15

384 42 8
                                    

Önceki bölümü okuduğunuzdan emin olun. 💜

▪▪▪

Alarmın sesi gittikçe şiddetlenirken gözlerimi araladım. Saatin kaç olduğundan haberim yoktu. Gözlerimi yorgunluktan açamıyordum, üstelik haberim olmadan başımın altına ve bacaklarımın arasına yerleştirdiğim ellerim uyuşmuştu.

Yatağın diğer tarafında hissettiğim hareketliliğin ardından alarm kapandı. Her ne kadar uykulu olsamda merakıma yenik düşerek gözlerimi araladım. Yatağın ucunda sırtı bana dönük bir şekilde oturmuş öylece yerle bakışıyordu. Elleriyle yüzünü sıvazladı, dağılmış saçlarını geriye taradı. İçimin kaynadığını hissediyordum. Bu ufacık hareketinden, sırtının gerilmiş kaslarından bile etkilenmem kaçıncı seviyeydi?

Birden benim olduğum tarafına dönmesiyle gözlerimi kapattım. Birkaç saniye sonra kıkırtıya benzer bir ses duydum. Emin olamamıştım çünkü bir arı vızıltısı kadar sessizdi.

Yatak gıcırdadı, ayağa kalkmıştı. Adım sesleri merdivenlerden indiğini gösteriyordu. Yinede biraz daha bekleyip emin olduktan sonra açtım gözlerimi. İlk gördüğüm şey kafasının şeklini aldığı yastığıydı. Yüzümü bir gülümseme kapladı. İçim kıpır kıpırdı.

Evli çiftler de böyle hissediyor muydu acaba?

Bu saçma düşüncemden dolayı yüzümü buruşturdum. Yerimde doğrulup yüzümü sıvazladım. Yine de ayıkamamıştım. Öylece yatağın üzerindeki yorganla bakıştım.

"Günaydın." dedi neşeli sesiyle. Odaya geldiğini fark etmemiştim bile. Başımı kaldırıp açabildiğim tek gözümle ona baktım. Saçlarının uçları ıslaktı.

"Günaydın." diye karşılık verdim.

"Üzgünüm alarmın sesini kısmayı unutmuşum. Dersin kaçta?"

'Önemli değil.' dermişcesine salladım başımı.

"9'da." diye yanıtladım kısaca, her zamanki gibi.

Başını salladı. Çoktan bildiğine emindim, sadece bilmiyormuş gibi davranıyordu.

"Benimki de 9'da. Şimdiden hazırlansak iyi olur." diyerek baştan aşağı süzdü beni. Suratındaki ifadeyi anlamlandıramasam da çok takılmadım.

"Lavabo merdivenlerin sağında."

Teşekkür edip yataktan kalktım. Ağır ağır merdivenlerden inip lavaboya girdim. Evin geri kalanı gibi sade olmasını bekliyordum ama beklediğimin tam tersiydi. Yurttaki banyolardan kat kat büyüktü.

İşimi halledip yüzümü yıkadığımda aynaya bakmak son anda aklıma gelmişti. Kim bilir ne haldeyim diye düşünürken aynaya bakmamla saçları dağılmış, omzu hafif açılmış, saten gecelikle ve kırmızı dudaklarıyla ortalığı ateşe veren bir Jungkook görmeyi beklemiyordum. Ha bir de kırmızı yanaklar... Kendi kendime güldüm.

Daha fazla oyalanmamak adına odaya geçtim. Taehyung üstünü değiştirmiş bir şekilde dolabı karıştırıyordu. Benim geldiğimi görünce gülümsedi.

"Kıyafet vermemi ister misin?"

Her ne kadar onun kıyafetlerini giyme fikri hoş gözüksede yeterince fazlalık olduğumu düşünerek reddettim.

Yinede bana aldırmayıp "Sana soranda kabahat." diyerek elime sportif bir gömlek bir de kot pantolon tutuşturdu.

"Ben aşağıda olacağım." diyerek gidince itiraz etmeyip giyindim. Biraz traş kolonyası biraz da yumuşatıcı kokuyordu. Yine de sevmiştim.

İşim bitince telefonumu ve giysilerimi alıp aşağı indim, onu çalışma odasının olduğu yerden gelirken gördüm.

"Kahvaltı yapalım derdim ama dolabım bomboş." dedi gülümseyerek.

DNA | Taekook (ASKIDA) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin