"Açar mısın kapıyı !?"
Arkamda dış kapıyı itlemeye çalışıyordu ben ise tam tersi itmeye çalışıyordum.
Babam ön verandadaki yerine takrar kurulmuş ara sıra buraya dönüyordu.Hah..ne kadar da umursuyordu öyle.
Canım babam.
Yüzümü buruşturup hala direnen Jimin'e konuştum."Yeter artık Jimin açmayacağım git buradan."
"Beni bırakmayacaktın Heayoung."
Gözlerim dolmaya başlamıştı.Ona söz vermiştim ve sözümü tutmuyor,tutamıyordum.
Babamın ayak sesleri ortamı doldurunca oraya döndüm."Aç kapıyı kızım, siz birbirinizi seviyorsunuz."
Söz börbörönözö sövöyörsönöz.
Azıcık sürünsü babacığım sonra yaparız o işi.
Babamın boş konuşmalarına daha fazla katlanamayıp kapıyı aniden açtığımda yere yapışmıştı.
Babam o haline gülerken ben öylece bakıyordum.
"Evlat iyi misin ?"
Kafasını sallayıp birkaç bir şey mırıldandı ve ayağa kalktı.Üstüne yapışan tozları silkelerken babama döndü.
"Size biraz önce sert davrandım özür dilerim ef--"
"Resmiyete gerek yok içeri geç verandaya gir otur, geleceğim."
Babam omzuna vurduktan sonra o içeri geçti.
Babamla ikimiz kaldığımızda yüzüne sinirli bir bakış attım."Hadi ama baba beni takmıyordu kaç gündür o aptal.
"Bir sorunu vardır dinledin mi hiç onu ?"
Dinlemiş miydim ? Hayır gerekli açıklamada bulunacak yakınlık olmamıştı.O da beni dinlemeyip susturmuştu ayrıca.
"Y-yo."
Kekelemiştim işte. Boku yedin kızım.
"Ben konuşacağım, kahve yap ikimize sen de sonra konuşursun.Bir şeyler öğrendim dinlemem lazım."
Aşırı meraklansamda ağzımı tutup mutfağa girdim.
İlk tanıştığımız yer burasıydı.
Sessizce kahveleri finvanlara koyup verandaya çıktım."Teşekkür ederim."
Suratıma şefkatle baktığında duygusuz bakışlarımı yolladım ona.Sürünsün istiyordum.
"Bir şey değil, içeri geçiyorum ben." Babama doğru konuşup adımlarımı içeri yönelttim.
"Birazdan gelirsin ben giderim." dediğinde
pek istemiyormuş gibi babama daha sonra Jimin'e baktım."Peki."