🍀
"Ya ne olacak şimdi Ömer? Cihan'a zarar vermezler değil mi?"
Endişeyle yerinden kalkıp sigara içen kardeşinin yanına gitti Eylül.
Bahçede sadece ikisi vardı. Alev, içeride öyle ağlıyordu ki hıçkırıkları buraya kadar geliyordu."Bilmiyorum abla. Onlar benim kardeşlerim ve elimden hiçbir şey gelmiyor. Cihan sevdiğine kavuşacak, mutlu olacak belki ama Alev'i hiç tanımadığı bir yabancıyla evlendiremem. Buna göz yumamam. Gidip tekrar Konuşacağım."
"Yapma Ömer. Bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek sende biliyorsun. Kendimizi kandırmayalım. Ben eniştenle görüldüğümde hakkımızda çıkan dedikodular yüzünden evlendim. Seviyorduk belki birbirimizi ama sürgün edildik. Üstelik suçumuz aynı sokakta yürümekti. Bu katı kuralların ne kadar can sıkıcı olduğunu hepimiz biliyoruz. Sende Gülsüm yüzünden bu haldesin. Eğer o kız amcamdan habersiz kaçmasaydı sende Başak ile evlenmek zorunda kalmazdın."
"Keşke engel olabilsem abla. Keşke...Yaşadığım onca acıyı Alev'in de yaşamasını istemiyorum."
"Alev'i buradan gönderelim."
"Olmaz. O zaman kesin kan davası tüm aileyi katleder. Of Cihan!"
"Buna Alev'i zorlayamayız Ömer. Bu haksızlık."
"Bende istemiyorum abla. Ama çözüm bulduysan sen söyle."
O sırada tük konuşmalara şahit olup dinleyen genç kız, yaşlı gözlerini silip abisi ve ablasının yanına doğru ilerledi.
"Tamam..."
Korkuyla arkasını döndü Eylül. Ömer'se şaşkınca kardeşine bakıyordu.
Ne dediğini duymamış ya da anlamamış gibiydi."Ne?"
"Kabul ediyorum...Evleneceğim o adamla."
🍀
Konağa girdiğimizde bu kadar kalabalık olucağını tahmin etmiyordum. Evin her bir köşesi insan doluydu, üstelik saatte epey geç olmuştu. Bütün gözlerin benim üstümde olması da fazlasıyla rahatsız ediciydi. Ama abim sağolsun, etrafa attığı bakışlarla herkesin gözünü yere eğmişti. Daha fazla burda durmanın hoş olmayacağını düşünüp merdivenlere yöneldiğimizde bir teyzenin adımı söylediği cümleye kulak misafiri olunca olduğum yerde durup onu dinledim.
"Yazık, bu alev'e de çok üzülüyorum. Abisinin yüzünden neler yaşıcak garibim. Evleneceği adamın kim olduğunu bir bilse kahrından ölür kızcağız."
Sakinleşmek adına derin bir nefes aldım. Ama sakin kalmak mümkün değildi. İnsanların bana acıması, bakışları, bu iğrençti.
Hele de bunca kişinin arkamdan sarf ettiği onca sözü duymak. Katlanılır gibi değildi."Oğlan çok çektirecek kıza. Üzülüyorum vallahi şu Alev'e"
Oğlan diye bahsettikleri beni verdikleri adam mıydı?
Neden çektirecekti ki bana? Yoksa hasta felan mı?
Kimdi bu adam? O da benim gibi kabullenmiş miydi bu durumu?"Alev, hadi abicim odana götüreyim seni."
Abimin sesiyle kendime geldiğimde kafamı sallayıp abimin kanatları altında merdivenlerden yavaşça çıktım. Yıllardır uzak kaldığım odamın kapısına geldiğimizde, abimin kollarının altından çıkıp odama girdim. Kapıyı yavaşça kapattım ve ışığı açtım. Odaya göz gezdirdim. Her şey aynıydı. Değişen hiç bir şey yoktu. Eski ahşap dolabım, duvar boyu kitaplığım ve yatağım.
Bıraktığım gibiydi hepsi. Daha yeni gelmişken şimdi yine gidecektim.
Derin bir of çekip kendimi yatağa sırt üstü attım. Umudunu kaybeden bir tırtıldım. Kozasından çıkıpta hâlâ kelebeğe dönüşmeyen o tırtıl. Sona geldiğimi sanıyordum, hayatın benim için bittiğini, oysaki yeni başlıyordu daha. Benim için biçilen bu alın yazısı kim bilir hangi sokaklarda kaybedecekti beni?
Bakalım bu sefer ki cehennemim neresiydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANA BAKINCA (Güncelleniyor)
Literatura FemininaAlev'in yaşadıkları Ateş yakar'ın yaşatacaklarının yanında bir hiçti. İkisinin de aşılmaz duvarları vardı. Ama o duvarları beraber el ele yıkacaklardı. Kimi zaman o duvarlarla yıkılıp enkazın altında kalacaklardı. Kimi zamanda o enkazı onlar yaşatac...