Yorulmadan Sevebilmek

73.3K 5.7K 6.2K
                                    

*Bölüm şarkısı; Mehmet Güreli- Umrumda

Bana sonu bahşedecek dokunuşu beklerken duyduğum itiş kakış sesleri ile gözlerimi araladım. Sağ tarafımdaki Kemal abinin üst ranzasından insan çemberinin içine, önce Oğuz'un atlayışını izledim hayretle. Daha ne olduğunu anlayamayan Hakan'ı ensesinden tutup üzerimden çekti. Sırtını bana dönerek kalabalık ile arama girdiğinde ise Nihat ve Ulaş'ın da ranzadan atlayarak Oğuz'un yanına gelişlerini izledim. Oğuz, şimdi düştüğü yerden kalkmaya çalışan Hakan'a ve koğuşun geri kalanına tek tek bakarak konuştu.

"Bu yaptığınızı ilk ve son defa sineye çekeceğim. Çekeceğim çünkü arada bir yanlış anlaşılma olduğunun ben de yeni farkına vardım. Ama eğer bu çocuğun kılına bir kere daha zarar gelirse o kıla zarar veren makası tutan elin sahibini uykusunda boğazlarım!" Sesi kalabalık koğuşta yankılanırken daha çok Hakan'la göz kontağı kuruyordu. "Kaybedecek bir şeyimin olmadığını en iyi siz biliyorsunuz. Davam üzerine yemin ederim ki bunu yaparım. Zerre de pişmanlık duyarsam memleketin en büyük namerdi olayım." Şu an hissettiğim ferahlığın buradan kurtulabilme ihtimaliyle alakası yoktu. Oğuz'un benim yanımda olması, kimliğimi öğrenmesine rağmen bunu yapması bu zamana kadar tattığımı hiç hatırlamadığım bir mutluluk sebebiydi.

Hakan üzerindeki şoku atlattığında ayağa kalkıp Oğuz'un karşısına dikilirken ben de arkalarından çıkıp yanlarına geldim.

"Birol'un söylediklerini duymadın mı?" dedi İsmail Hakan'ın yanına gelerek.

"Duydum ama ona inanmıyorum."

"Kendisi de onayladı." dedi bu defa Hakan beni göstererek.

"Bence o da neyi onayladığını bilmiyor. Birol konuşurken bu alık onu dinlemiyordu bile." Kaşlarımı çatarak neler olduğunu anlamaya çalışırken Oğuz sertçe kolumdan tutup bir adım geriye çekti ve yüzünü bana döndü. "Şimdi sorularımıza adam akıllı cevap vereceksin." Yüzüne bakmaya devam ettiğimde; "Tamam mı?" diye bağırdı. Anında kafamı aşağı yukarı sallayarak;
"Tamam." dedim. Arkasını dönüp koğuşa baktı.

"Bunu adam gibi konuşarak halledelim."

"Bu ibnenin nesini dinleyeceğiz? Her şey ortada." dedi Hakan bana yaklaşırken. Oğuz onu göğsünden sertçe ittirerek geri adım atmasını sağladı

"Bu koğuşta sadece sen yaşamıyorsun." dedi Nihat Hakan'ın üzerine ilerlerken. Bu defa Ulaş lafı devraldı.

"Nihat arkadaş haklı. Oylama yapalım."

"Oylama yapınca ne olacak?" Hakan'ın alaycı bir şekilde gülümseyen suratına bakarken ben de sessizce bunu düşünüyordum. "Bu ibnenin mahkemesini mi kuracağız? Hem de cezaevinde ve biz mahkumlar yapacak bunu." Hakan'a cevap veren Nihat oldu.

"Senin yaptığın gibi yargısız infaz yapmaktan iyidir." Ulaş bu defa kalabalığa bakarak;
"Evet beyler." dedi. "Onur'un gerçeğini dinlemek isteyenler el kaldırsın." Gözlerimi kısarak baktığımda koğuşun yarısından fazlasının dinlemek için el kaldırdığını gördüm. Hissettiğim rahatlamaya alışmamayı tercih ediyordum. Hala ne olacağı belli değildi. Benim iyiliğim için değil de sırf merak ettikleri için de dinlemeyi kabul etmiş olabilirlerdi. Oğuz kolumdan tutup beni masaya doğru çekiştirirken yanından geçtiğimiz Hakan'a omzuyla çarpıp sendelemesine neden oldu. Kalabalığın arasından bizi geçirip masanın yanına getirdi. Sandalyelerden birini de sertçe çekip beni oturttuğunda kendimi sorguda gibi hissettim. Bir yanıma kendisi geçip diğer yanıma da Nihat oturdu. Diğerleri de sandalyeleri çekip oturunca masanın etrafı tamamen doldu. Beni dinlemekten yana olmayanların da dinleyeceği anlamına geliyordu bu. Şimdi koğuşta çıt çıkmıyordu. Bu üzerimdeki gerginliği daha fazla ağırlaştırdı. Oğuz bana döndüğünde karşımda sert bakışlarla beni izleyen Hakan'dan aldım bakışlarımı. Cebinden çıkardığı mendili burnuma tuttuğunda hatırladım kanadığını. Kucağımdaki ellerimden birini mendilin üzerine koyup mendilin sabit kalmasını sağladı.

ONURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin