1

777 58 21
                                    

Bu sabah saat 9 sularında bölümü yanlışlıkla paylaştım. 😂 Bunun için özür diliyorum çünkü birkaç kişi görmüş. Suç wattpad'de bende değil. Neden yayımla seçeneğiyle kaydet seçeneğini yan yana koymuşlar ki? Napıyım yani? 😂 Neyse acemiliğime verin lütfen.

Bölüme başlamadan önce şunu söylemeliyim: korede üniversiteler nasıl oluyor bilmiyorum. Araştırdım tabii ki de ama pek hakim olamadım. Bu yüzden hikayenin genelinde türkçe terimler kullandım. Bir de 17 yaşında üniversiteye başlıyorlar sanırım? Jungkook'u 2. Sınıf Taehyung'u da 4. Sınıf olarak düşündüm bu yüzden. Bilginin doğruluğundan emin değilim. Lütfen bu tür ayrıntılara pek takılmayın. 🙏

İyi okumalar~

▪▪▪

Yemekhane kartımı basıp gişeden geçtim. Sıra ilerlemeye devam ederken tek düşündüğüm ne kadar aç olduğumdu. Normalde kantinin en ücra köşesinde yemek yiyen ben uzun bir aradan sonra yemekhaneye gelmiştim. Başta bahçeye kadar uzanan sıraya girmek istememiştim elbette. Yinede tekrar yol yürüyüp fakülteye gitmemiş ve beklemiştim. 20. Dakikanın sonunda - nihayet- elime yemek tepsisini aldığımda tepsiyi dolduran çalışanlar kadar mutsuzdum. Ama bir önemi yoktu. Daha doğrusu bunu önemseyen yoktu.
Düşüncelere dalmamak adına başımı iki yana salladım. Sıradan çıkıp boş bir masaya tek başıma oturdum. Masalar 6 kişilikti. Bu yüzden sırtımdaki çantayı yanımdaki sandalyeye koydum. Böylece kimse çok yakınıma oturup beni rahatsız etmeyecekti.
Sessizce yemeğimi yemeye başladım. Sesler artıyor, yemekhane kalabalıklaşıyordu. Tepsimdeki yemeklerden birini bitirip diğerine geçtiğim sırada karşımda bir hareketlilik oldu.

"Oturabilir miyim?" diye sordu kalın bir ses.

Başımı kaldırıp baktım. Saniyeler içinde "Tabii ki," diyerek cevapladım sorusunu ve tekrar yemeğime döndüm. Biraz tereddütte kaldığını hissetmiştim. Kimse asık suratlı birinin karşısında yemek istemezdi tabii ki de. Yinede bir şey dememiş ve oturmuştu.
Sabahki dersi düşünüyordum. Profesör haftaya müzik seçmeleri için mülakat olacağını söylemişti. Katılıp katılmamam konusunda ilk defa düşünüyordum. İnsanların önünde performans sergileme düşüncesi bile rahatsız ediyordu beni. Bu yüzden de sahne performansı yerine yardımcı olarak çalışmak ağır basıyordu. Belki beste yazarı olarak? Ya da belki de yapımcı olarak? Daha önce bunun gibi sorumluluklar yüklendiğim olmuştu. O yüzden yapabileceğimi düşünüyordum.
Yine de hemen karar vermemeliydim.
Yan masadan gülüşme sesleri duyduğumda düşüncelerime ara verdim. İki kız gülüşerek tepsilerini almış ve bizim masaya doğru yönelmişlerdi.

İçlerinden biri "Boş mu?" diye sordup çantamın yanındaki sandalyeyi gösterince "Dolu." demek için ağzımı açmıştım ki karşımdaki çocuk boş olduğunu söylemişti. Aldırmamaya çalışarak yemeğimi yemeye devam ettiğim sırada kızlar gülüşerek karşılıklı oturmuşlardı.
Bu kadar gülüşmelerine sebep olan şeyi anlamamıştım. Ayrıca zaten bir yerleri vardı, neden buraya gelip rahatsız etme gereği duyardı ki bir insan?
Herneyse.

Tatlıları yemeye başladığımda masada oturan kızların fısıltıları yüzünden tekrar onlara bakma ihtiyacı duymuştum. Fısıldaşıp çaktırmadan karşımda oturan çocuğa bakmaya çalışıyorlardı. Göz ucuyla bende baktım. Bu çocuk için mi gelmişlerdi? Eğer öyleyse boşuna çabalıyorlardı çünkü çocuk pekte umursuyor gibi görünmüyordu.
İçlerinden biri derin bir nefes alıp tekrar çocuğa bakınca durumu kavramıştım. Yemeğimden bir lokma alırken gözlerim istemsizce ona kaymıştı yeniden.
Alnına kadar dökülen kahverengi saçları ve uzun kirpikleri vardı. Uzun, ince parmakları, pürüssüz teni ve yumuşacık saçları, üzerine giydiği gömlek ve onu olduğundan daha olgun gösteren ifadesiz suratı...

DNA | Taekook (ASKIDA) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin