Bir haftalık tatil dönüşünde Kerem daha da sinirli olarak geriye döndü. İnci’ye sert bir şekilde baktıktan sonra odasına büyük bir hışım ile girdi. İnci ise arkasından baka kaldı. Planında patronunun daha da öfkeli olarak geriye dönmesi yoktu ama sanırım bu planı suya düşmüş ve patronunun içinden yeni bir canavar ortaya çıkmıştı.
Hızla masasına oturdu ve düzenli masasının ortasında ki bilgisayarını açtı. Geçirdiği bu hafta çok uzun sürmüştü ve işinin başına dönebildiği için mutluydu. Annesi tatili boyunca gelinlik kızlar bulmuş ve oğlu için evlenmesini söyleyerek başının etini yemişti.
Emine Hanım “Asu nasıl Kerem. Bence Kerim’e çok iyi anne olur. Hem çok da güzel bir kadın.”
“Anne saçmalıyorsun bazen. Lütfen bunlarla uğraşmayı bırak.”
“Saçmalık dediğin şeyler senin ve oğlun için. Hem……..”
“Anne lütfen yeter artık. Eğer evleneceksem o kişiyi kendim bulurum. Senin önümde kadınlardan defile yapmana gerek yok. Çünkü onları seçmeyeceğim.”
Vazgeçmeyecekti. Söz konusu olan oğlu ve torunuyken böyle bir şey söz konusu bile olamazdı. “Ama Kerem onların ailelerini, kızları çok iyi tanıyorum. Kerim için en iyi anne olacak kızı bulmak istiyorum. Üstelik sen de mutlu olmalısın artık.”
Annesine minnettardı hem de her konuda. Üstelik onun düşüncelerini de anlamaya çalışıyordu ama sıkılmıştı artık bu konudan. “Eşimi kendim seçersem daha mutlu olurum anne. Üstelik daha evlenmeye karar da vermedim. Lütfen anne bana biraz zaman ver.”
“Kerem bek….”
“Anne.” Bakışları annesinin yüzündeydi ve yeter der şekilde bakıyordu çatılmış kaşlarının altından.
Emine Hanım da oğlunu çok iyi tanırdı ve artık susması gerektiğini anlayabilecek kadar durumun farkındaydı. “Tamam, oğlum tamam, sen nasıl istersen öyle olsun.”
Karşısına çıkan kadınların hepsi çok güzeldi ama kendisi nedense sadece asistanını düşünüyor, onu hayal ediyordu. Tatile çıkıp annesinin dırdırına maruz kaldığı için içinden küfretti. Bunu sadece İnci’ye tatil yapmaktan anladığını yani bir şeyler ispatlamak için çıkmayı kabul etmişti. Bu yüzden tüm yaşadıklarının sorumlusu İnci’nin ta kendisiydi. Her daim aklını kurcalayan o kadındı. Gerek soğukluğu, mesafesi, mükemmeliyeti gerekse duygusal anları, geçmişi ve lanet olsun ki o güzel kalbi ve beden ile aklında olan tek kadındı.
Alacakaranlık çökmeye başladığı sırada evin bahçesinde oturup dinlenirken bile yanında çalışan, asistanı olan kadını, İnci’yi hayal etmişti artık takıntı hale gelecek kadar sık yaptığı şekilde. Oturduğu yerde onunda yanında olmasını hatta kollarının arasında gökyüzünü izlemesini defalarca hastalıklı kafasında canlandırmıştı. Onun sıcaklığını, kokusunu hemen yanı başında duymayı hayal edip durmuştu.
Onu düşünmek bir saplantı halini almıştı artık ve bundan kurtulmanın da yolunu da bulamıyordu En sonunda kendisinde bir sorun olduğun karar verdi genç adam. Çok güzel bir tatil geçirmek için sevgilisini hayal etmek ya da onunla olmak varken oturduğu yerden bile o kendisine buz dağı kadar mesafeli olan asistanını düşünüyordu. Kendisini arayan kadınlara ret cevaplar vererek postalıyor ve elde edemeyeceği tek kişi ile yalnız kalmaya çabalıyordu hastalıklı hale gelmiş olan takıntı derecesindeki sık ve güzel hayallerinde.
Sözde tatil planında sadece yalnız kalmak vardı. Kesinlikle İnci’ye onun hayaletine yer yoktu ama sonuç ne olmuştu. Her yerde sadece o vardı. Birden onun o alaycı bakışlarını, gözlerindeki ışıltıları hatta o soğuk tavırlarını bile çok özlediğinin farkına varması vardı. O kadını yeniden görmek istiyordu. Hatta bunun için yanıp tutuşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞLILIK 1 - ANNELİK ANLAŞMASI -(TAMAMLANDI - DÜZENLENİYOR)
Fiction généraleAnnelik Anlaşması' nı okuduktan sonra Kerem'in küçük kız kardeşi Miray'ın anlatıldığı Aşkın Amansız Savaşı' nı okumalısınız ve ortanca kardeş olan Demir'i ise üçüncü hikaye olarak Asi Çiçeğim'de okuyabilirsiniz arkadaşlar.