14

385 38 9
                                    

▪▪▪

"Daha ilk bakışta biliyordum.
Sanki birbirimizi arıyormuşuz gibi. Damarımdaki DNA sen olduğunu söylüyor. Her yerde aradığımın sen olduğunu..."

Küçük, okunaklı el yazısını defalarca okudum. Yüzüme baktığını, tepkimi ölçtüğünü biliyordum ama tek yapabildiğim sertçe yutkunmaktı. Kelimelerin birbirine olan uyumu, sözcüklerin ahengi... Bir kulağımdan girip diğerinden çıkmak bilmeyen melodi...

Elime oldukça kullanışlı ve pahalı görünen tükenmez kalemi aldım.

"Yollarımızın kesişmesi bir matematik formülü. Dinin emirleri, evrenin yasası..."

Yazdığım satırlara gülümseyip kağıdı masanın üzerinden ona kaydırdım. Onun yazdıklarına eklediğim cümleleri okurken yan profilini inceliyordum.

Gülümsedi.

O da benim gibi tekrar tekrar okurken gözlerinden bir sürü duygu geçiyordu. Fakat başını kaldırıp gözlerime baktığında hepsi gitmişti

"Üzgünüm ama bu satırları yazarken bile çok çabaladım. Benden bu kadar." dedi gerçekten üzgün bir ifadeyle.

Kıkırdadım. Beste yazarı olan bendim ama buna rağmen kendisinin de çabalaması çok hoştu. Tabii bunu dile getirememiştim.

"Önemli değil," diyebilmiştim sadece. Kağıdı ve bilgisayarı bana yaklaştırdı.

"Yalnız çalışmak istersen gidebilirim."

Tanrım benim ilham kaynağım oyken bunu nasıl söyleyebilmişti? Ahh, tabii ya. Bunu ona hiç söylemedim ki... Kelimelerle arası iyi olmayan bir insan nasıl beste yazarı olabilir? Varlığım bile bir ironiydi resmen.

"Hayır, burada dur lütfen."

Sadece bu kadarını söyleyebilmiştim. Gözlerinin içine baktım. Anla beni lütfen.

Bir süre öylece baktı. Sonra kıkırdayıp başını aşağı yukarı salladı. "Peki."

Gözlerimizi ayırıp önüme döndüm. Bilgisayara doğru uzandım. Sözleri ve müziği aynı anda bestelemek benim için daha kolaydı bu yüzden öyle yapacaktım. Birbiriyle olan uyumunu yakalamanın en kolay yolu buydu sanırım.

~

Geç bir saatte yemek yedikten sonra tekrar masanın başına oturmuştuk. Şarkı yavaş yavaş şekil almaya başlamıştı. Sözlerin müzikle olan ahengini tutturmak için yazdıklarımızı mırıldanıyordu arada bir. Nede olsa şarkıyı o seslendirecekti, onun sesini kaydrdecektik. Bende kısık sesle ona eşlik ediyordum.

"Endişelenme sevgilim. Bunların hiçbiri tesadüf değil~*" diye mırıldandım oluşturduğumuz müzik arkaplanda çalarken.

(Y. N: DNA şarkısı, Jungkook ve Taehyung'un birlikte dans ettikleri kısmın başlangıcı*)

"Ah hayır, olmadı." dedim ve tekrar söyledim. "İşte bu şekilde söylemelisin."

Hala bilgisayara bakıyordum. Taehyung'dan ses çıkmayınca ona dönme ihtiyacı hissetmiştim ve döner dönmez gözleriyle karşılaştım. Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken aynı anda onunkilerde yukarı doğru kıvrılıyordu. Çok... Nasıl desem. Çok çok değişik bir ifadeyle tebessüm ederek bakıyordu ve ben bu yüz ifadesinin anlamını bilmiyordum.

DNA | Taekook (ASKIDA) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin