6.BÖLÜM

7.6K 576 59
                                    

Olur biter,
Geçer gider.
Ama canımı yaka yaka yutkunduğum şeyler var.
Olup bitmeyen,
Geçip gitmeyen...
Zaman zaman yine uykusuzluk çekiyorum ama...
Çokta takılmıyorum bu uyku konusuna.
Uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu,
Anladığımdam bu yana...

Katre-i Aşk Zamanı⬅♥♥♥

Alışıyordu insan bir şekilde. Hele mecbur bırakılmışsa, alışmak zorundaysa geriye başka bir yol kalmıyordu.

Aynanın önünde saçlarını tarayan genç kadın dalgındı. Yitip giden hayallerinin arkasından sadece bakmakla yetindiği için biraz da öfke vardı içinde.
Ardında kalanlar kör bir düğüm haline gelip boynuna dolanmıştı.

Şimdi sol yanında iki kişinin acısını taşıyordu.

Bahram ve Roşen...

Tüm çocukluğu, gençliği içinde ağrı yapıyordu. Roşen onun çocukluğuydu, gençliğiydi, candan ötesiydi. Öylesine bağlıydı ki birbirlerine Bahram'ın acısının önüne geçen tek kişiydi.

Bahram mı?

O içinde kalan ukteydi. Sol yanının bahar yanıydı. Adını andığında bile kalbini sıkıştıran, garip bir heyecana boğandı.
Onu Yiğiter konağındaki, geceleri onu düşünerek sabahladığı odasında bırakmıştı ama...
Onu düşünmese de hep içinde olacaktı.
Artık başkasının karısı olmuş olsa da o boğazında kalan ve yutkunamadığı düğümdü.
Nişan gecesinden sonra çok düşünmüştü Bahram'a gitmeyi. Onun kollarının arasına girip acısının dinmesini. Yapamamıştı.
Gitse ne olacaktı? Yüzükler takıldıktan sonra parmağa, o yüzük sonsuza dek yüzük parmağında kalırdı. Hem Bahram da yapamazdı. Her zaman düşünerek hareket eden bir yapısı vardı onun. Lerzan 'gidelim' dese 'gidemem' derdi hiç şüphesiz.
Bahram'ın annesine ne kadar düşkün olduğunu, nasıl da üstüne titrediğini biliyordu. Biraz da o yüzden çıkmamış, dikilmemişti karşısına.
Aşk bir onlara yakışmamıştı...

Saçlarını taradıktan sonra sıkıca bir topuz yaptığında kapı açılarak içeriye Begzad girmişti. Hemen ayağa kalkarken şalını başına alarak tarağındaki saçları toplamış banyoya girmişti. Onları banyodaki çöpe atarak ellerini yıkadığında derin bir nefes almıştı.

Tekrar hızlı adımlarla banyodan çıktığında odadan çıkmak için hamle yapmış olsada kocasının iri elleri koluna dolanmış onu durdurmuştu. Olduğu yerde kalakalan genç kadın hafifçe yutkunduğunda Begzad tam karşısına geçmişti.

"Lerzan neden evlendiğimizden beri benden kaçıyorsun?"

Lerzan'ın ürkek gözleri yukarıya doğru tırmanıp sert bakan mavilere denk geldiğinde dudaklarını birbirine bastırmıştı. Şimdi ne diyecekti? Evet düğün sabahından beri ondan kaçmak için çifte mesai yapıyordu. Karşısındaki adamında canının yandığını biliyordu fakat onun yaralarına merhem olamazdı. Onların yaralarına neyin merhem olacağını bilemiyordu. Bilse ilk önce kendisi alıp yaralarına sürerdi.

Mavi gözler beklenti içinde bakarken konuşmak zor gelmişti. Başını yere eğdi.
'Sana bakarken Roşen'i hatırlayıp canımın daha fazla yanmasını istemiyorum' diyemezdi çünkü hatırlamak için önce unutmak gerekirdi. Oysa Lerzan'ın aklında hep Roşen vardı.
'Gözlerinde Roşen'i görüyorum' da diyemezdi. Canları yanardı...

"Senden kaçmıyorum sadece işlere yardım ediyorum" demişti tek düze bir sesle.

"İşler sensiz de yapılabilir Lerzan!"

Ne diyeceğini bilemeyen genç kadının gözleri dolduğunda yaşlı kahveleriyle bakmıştı adamın denizi andıran mavilerine. Denizi hiç görmemiş olsa da evdeki kitaplardan okumuştu. Eğer bir gün denizi görecek olursa ilk bu gözler aklına gelmeyecek miydi şimdi?

KATRE-İ AŞK  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin