Vuslat

58.5K 4.5K 10.8K
                                    

Bölüm parçası; Yeni Türkü- Karanfil

Gözlerim kapalı, dizlerinde uzanmaya devam ederken Oğuz da saçlarımı okşuyordu. Bulunduğum ortam, içinde olduğum durum o kadar huzur vericiydi ki gülümsememe engel olamadım. Parmakları bu defa  dudaklarımın kıvrımlarında gezmeye başladığında gözlerimi açıp ışıldayan mavilerini izlemeye başladım. Yüzündeki özlem dolu bakışa eş bir ifadenin bende de olduğunu tahmin etmek çok zor değildi.

Yüzümde gezinmeye devam eden elini tutarak avuç içini öptüm. Derin bir nefes alıp serbest bıraktıktan sonra yeniden saçlarıma çıktı parmakları.

"Çok özledim." dediğimde gülümsedi. Neyi, kimi, nasılını sormadı. Sormasına da gerek yoktu zaten. Eksik cümleleri içimizde tamamlamayı fark etmeden öğreneli çok uzun zaman olmuştu.

"Çok özledim." diye karşılık verdiğinde kafamı yan çevirip gövdesine sardım kollarımı. Karnına gömdüğüm yüzümün elverdiği ölçüde konuşmaya devam ettim.

"Bir daha bırakanı atlılar kovalasın." Kahkahalarını duyduğumda kafamı gömdüğüm yerden çıkarıp tekrar yüzüne baktım. Yüzüme eğilip dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Biraz doğrulup alnımdaki saçları parmakları ile geriye atıp yüzümü izlemeye başladı. Gözleri tekrar gözlerimle buluştuğunda sırıtarak konuştu.

"Hemde yokuş yukarı kovalasınlar." Yeniden eğilip yavaşça yüzümün her yerini öpmeye başladı. Benim tek yaptığım ise gülümsemeye devam etmekti. İstikameti bu defa dudaklarım olduğunda çok kısa bir mesafe kala durdu ve; "Onur." dedi. Kelime kullanacak vaziyette olmadığım için sadece;
"Hı?" diye bir sesle cevap verebildim.

"Kalk hadi." Oğuz'un sesi ve yüzü, Elvan'ın sesi ve yüzüne dönüşünce ağlamaklı bir sesle suratımı yastığa gömdüm.

"Biraz daha geç gelseydin olmaz mıydı be biraderim?"

"E tam dediğin saatte uyandırdım." Yatağımdaki boşluğa oturduktan sonra; "Dur dur!" diye devam etti neşeli bir sesle. "Ne yapıyordun sen rüyanda?"

"Şu an yaptıklarımın değil yapamadıklarımın hesabını soruyorum Elvan!"  Elvan kahkaha atarken ben kafamı yastığa daha fazla gömmeye çalışıyordum. Belki nefessiz kalıp bayılırsam rüyamın devamını da görebilirdim.

"Hadi ama Onur." dedi Elvan bir müddet sonra. Özgürlüğüme kavuşalı bir hafta olmuştu ama ben hala geceleri uyuyamıyordum. Belirli bir saatte  uyandırma görevini de aynı evi paylaştığım Elvan üstlenmişti.

"Saat kaç?"

"Beş."

"Beş diye saat mi olurmuş?" dedim uykulu bir sesle. "Git Allah aşkına Elvan. Azıcık daha yatayım."

"Akşam beş!"

"Daha önce hiç duymadım."

"Kalkman gereken saat." dedi oflayarak.

"Hiç haz etmem." Ne saçmaladığımı umursamadan yorganıma daha da sıkı sarıldığımda Elvan diğer ucundan tutup çekiştirmeye çalıştı.

"Bırak şunu!" diye bağırdı bir süre sonra öfkelenerek.

"Yorgan bizde namustur. Bırakmam."  Bir müddet daha gözüm kapalı cebelleştikten sonra yorganın diğer ucu serbest kaldı ve ben de geriye düşerek yastığıma kavuştum.

"Sevgili biraderim bugün uyansan da yarın istediğin kadar uyusan olmaz mı?"

"Bugün uyusam da sonsuza kadar uyanık kalsam olmaz mı?" Onun cümlesini ona çevirdiğimde çemkirmeye kaldığı yerden devam etti.

ONURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin