3.BÖLÜM

7.1K 535 44
                                    

Multi:Lerzan Yiğiter

Ben zaten o ilk acıyla
ölmediğimde çok
gücenmiştim hayata...

Katre-i Aşk Zamanı⬅♥♥♥

Aşk acıya denktir ya hani?
İnsan aşık olduğunda acı çekmeyi de göze almış demektir bir nevi.
Aşk sadece sevmeyi barındırmıyordu içinde. Aşk yanmaktı da. Ne kadar severse insan, o kadar acı çekerdi.

Gecenin karası sarmışken Mardin'i. Genç kız titreyen bedenine inat ayakta durmaya çalışıyordu. Sol yanı uyuşuyordu. Gözleri kararıyor, parmak uçları karıncalanıyordu.
Olduğu duvar dibine daha da sinerken yok olmayı diliyordu.

Ona yetmeyen derin bir nefes alırken ayağa kalkmıştı. Mutfaktaki yardımcılarda ondaki bu ani değişime anlam veremiyor olacak ki gözleri üstündeydi.
Gelenler az önce yukarıya çıkmışlardı.

Gidip mutfaktaki sedire otururken 'olmayacak' diyordu içinden. Daha önce de bir sürü aile gelip gitmişti ama babası vermemişti bunlara da vermez diyerek kendini rahatlatma çabasına girdi.
Gözlerini kapatarak başını iki yana salladı.
Gelenler, yakın arkadaşının sevdiğinin ailesiydi. Gelenler Karacan ailesiydi. Begzad'ın kapıdan girerken ki hâlini hatırladı. Başı eğik gözleri yerdeyken bile yüzünde sert bir ifade vardı. Her zaman Roşen'in ciddi yüz ifadesi ve Begzad ile dalga geçerdi.

'Siz ne yapacaksınız evlenince?' diye sorardı Roşen'e. 'İkinizde asık suratlısınız sizden oluşacak çocuğu düşünemiyorum bile!'

Roşen'in yüzü ciddi bir ifadeye ev sahipliği yapıyordu hep. Gülmek ne kadar yakışsa da sürekli gülmez biraz soğuk dururdu. Lerzan ise tam tersiydi. Yüzü güleç bir ifadeye ev sahipliği yapardı hep. Yanındaki insanlarında kahkaha atmasını sağlardı.

Kaç saat geçtiğini bilmediği bir zaman diliminde annesi kahveleri yapması için haber vermişti. Lerzan titreyen bedenine söz geçirmeye çalışarak ocağın yanına gitti. Elindeki cezveye tepsideki bardak sayısı kadar su ekledikten sonra kahveyi de katarak pişirdi.
Tuz falan katmamıştı hiçbirine. Sadece kahvelerini içip gideceklerini düşünmek istiyordu.

Aklı o kadar karışıktı ki fincana boşalttığı kahveleri ne ara merdivenlere getirdiğini fark etmemişti. Her şeyi geçsin yarın bu geceyi arkadaşına nasıl söyleyecekti?
'Begzad beni istemeye geldi' diyecek hâli yoktu ya! Nasıl üzüldüğünü görmek istemezdi hiç.

Kahveleri salona getirdiğinde gözleri dolmuştu istemsizce. Annesi içeri girmesi için kaş göz işareti yaparken salona bir adım atmış herkesin ona dönmesini sağlamıştı. Bir kişi hariç!

Begzad'a baktı Lerzan. Duruşu gergin, omuzları kaskatıydı. Elleri yumruk şeklini almışken her an kalkıp bir şeyleri parçalayacak gibi duruyordu.

Titreyen elleriyle kahveleri dağıtmaya başladığında Begzad'ın kahvesini vereceği zaman gözlerini tepsiye dikmişti genç kız. Begzad ise genç kıza bir kez olsun bakmamıştı.
Kahveleri dağıtan Lerzan apar topar salondan çıktığında boğazına dizilen hıçkırığını tutamamıştı daha fazla. Merdivenlerin basamaklarından birine çöktüğünde elini dudaklarının üstüne örtmüştü. Omuzları sarsılırken hemen yanına birinin oturmasıyla başı oraya dönmüştü.

Gelen, ağabeyi Rizwan'dan başkası değildi. Ağabeyini gören Lerzan daha fazla ağlamaya başladığında Rizwan küçük kardeşini kolları arasına almıştı.

"Megrî çav xezalamin (ağlama ceylan gözlüm)"

"Vermez değil mi beni? Öncekiler gibi kahvelerini içtikten sonra giderler?"

KATRE-İ AŞK  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin