Bir iken iki olan kimliği belirsiz kişilerin kelamları birleşip birer enkaza sebebiyet vermişti. Yunan karargahı bu yazıyla çalkalanırken, generalin altında bulunan koltuk çoktan sarsıntıya geçmişti. Yunan başbakan yardımcısı Kosta'nın, böyle bir sorumsuzluğa tahammülü yoktu. Bu onun için kaldırılabilecek türden bir şey değildi. General rütbesiyle bir işgali yönetmek için buradayken, yalnızca harflerin sesiyle sallanacak bir karargah Yunan ordusunun işine gelmezdi. Vasili'in bu koltukta ömrü azalıyordu. Bunun herkes farkındaydı. Ve Vasili her şeyi, hırsı ile dik kafalılığından kaybetmişti.
*
Hilal konağa gelmiş, salonda erini gazeteye gülümseyerek bakarken bulmuştu. Yavaşça yaklaştı Leon'a doğru lakin genç adam kendini o kadar kaptırmıştı ki, farkında bile değildi. Hilal'in kolları Leon'un ensesinden döşüne sarıldığında genç adamın gözleri sevgiyle kapandı. Genç kadın kafasını Leon'un saçlarına yaslamış elindeki gazete kağıdına bakıyordu. Onlar başarmıştı bunu. Tek bir kağıttan aktarmışlardı tüm fikirlerini her millete.
Leon bir eliyle Hilal'in elini kavrayıp avuç içini öptü ardından genç kadını önüne doğru çekip kimsenin olmadığından emin olduktan sonra kucağına çekti. Hilal ne olduğunu anlayamadan kocaman gözlerle baktı Leon'a. Genç adam önce dudaklarını öptü karısının akabinde elleri boynuna bağlı eşarbı çözdü ve öpüşleri boynuna indi.
Hilal bu esnada gözü kapıda, elleri Leon'un omuzlarında oldukça tedirgin bir şekilde debeleniyordu. "Leon dur, bak biri girecek içeri rezil olacağız! Leon! Kime diyorum ben?" Leon Hilal'i duymazdan gelerek biraz daha sokuldu boynuna. "Leon dur, gerçekten annen girecek rezil olacağız Leon!" Hilal gözlerini Leon'a indirdi lakin genç adam en sevdiği tatlıyı yiyormuş gibi gömülmüştü boynuna. Dudakları Hilal'i derinden sarsarken, bıyıkları huylandırıyordu. Hilal hissettikleri karşısında hem saatlerce ağlamak, hem de kahkahalarla gülmek istiyordu. Gözleri kapandı anlığına lakin tam bu esnada Evin hizmetçisi Fedora salona girmiş bulundu.
Hilal ve Leon kulaklarında çınlayan tabak kırılma sesiyle aniden kendilerine geldiler. Hilal hızla kalktı Leon'un kucağından. Gergince gözlerini Leon'dan ayırmazken, genç adam gülüşünü tutmaya çabalıyor lakin bu hususta oldukça zorluk çekiyordu. "Fedora, istersen Adara'ya haber ver de şu kırıkları toparlayın, kendi ayağınıza da batmasın. Hilal, sen de gel hadi." diyerek karısını oturduğu koltuktan kaldırmış iteleyerek merdivenlere sürüklemişti. Merdivenlerden yukarı çıkana kadar Leon bir eliyle Hilal'in ağzını kapatmış, diğer eliyle de kendisine vuran kollarını tutmaya çabalıyordu lakin böylesi çok zordu ve düşme tehlikeleri oldukça yüksekti. Sonunda odaya vardıklarında Leon kapıyı sertçe kapattı ve Hilal'i kapıya yaslayıp dudaklarına yapıştı.
Hilal'in zoruyla ayrıldıkları vakit genç kadın Leon'un döşüne doğru hafifçe vurdu. "Sana inanamıyorum ya! Basıldık farkında mısın?!" Leon muzipçe sırıttı. "Evet..." Hilal gözlerini iyice belertti. "Farkındasın ama gülebiliyorsun öyle mi? Ya kyria gelseydi? Kyriayı bırak babam gelseydi? Vallahi kulaklarından tavana asardı seni!" Leon kaşlarını çattı. "Kulaklarından tavana asmak ne demek?"
Hilal'in bütün ciddiyeti bir kuş misali uçup gitti o an. Gülümsedi. "Bir tür tehdit. Yani babam seni, bizi görseydi eğer..." dedikten sonra Leon'un kulaklarının uç kısımlarından yakalayıp çekti hafifçe Hilal. "Seni böyle... tavana asardı!" dediğinde Leon da gülümsedi ve karısını sarmaladı. O kadar sıkı sarıldı ki, Hilal bir süre yalnızca Leon'un kokusunu soludu. Ardından yatağa doğru yürüyüp uzandılar ve sarılmaya devam ettiler.
"Leon, sen bitirdin mi Eylül'ü?" gelen soruyla gülümsedi genç adam. "Bitirdim tabii. İlk başta, Necip'i Mehmet seni Suat ve kendimi de Süreyya olarak canlandırmıştım kafamda lakin; vukuat hakikaten farklıymış. Beni çekti içine kitap. Necip ve Suat ile birlikte yandım sanki o yangında." Hilal yavaşça vurdu Leon'un kendisini saran koluna. "Mehmet cephede sen hala ismini söylerken öldürecekmiş gibi konuşuyorsun Leon! Ayıp. Ayrıca, kitabı beğenmen çok mutlu etti beni. Evvelde de söylediğim gibi, en sevdiğim kitaptır." Leon gülümseyerek saçlarından öptü Hilal'i.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞRÂZ
Fanfiction"Ne fark eder? Ha boynuma urgan geçmiş, ha parmağıma yüzük... ikisi de hayatımın ellerimden akıp gitmesine sebebiyet veriyor. Bu yolun bir çıkışı yok, teğmen. Her iki hususta da, ben zaten ölüyüm."