🍀
Gecenin karanlığının esiri olan sokaklarda evine doğru ilerliyordu genç kız. Dalgındı. Derslerden dolayı yanmış beyni birde iş temposuyla iyice dağılmıştı. Saat gecenin bir yarısıydı ve uykulu halinde bile çalışmanın yorgunluğu sırtına binmişti. Okumak, aynı zamanda masrafları karşılamaya çalışmak kolay değildi. Çoğu zaman sadece iki üç saatlik bir uykuyla günü geçirirdi. Kendine vakit ayırabilmekse imkansızdı. Bunun kederi ve öfkesi ile sürüklediği taş bir kunduraya denk gelince durdu ve korkuyla başını kaldırdı. Uykusuzluktan kızarmış gözleri yaşlı adamın gözlerine değince kaşlarını çattı ve adamın elinde tuttuğu bıçağa baktı. Geriye gidecekken kolunu tuttu yaşlı adam. Üzerindeki takım elbisesi ne kadar class dursada bir kadına bıçak çekecek kadar berbat biri olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Korkuyla bağırdı genç kız, "Kimsiniz? Benden ne istiyorsunuz?" Yaşlı adam sesini yükselten kıza gülerek bakıp kolunu tuttuğu elini çekti. Elinde tuttuğu iş çantasını açıp bir şeyler çıkardı ve genç kıza uzattı. "Baban, Hâki yanar. Tanıdığım ve gördüğüm en iyi kumarcıdır. Bizden aldığı paraları hep misliyle geri öderdi. Ama artık kumarda kaybediyor. Sanırım aşkta kazandı." İğrenç esprisine karşı içinden midesi bulanırken yumruk yaptığı ellerini sıktı genç kız. "Siz?" Adamın biz diye söylendiği kısmı anlayamamıştı. Bu adam kimdi? Ve biz derken neyi kast ediyordu? Sorularının yanıtını almak için merakla beklerken yaşlı adam elinde tuttuğu senetleri genç kızın önüne uzattı. "Ben tefeci Mahmut."
"Mahmut mu?"
"Babanın 600 bin dolarlık borcunun sahibi."
"600 bin dolar mı?" Dudakları şaşkınca aralanırken elindeki senetlere göz gezdirdi. Babası zengin bir iş adamıydı. Ama genç kız kendini bildi bileli babasının iğrenç bir kumarbaz olduğunun farkındaydı. Kazandığı tüm paraları evlatlarına ve eşine harcamadan başka kadınlar için heba eder ve kumarda yerdi. Annesi onun yüzünden berbat bir hayat yaşamış ve amansız bir hastalığa yenik düşüp ölmüştü. Bu yüzden ondan nefret ediyordu. Annesini kaybettikten sonrada bir daha görüşmemişti. Ama şimdi kumar borcunun karşısına çıkması öfkesini daha da arttırmıştı. Bu adamdan kalan tek miras borçları olmalıydı. Öfkeyle eline aldığı senetlere bakınıp kaldı. Bu borcu kendini satsa ödeyemezdi. "Bu parayı ödeyemem! Ayrıca bu o adamın borcu. Söyleyin nerede yediyse ordan ödesin borcunu."
"Öyle mi küçük hanım? Doğrusunu biz bilmiyorduk sağolasın!" Elindeki bıçağı genç kızın göbeğine bastırıp boğazına yapıştı. "Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Baban yoksa sen ödeyeceksin bu borcu."
"Bı...Bırak beni! İmdat!" Elini ağzına kapatıp bıçağı dahada bastırdı. Göbeğini deldiğine emindi. Acıyla inleyip yaşlı adamı durdurdu. "Bu kadar param yok. Ben öğrenciyim. Part time çalıştığım işlerle bu borcu ödeyemem."
"Bana bahane üretme! Bu borç ödenecek! Yoksa değil bıçak, mayınla parçalarım seni."
"Ta...Tamam. Tamam bırak! Babamı bulmama izin ver. Onu bulup bu borcu ödeyeceğim."
"Sana 3 gün müddet. Babanı mı bulursun, bankamı soyarsın, Ne yaparsan artık, bu borç ödenecek."
Kafasını korkuyla sallayıp, geri çekilen adamın arkasından baktı. Elini kanayan göbeğine koyup acıyla inledi.
"Kahretsin! Seni bulup tarayacağım baba!"🍀
"Alev! Bu halin ne?" Kapıyı açan genç kız korkuyla ev arkadaşına baktı. Solgun görünen teni, kan ter içinde kalmış alnı ve beyaz tişörtüne sızmış kan lekesiyle korkunç görünüyordu.
Yavaşça içeriye girip arkasından kapıyı Kapattı ve kapının arkasına çöktü. Ağlamak üzereydi. Acıyla ağzından bir kaç cümle döküldü, "Göbeğimi bıçakla deşen bir tefeci, 600 bin dolarlık bir borç ve hayatımı mahveden, etmeye de devam eden acımasız babam..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANA BAKINCA (Güncelleniyor)
ChickLitAlev'in yaşadıkları Ateş yakar'ın yaşatacaklarının yanında bir hiçti. İkisinin de aşılmaz duvarları vardı. Ama o duvarları beraber el ele yıkacaklardı. Kimi zaman o duvarlarla yıkılıp enkazın altında kalacaklardı. Kimi zamanda o enkazı onlar yaşatac...