12.BÖLÜM

7.3K 570 109
                                    

Sana yanlış öğretmişler çocuk!
Zaman ilaç değildir...
Zaman soğuktur, soğutur.
Çayı bardakta soğutur,
insanı yürekte...

Katre-i Aşk Zamanı⬅♥♥♥

Bir kadın var odada. Avuç içiyle bastırmış olduğu hıçkırığı odanın sessizliğini bozmaya yüz tutmuşken, gözlerinden akan her damla boğazında duran yumruyu biraz daha acıya boğuyor.
Tek eli oturduğu yatağın örtüsünü sıkıca avuçlamış, acıyı en aza indirgemeye çalışıyor.
Tıpkı hıçkırığını da en aza indirgemeye çalıştığı gibi.

Bir kadın var yüreğini avutamayan.
O kadın Lerzan Karacan...

Biraz önce yaşananlar hiç çıkmasa da aklından, hiç yaşanmamış gibi bitmişti.
Kocası o öpücükten sonra ateşe dokunmuş gibi geri çekilmiş dışarı çıkmıştı.

İlk geceden beri bu şekilde yaklaşmadığı için şaşırmış olsa da suçluluk duygusu yakasını bir türlü bırakmıyordu.

Kapının çalınmasıyla gözyaşlarını alelacele silerken başını kaldırarak kapıya bakmıştı.

Kapı yavaşça açılarak Berken'i gördüğünde gülümsemeye çalışmıştı hiç ağlamamış gibi.

"Ne oldu Berken?"

Yengesini gören küçük çocuk mavi gözlerini kırpıştırdıktan sonra yavaş adımlarla yanına geldiğinde Lerzan'ın nemli gözlerine bakmıştı.

"Dayem (annem) yemeğe çağırdı jinbıram (yenge)"

"Tamam geliyorum"

Yorganı hâlâ sıktığını fark ettiğinde hemen bırakmış ayağa kalkmaya çalışmıştı.
Kasıklarına giren krampla ne yapacağını şaşırdığında canının acısından inlediğinde yatağa geri oturmuştu.
Gözleri bu sefer acıyla dolmuştu.

Yengesine ne olduğunu anlamayan Berken panikleyerek koşuşturduğunda Lerzan "Bir şey yok" dese de Sare Hanım çağrılmıştı odaya.

"Kendini çok mu sıktın bûke (gelin)? Kasların gerilmiştir zaten bünyen de epey zayıf kasılmaların başladı" demişti yılların deneyimiyle.

Yüzünde sıcacık bir gülümseme belirdiğinde ilk torun heyecanıyla gelininin karnına elini koymuştu.

"Artık tekme atacak bu belli oldu. Hissedeceksin güzel gelinim"

Başını sallayan Lerzan üçüncü aydan itibaren hissetmeye başlamıştı aslında ama ara ara olan kasılmaları hafifti. Böyle bir kramp ağrısı çekmemişti hiç yoktan.

Sare Hanım'ın el yapımı merheminden sürmüş biraz rahatladıktan sonra yemek yemişti.

Bu süre boyunca da kocasının nerede olduğunu düşünmemişti. Bu soğukta nereye gidebilirdi ki? Babasının yanında olmalıydı!

....

Begzad ise ne babasının yanında ne de konaktaydı.
Soğuk havanın mesken tuttuğu tepedeydi.
Gözleri uzaktaki bir dağa takılıp kalmış olsa bile aklı darmadumandı.

Bir taşın üstünde oturmuşken yüzük parmağındaki evlilik yüzüğünü çevirip duruyordu.

Sert rüzgar yüzüne çarparken hiçbir tepki vermeyişi hemen yanında duran mahalleden arkadaşı olan Rênas'ı düşüncelere boğuyordu. Yolda görünce selam vermek istemiş bir derdi olduğunu fark ederek arkasından gelmişti.

Şimdi ise saatler olmasına rağmen ikisinden de çıt çıkmıyordu.
Rênas alt dudağını dişlerinin arasına sıkıştırarak derin bir nefes aldığında iliklerine kadar titremiş Begzad'a bakmıştı.

KATRE-İ AŞK  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin