İyi okumalar~
▪▪▪
Minjae ile yemek masasına oturmuş yemek yiyorduk. Gayet normal gözüküyordu. Sabah neşesi gayet yerindeydi ve hatta bana film izlemeyi bile teklif etmişti.
"Minjae..." diye başlamıştım fakat devamını getirememiştim. Eğer onun ağladığını direk olarak sorarsam kesinlikle cevap vermezdi.
"Evet?"
Derin bir nefes aldım. Daha uygun bir şekilde soracaktım.
"Bir sorunun olduğunda bunu benden saklamazsın değil mi?"
Şaşkınca yüzüme bakıyordu. O bana böyle bakınca bir an kendimden şüphe etmiştim. Sonuçta ağladığını görmemiştim sadece duymuştum. Ayrıca uyukluyordum.
"Neden senden bir şey saklıyayım ki?" dedi. Gerçekten de bir şeyler saklıyor gibi gözükmüyordu.
"Sadece yanında olduğumu bil istedim." dedim omuz silkerek. Olayı uzatmaya gerek yoktu. Bir sıkıntısı olsa bunu benimle paylaşırdı. Sonuçta bir yıldır aynı odada kalıyorduk. İster istemez birbirimizin hayatlarına dahil olmuştuk bile.
"Vay," dedi ağzını yayarak. "Sen böyle afilli sözcükler bilir miydin?"
Yüzümü buruşturup kusuyormuş gibi yapmıştım. O kahkaha atarken ben sandalyemi ittirip ayağa kalkmıştım.
"Benim mülakat için beste yapmam lazım."
Başını salladı. Bulaşık yıkama sırası onda olduğu için tabağımı lavabonun içine bırakıp direk odama geçmiştim. İşte bu kadardı. Aramızdaki konuşma üç dört cümleden fazlası değildi maalesef. Bunun için ben fazla çekingendim, o da fazla umursamazdı. Bu yüzden bir şekilde idare ediyorduk.
Derin bir nefes verdim, omuzlarım çökmüştü. Her ne kadar istemesemde yatağıma oturup önüme kağıtları çıkarmıştım.
Ve ayrıca...
Yeni bir uygulama bulmuştum: piyano uygulaması. Telefonunuza indirip çalabiliyordunuz. Her ne kadar gerçekte çalmaya benzemese de benim işimi görüyordu. Bir piyanoya dokunmak istemiyordum. Bu yüzden olabildiğince ertelemeye çalışıyordum.
Kulaklıklarımı taktım. Bu zamana kadar yazdıklarımı çalmaya başladım. Hareketli bir şarkıydı fakat ellerimi yoracak kadar değil. Çok fazla pratiğe gerek yoktu. Bu yüzden mülakat günü, seçilemezsem yeterince pratik yapmadığımı düşünüp üzülmeyecektim.
Yaklaşık bir saatimi beste için bir saatimi de ders için ayırdıktan sonra nihayetinde yatağıma uzanmıştım. Gün içerisinde 4 saat derse girmiştim sadece. Fakat kendimi çok bitkin hissediyordum. Bir de şu mesele vardı...
Beşinci kat B blok... Tiyatro öğrencisiydi. Bunu biliyordum çünkü Minjae'de tiyatro öğrencisiydi ve beşinci kat tiyatro bölümü için ayrılmıştı. Pekala yakışıklıydı, bu yüzden garipsememiştim. Ozgüvenli birine de benziyordu ayrıca. Onu üç defa görmüştüm ve üçünde de mükemmel derecede ütülenmiş gömlek ve pantolon giyinmişti. Bense...
Ahh... Cidden.
Beni olduğumdan daha küçük gösteren yüzüm sayesinde eminim ki lise öğrencisi gibi gözükmüşümdür. Bu kılıkla gezerken kimse benimle arkadaş olmazdı ve tip tip bakardı tabii ki de.
Yanağımı hafifçe tokatlayıp kendime geldim. Çantamı ve sabah giyeceğim kıyafetleri hazırladım. Erken kalkacağım için bir süre sonra yattım. Çok geçmeden uyuya kalmıştım.
~
Amfi'ye, dersin başlamasına 5 dakika kala girdiğim için neredeyse her yer doluydu. O yüzden kürsünün yanında durup gelişigüzel bakıp boş yer aramıştım. Gelişigüzel diyorum çünkü insanlar gözümün içine içine bakarken gözlerimi gezdiremiyordum. Tamam, bu her zaman olan bir şeydi - özellikle de sınıf kalabalıkken- fakat bugün herkes bakıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DNA | Taekook (ASKIDA)
FanfictionHızla parmaklarımı piyanonun üzerinde gezdirdim. Yıllar sonra, ezbere bildiğim tek melodiyi çalıyordum istemsizce. Buraya gelirken aklımda bunu yapmak yoktu ama dedim ya, istemsizce oluyordu. Şarkının hareketli yerleri yaklaştıkça daha da hızlanıyor...