Yaşları konusunda kitabın en başında bir hata yapmıştım. Onu affınıza sığınarak düzeltmek istiyorum.
Jungkook:21
Taehyung:23
Yani şuanki yaşları. 😊İyi okumalar. 💙
▪▪▪
Hatırlatma:
"İşte! Aradığım yüz bu!"
Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Aslında herkes şaşırmıştı. Hatta arkama dönüp bakmıştım benden mi bahsediyor diye. Elimle kendimi gösterirken konuşmuştum.
"Ben mi?"
Kafasını heyecanla sallamıştı.
"Evet evet, sen!"
Ellerini birbirine çarpmıştı sevinçle.
Ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu bile.
"Tamam alındın! Sea Jung sen olmalısın! Yeni oyuncumuz sensin!"
Bir dakika...
Ne?!
~
Şaşkınlıktan irileşmiş gözlerimle bir Jimin hyung'a bir de juri koltuğunda oturan proje başkanına bakıp duruyordum.
Neye alındım? Niye oyuncu olarak alındım? Daha performans bile sergilememiştim hem!
"B-bir yanlışlık olmalı. Ben-"
Başkan elini iki yana salladı. "Kabul edildin işte! Sea Jung karakterini sen canlandıracaksın. Ah... Şu surata bakın. Aradığım buydu işte!"
Göz ucuyla Jimin hyung'a bakmıştım. Bana kafa sallıyordu. Kabul etmemi mi istiyordu? Hayır, asla!
Gözlerim mümkünmüş gibi daha da büyümüştü. Bu sefer ben ellerimi iki yana salladım.
"Hayır, gerçekten yanlış anladınız. Ben oyunculuk için başvurmamıştım ki."
Başkanın suratının asıldığını görünce tekrar Jimin hyung'a bakmıştım. Şaşkın bir şekilde bakıyordu.
Gözlerim Taehyung'a kaydı. O da diğerleri de benim kadar şaşkındı. Adam resmen sırf suratıma bakıp rol vermişti.
"Peki öyleyse ne için geldin?" dedi başkan. Ses tonunda biraz kızgınlık sezmiştim.
"Beste yazarlığı için..."
Başkan nefesini bıkkınlıkla dışarı vermişti.
"Peki ne göstereceksin bize?"
Derin bir nefes aldım. "Size kendi bestelediğim bir şarkıyı sunacağım efendim."
"İyi hadi ne yapacaksan yap."
Adam elini rastgele savurarak konuşmuştu.
Moralim yerle bir olurken seyirci koltuklarına baktım. Gözlerim Taehyung'a odaklanmıştı direk. Dirseklerini dizlerine yaslayarak hafifçe öne eğilmiş pür dikkat bana bakıyordu. Gerginlikle arkamı dönüp sahnenin karanlık kısmında kalan çalgılara doğru baktım. Piyanoyu görünce sırt çantamı çıkararak ilerledim. Çantamı yere koyarak içerisinden kağıtlarımı çıkarıp piyanonun üzerine yerleştirirken koltuğa oturdum. Ellerim gergince piyanonun tuşları üzerinde asılı kalmıştı. Salondan çıt çıkmıyordu.
Derin bir nefes aldım tekrar. Tüm gerginliğim buhar olup uçmuştu sanki. Şimdi önümde sadece piyano ve hislerim vardı.
Hiçbir şey demeden çalmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DNA | Taekook (ASKIDA)
FanfictionHızla parmaklarımı piyanonun üzerinde gezdirdim. Yıllar sonra, ezbere bildiğim tek melodiyi çalıyordum istemsizce. Buraya gelirken aklımda bunu yapmak yoktu ama dedim ya, istemsizce oluyordu. Şarkının hareketli yerleri yaklaştıkça daha da hızlanıyor...