Onursuz Onur

93.9K 6.6K 13.7K
                                    

*Bölüm şarkısı, Bülent Ortaçgil-Olmalı mı olmamalı mı?

Boğazımdaki bıçağın soğukluğuna alıştığım gibi acısına da alışıp alışamayacağımı düşündüğüm saçma son saniyelerim devam ettiği sırada kapı hızlıca sert bir şekilde çalınınca gözlerimi açtım.

"Oğuz! İnşallah kesmedin çocuğu." diye bağırdı kapının önündeki ses.

"Yeterince kesmedim. Son bir damar kaldı." dedi Oğuz boynumdaki bakışlarını yüzüme çevirip pis pis sırıtarak.

"Dur sakın yapma! O değilmiş. Şimdi haber geldi." Kime ait olduğunu bilmediğim ses bu defa daha telaşlıydı.

"Ne?" dedi Oğuz şaşkınca kapalı kapıya sanki ardındakini görüyormuş gibi bakarak. Bıçağı boğazımdan çekince, ilk defa alıyormuş gibi derin bir nefes aldım. Tamam hapishanede günlerin mükemmel geçmediğini duymuştum ama ilk günden kurbanlık koyun gibi kesilecek olmak gerçekten çok fazla.

"O değilmiş." dedi kapıdaki ses tekrar. "Sağcıların koğuşuna almışlar. Son dakika da bizi hesaba katıp yapmışlar."

Oğuz kapıdaki bakışlarını bana çevirip arkadaşına;
"Tamam Ulaş. Geliyorum birazdan." dedi. Uzaklaşan ayak seslerini duyduğumda artık bana dokunmayacağına kanaat getirip lavabonun önüne geçtim. Aynadan boynumdaki çiziğe baktım. Derin değildi. Ama aynı şey elimdeki için söylenemezdi. Yarayı yıkadıkca kan akmaya devam ediyordu. Onu şimdilik boşverip boynumdaki yarayı temizlemek için kafamı kaldırıp aynadan yaraya baktım. Aynı anda Oğuz ile göz göze geldik. Gözlerinde pişmanlık vardı. Onu umursamayıp işime devam ettiğimde bu defa sesini duydum. "Kusura bakma arkadaş." Arkamı dönüp yüzüne baktım.

"Olur mu canım ne kusuru?" dedim alay ederek. Bir de arkadaş diyor ya. "Alt tarafı boynumu kesiyordun. Arkadaşlar arasında olur böyle şeyler."

"Uzatma arkadaş ya." elime bakıp yaklaştı. " Ver bakayım eline. "Elimi arkama saklayıp;
"İstemez." dedim. "Ben baktım güzel kesmişsin."

"Bak ben tıp öğrencisiyim. Ver bakayım."

"Çift kişilikli misin sen? Az önce beni kesiyordun. Şimdi de yardım etmeye mi çalışıyorsun? Tıp okuyormuş birde. Kasaplık yeteneğinin nereden geldiği anlaşıldı."

"Az önce bıçağımın altında titreyen birine göre fazla cesursun." dediğinde öfkeyle ona baktım.

"Takdir edersin ki insan, hayatında her gün bir barbarla karşılaşmıyor. Heyecanımı mazur gör."

Derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. Belli ki sakinleşmeye çalışıyordu. Tekrar gözlerini açtığında makul bir ses tonuyla konuştu.

"Uzatma ufaklık ver elini tedavi edeyim sende aramızdaki mevzuyu unut."

"Hayır." dedim biraz sesimi yükselterek. "Senden hoşlanmadım. Beni rahat bırak, kendim hallederim."

"Tamam." dedi kafasını sallayarak. "Haklısın. O zaman bizim arkadaşlar baksın eline."

"Seninle olan senin gibidir. İstemem." Kısa bir süre gözlerimin içine baktı. Sonra bakışlarını elimdeki yaraya çevirdi. Bir şey söylemek ister gibi ağzını açtı ama vazgeçip yumruklarını sıktı ve kapıya gitti. Kilidi açıp anahtarı cebine attıktan sonra arkasına bakmadan çıktı gitti. O çıkar çıkmaz içeri Kemal Abi girdi.

"İyi misin oğlum?" dedi telaşla yanıma yaklaşırken. Elimdeki yarayı görünce bakışlarını boynumdaki çiziğe, oradan da yüzüme çevirdi. "Hiç böyle yapmazdı Oğuz. Durup dururken neden saldırdı sana anlamadım." Cebinden bir mendil çıkarıp elimi sardı.

ONURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin