Mwave oylaması ile kafayı yedim. Umarım bu kafayla bölüm yazdığıma pişman olmam. 😂
İyi okumalar... 😘
▪▪▪
Cuma günü genel matematik dersinde sırada yamulmak üzereydim. Ders saati hepi topu iki saatti. Fakat gün içerisinde başka dersimiz olmadığı için profesör geçtiğimiz haftalar ders işlemediğimizi bahane ederek kendi kendine üç saat işleme kararı almıştı. Dördüncü dereceden denklemlerin köklerini bulmayı anlatıyordu ve... Ne ara dörde geçmiştik ki biz? Daha az önce ikinci dereceden denklemleri görüyorduk?!
"... Ve denklemimizi üçüncü dereceden denkleme indirgeyebildik. Ama bitti mi? Bitti mi Jungkook?"
Hiçbir şey demeden kafamı iki yana salladım. Tabii ki de bitmemişti çünkü not tuttuğum defterin bir sayfası doluydu daha. Çözüm iki sayfa sürüyordu. Dersi dinlemiyor olabilirim ama salak da değilim.
"Peki sence bitti mi Jimin?"
Jimin hyung da kafasını olumsuz anlamda saklamıştı.
Adam kafayı bizimle bozmuştu resmen.
"Hahahaa, tabii ki de bitmedi. Üçüncü dereceden denklemide ikinci dereceden denkleme indirgeyeceğiz."
Kafamı nerelere vursam?
"AY... "
Sınıftaki kızlardan biri seslice iç çekmişti. Bunalım geçiriyordu galiba. Profesör bunu duymuştu tabii ki de.
"Ay uzayda çocuğum."
Yüzümü buruşturdum. Saniyesinde sınıftan uğultular yükselmişti. Çoğu kişi sövüyordu tabii ki de ama uğultu olarak çıkıyordu dışarıya. Cidden, profesör ünvanı olan 50'li yaşlarındaki adam bu espriyi yapmış olamazdı.
Sınıfın dikkati çoktan dağılmıştı. Profesör "Çok fazla uzatmayayım." deyip dersi bitirmişti ama zaten üç saat dolmuştu!
"Pazartesi genel matematik dersinden kaytaracağım. Çarşambaya kadar dört günüm var. Bu iğrenç esprinin etkisinden anca kurtulurum." demişti Jimin hyung.
Gülmeden edememiştim.
"Hyung beş gün yapıyor toplamda."
Bu söylediğim şey üzerine kendini gülmemek için tutmuştu.
"Herneyse işte... Saat beşe geliyor. Yemekhanede akşam yemeğini yiyip öyle eve geçeceğim. Geliyor musun?"
Teklifi üzerine duraklamıştım. Benim aklımda Genius Lab'e gitmek vardı.
(Y. N: Ay böyle söyleyince çok garip oldu ama başka nasıl söyleyebilir ki bilemedim şimdi. 😂)
Ona eşlik etmezsem kırılıp kırılmayacağını bilmiyordum. Bunu neden önemsemiştim onu da bilmiyordum. Bunlar bana biraz yabancıydı.
"Jungkook? Geliyor musun gelmiyor musun?"
Kafamı iki yana sallayıp kendime geldim. "Oh, üzgünüm. Başka bir yere uğramam gerek."
Jimin hyung anlayışla başını salladı.
"Peki yarın tiyatro binasına gelecek misin?" diye sormuştu bu seferde.
Tiyatro binası müzikalin yapılacağı yerdi. Yarın cumartesiydi ve hazırlıklar başlayacaktı.
"Tabii ki de." diye cevapladım.
Birbirimize iyi günler dileyip ayrıldık. Tiyatro binasına giden yolda, fen bilimleri fakültesinin hemen önünde, bir kafe vardı. Uğrayıp atıştırmalık ve bir de kahve alıp çıktım. Tiyatro binasına gelmem on beş dakikamı almıştı. Sahne arkasına direk kulisten geçecektim çünkü sahnede dekorlarla uğraşan bir sürü insan vardı. Dünkü elemelerde seçilenler olmalıydı, daha önce görmemiştim onları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DNA | Taekook (ASKIDA)
FanfictionHızla parmaklarımı piyanonun üzerinde gezdirdim. Yıllar sonra, ezbere bildiğim tek melodiyi çalıyordum istemsizce. Buraya gelirken aklımda bunu yapmak yoktu ama dedim ya, istemsizce oluyordu. Şarkının hareketli yerleri yaklaştıkça daha da hızlanıyor...