"Ne!!! Buraya mı geliyorlar? Ne zaman?"
"Yarın, bu akşam yola çıkıyorlar."
"Niye geliyorlar Zehra? Anlamadım."
"Niyesini boşver alev. Bir şey daha var."
"Ne var? "
"Ateş'in ailesi de geliyor. Baya kalabalıklar. Umarım fazla odanız vardır. Dün sizin Konağa geldiler. Maşallah yani. Kız kaç kişi bunlar? "
"Hadi canım. O kadar kalabalık gelmezler herhalde. Zehra gözünü seveyim sende gel. Lüüütfeeen. Ben ne yaparım tek başıma?"
"Bilmem ki. Hem tek değilsin ki ateş var ya."
"Off zehra. O işe gidiyor. Ve bende yeni başladım. İlgilenemem milletle üstelik bugün nöbetim var. Hem niye geliyorlar ki? Daha yeni beraberdik."
"Tamam, bakarız. Ne biliyim ya. Tutturdular gidicez de gidicez. Neyse hadi kapıyom. Ananem çağırıyor."
"Offff of. Çok selam söyle herkese. Bana da Allah'tan rahmet dile."
"Tamam söylerim. Çokça dilerim merak etme. Hadi görüşürüz."
"Görüşürüz."
Bu gece nöbetim vardı. Ve nöbetten gelince uyumam lazımdı. Evimde ki kalabalıkla mümkün olacağını sanmıyordum. Offf.
Hayır ne diye geliyolarsa? Bizi gerçek bir çift sanıyorlar herhalde."Ne oldu? Urfa'da gemilerin batmışa benziyor."
Ateş karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu. Kötü esprisini yapmayı ihmal etmedi tabii. Gül sen gül. Yarın görcem ben seni.
"Yarın seninki de batıcak merak etme."
"Neden?"
Kahvaltılıkları tabağına koyduktan sonra çayından bir yudum aldı.
"Yarın bizimkiler buraya gelecekmiş ve sizinkilerde. Hemde baya kalabalıklar..."
Ateş'in yudumladığı çay boğazında kalınca oturduğum yerden kalktım. Mutfağa koşup bir bardak su getirdim. Hala öksürüyordu.
"Ne dedin sen? Buraya mı geleceklermiş? Ciddi misin?"
Kafamı maalesef anlamında salladım.
Elini kafasına götürüp saçlarını geriye doğru taradı. Bende ayakta dikilmeyi bırakıp sandalyeye oturdum."Benim bu gece nöbetim var. Uyumam gerek. Nasıl ilgilenicem milletle? En önemlisi de o kadar insanı nereye sığdırcaz?"
Tek kaşını havaya kaldırıp biraz düşündü.
"Bilmiyorum. Bir yolunu buluruz. Ben gideyim artık. Sen evde misin?"
"Evet. Akşama doğru gidicem. "
"Gece orda olacaksın yani."
Kaşları hafifçe kıvrıldı. Sinirlenmiş gibi duruyordu.
"Evet."
"Olmaz."
"Pardon?"
"Olmaz dedim neyi anlamadın? Gidemezsin."
"Giderim. Sen niye karışıyorsun? "
"Karışırım."
"Kim olarak. Kocam olarak mı? Sözleşmeli koca."
Sinirle kolumu tuttu. Gözleri bir yanar dağ gibi ateş püskürüyordu.
Hışınla soluyordu."Bana sözleşmeyi yırttırma. Kaybeden sen olursun. Gidemezsin dedim o kadar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANA BAKINCA (Güncelleniyor)
ChickLitAlev'in yaşadıkları Ateş yakar'ın yaşatacaklarının yanında bir hiçti. İkisinin de aşılmaz duvarları vardı. Ama o duvarları beraber el ele yıkacaklardı. Kimi zaman o duvarlarla yıkılıp enkazın altında kalacaklardı. Kimi zamanda o enkazı onlar yaşatac...