlanmaya bile başlamıştı .
‘’ Şey … ‘’
Biraz duraksadı ama ardından devam etti
‘’ Bendenbaşkakimseyeyanağınıısırtmayacaksın’’
Suho dondu . Gamzeli çocuğun tek hamlede söylediği şey düşündüğü şeyin yanından bile geçmiyordu . Yine de mutlu oldu ve bu onu gülümsetti
‘’ Ve benim küçük domatesim olacaksın . Başkasının küçük domatesi olursan çok kıskanırım . Üstüne Kolombiyalı kurabiye canavarlarını salarım ! ‘’
Suho yine saçma bir ayrıntıya takılıp asıl söylenen şeyi fark etmedi
‘’ Neden Kolombiyalı ? ‘’
‘’ Bilmiyorum … Aklıma ilk o geldi . Hahahaha ‘’
Zhang Yixing yine bir şeyler hakkında saçmalarken iki çocuk karanlıkta sarılmaya ve hönkürmeye devam ettiler . Bir süre sonra elektrikler gelse de öylece kaldılar … Hatta Yixing bir bacağını Suho’nun beline bile atmıştı ….