Alan Walker - Faded
Kaçacaktım.
Aklıma koymuş ve sonunda yerine getirecektim.
Kıyafet para yanıma hiç birşey almadan gidecektim bu özgüven nereden geldiyse o kadının ve babamın uyumasını bekliyordum telefonumun ekranını açıp saate baktığımda 02.30'du.Büyük ihtimalle kaba taslak hesapladığım hesaplarıma göre yarım saat sonra uyuyacaklardı.
....saat 03.30
Artık uyumuşlardır düşüncesiyle kapımı açtım ve etrafa bakındım, ses seda çıkmıyordu.
Biraz daha kapıyı aralayarak alt kata indim mutfaktan sesler geldiğinde duraklasam da onların odalarına girip yatağa baktığımda kadınla babam oradaydı ? Kardeşim olabilirdi.
Kızım kendine gel kardeşin mi var senin ?Sessiz olmaya çalışarak kapının köşesinden baktım. Bu da kimdi be gece gece.
Siyah hırka onun üstüne ceket altına siyah kot giymiş benim yaşlarımda bir çocuktu daha da ayrıntılı incelemeye çalışıyordum kendimi açığa çıkarmamaya çalışarak.
Çocuk çekmeceleri karıştırırken birden durmasıyla kapının kenarına daha çok sindim."Çıksana, kaç saattir izliyorsun."
Ne yani görmüş müydü? Mal gibi hissederken kollarımı sıvazlayarak yürümeye başladım.
Utana sıkıla mutfağa girdiğimde bir de çekindiğimi fark ederek başımı dikleştirdim o utansın benim evimde yakalanan o salaktı."Evimde ne işin var sen de kimsin, niçin giriyorsun, Ne yapıyo-"
Eliyle dudaklarımın üstüne baskı yaparak beni susturdu. Aslında konuşmaya devam edebilirdim de dediği şeyde haklıydı.
"Anne ve babanı da uyandırsaydın ? Halay da çekerdik ? "
Gözümü devirip elini dudaklarımdan ittiğimde onu baştan aşağı tekrar süzerek alayla devam ettim.
"Neyse ne, neden buradasın demiştim."
Bana baktı ve o da gözleriyle beni süzdü. Omuz silkerek yanıt vermişti. Ağzımdan bir 'hah' nidası çıkmıştı ortama.
"Sen neden bu saatte kalktın bir yere mi gidiyorsun ?"
Gece aşermeye kalkamaz mıydım Allah Allah. Aslında evden kaçtığımı söylese miydim ?
"Evden kaçıyordum."
Sanki herkesin yaptığı bir şeymiş gibi sakin bir şekilde söylediğimde kaşları havalandı. Dışarıdan bakılınca uslu sessiz sakin bir kıza benziyordum ama içimden sinsi yılanın tekiydim.
"Heayoung mutfakta mısın ? "
Babamın yeni kalktığını belli eden çatallı sesi kulaklarıma ulaştığında çocuk elimi tutup kapıya yöneldi ve açtığı gibi koşmaya başladı koşarken ona bağırıyordum."Ne yapıyorsun !? Salsana beni."
Biraz daha koştuktan sonra durdu ve ellerini dizlerinin üstüne koyup bana alttan baktı.
"Kaçmak istemiyor muydun kaçtın işte." derken işaret parmağını alnıma bastırdı ve ittirdi.
Alnımda resmen parmak izi çıktığında elimi koyarak devam ettirdim."Haklısın."
Gülmeye başladığımda birden o da gülmeye başladı fakat o gülünce gülümsemem sönmüştü
Çok hoş ve samimi güldüğü o kadar belliydi ki biraz şaşırmıştım. O da bana bakıp anlamaz bakışlarla kafasını salladı nu aptal bakışımdan çocuk aşık olduğumu sanacaktı."Ne oldu birden gülmeyi kestin bakıyorum."
İçimden geçen düşünceler habire dönüp dururken çocuğun artık peşine takılmayı seçmiştim. Onun dibinden ayrılmayıp bırakmayacaktım hatta iş birliği yapsam da fena olmazdı.
Hadi gel de birlikte hırsızlık yapalım yakışıklı. Kendime gelerek yüzüne bön bön bakarken boğazımı temizledim. "Hiç, bu arada ben Heayoung"
diyip elimi uzattım. Ellerimi şöyle bir süzüp temiz oşup olmadığına baktıktan sonra tokalaştı."Baban isminle bağırıyordu en son ismini biliyorum, ben Park Jimin."
İsmide gülüşü kadar mükemmel be. "Zeki birine benziyorsun. " dedim aniden. Engel olamayıp söylememe içimdem küfrederken o ise birden kahkaha patlatınca irkildim ve geriye sendelediğimde yere çakılıyordum ki kolumdan tutup kendine yaklaştırdığında nefesi burnuma çarptı.
Saçlarımı sol eliyle karıştırırken kolumu bırakıp göz kırpıp gülümsemişti."Sende çok saf ve deli birine benziyorsun ve böyle kızlardan nefret ederim."
Çok bilmiş şey seni. Göz devirip aynı zamanda ellerimle saçlarımı düzeltirken telefonumun sesini tamamen kısıp arka cebime koydum.
"Bir dakika ya sen neden bizim evdeydin kaç saattir papağan gibi teklarlıyorum hayvan herif, cevaplasana."
Telefonumu sessize almama rağmen titreşim açık olduğu için hissetmiştim ve telefonum çalıyordu. Elimi cebime götürüğ ekrandaki yazıyı yutlunarak izlerken bakakaldım.
Babamdı... ve 22 kere aramıştı ve eğer beni bulursa azraille tanışacağım kesindi.
Az önce titreşimi de kapattığım telefonu direkt kapatırkemn aramayı da meşgule alarak bu sefer ön cebime attım. Ben tüm bunları yaptıktan sonra kafamı kaldırdığımda Jimin yoktu.
Gitmiş miydi, ne ara ?
.
.
.