18. Bölüm

427 10 0
                                    

"Neden bu kadar çok düşmanın var Ateş? Kimsin sen? Nesin?"

"Bu meseleyi boşver şimdi. Kim olduğumun bir önemi yok. Biraz dinlen odada, bende bir kaç işimi halledip yanına gelirim."

"Yalnız mı kalacağım yine?"

"Yanında olmamdan hoşlanmıyorsun sanıyordum?"

"Öyle zaten, ama yalnız kalmakta istemiyorum."

"Başının çaresine bakacağına eminim."

"Sıkılırım."

"Televizyon izle."

"Off! İyi peki git."

"Sakın odadan çıkma!"

"Haydaa. Bu kadarı da fazla ama. Kim bu Allah'ın bile unuttuğu lanet yerde beni bulabilir ki?"

"Sözümü dinlersen iyi edersin."

"Neden sana itaat etmek zorunda kalıyorum ki? Bu evlilik oyununa kendini fazla kaptırmış gibisin."

"Eğer canın yansın istemiyorsan dediklerimi yaparsın. Burnunu dikine gideceksen de benim canımın yanmasına sebep olursun."

"Sadece 6 ay ya. Sadece 6 ay. Birbirimize katlanmamız  yeterince zor değilmiş gibi birde bir başkalarıyla başa çıkmaya çalışıyoruz. Urfa'ya geri döndüğüm güne lanet olsun sahiden!"

Genç kızın ağızından çıkan öfkeli sözleri, genç adamın buz kesen gözlerine çarpıyordu. Ateş'te en az onun kadar öfkeliydi. Yumruk yaptığı elini cebine sokup içini çekti ve kafasını çevirdi. Sakinleşmeye çalışıyor gibiydi.
"Ne yaparsan yap!"
Koltukta asılı duran çeketini alıp odadan çıktı. Genç kızda arkasından öylece bakıp kaldı. Çıldırmak üzereydi. Bu adamın dediklerini yapıp, köle gibi ona itaat mi edecekti yani? Saçmalık!
Olduğu yerden etrafa bakındı neden sonra. Fena sayılmazdı ha.
Özel döşeme gri koltuklar, kocaman bir TV, özel bir giyinme odası. Çift kişilik ve devasa boyuttaki yatak ve camla kaplı bir banyo. Bir dakika, bir dakika, ne?
Cam kaplı bir banyo mu? Hadi canım!
Hızla banyoya girip etrafa bakındı.
Bir düğmesi vardır değil mi? Hani şu içeriyi göstermeyen.
Prizlerden başka bir şey yoktu.
"Harika!" Bir kaç gün burada kalacaklarsa elbetteki banyo yapması da gerekecekti. Tabii bu banyoda ne kadar yapılırsa. Yüz kızartıcıydı.
Ya tam duşa girmişken o gelirse? Utançla başını çevirip gözlerini kapattı.
"İğrenç." Diyerek banyodan çıktı ve camla kaplı pencereye gitti. Manzarası denize karşıydı. Oldukça da güzeldi. Hele de balkonu. İki kişilik bir salıncak vardı. Akşama kadar burada oturabilirdi. Bir kitabı da olsa fena olmazdı. Neyseki en azından telefonu vardı. Sakin bir zamanda Aylin ile konuşacaktı. Bence bu iyi bir fırsattı.
Ahşap kapıyı ittirip balkona çıktı ve salıncağa kuruldu. Odada kimse yoktu zaten, kapıyı kapatması gerekmezdi.
Bir süre burada telefonla konuşup en azından sıkılmazdı.





                                    🍀



"Sana karışma dedim be adam! Bir kere de söz dinle."

"İş boyutunu aşıyor Demir. O herif elini kolunu sallayarak benim karımı kaçırdı."

"Neyini, neyini?"

Kahretsin! Bu gereksiz bilgiyi ne diye bu adama vermişti ki şimdi? Kendine kızıp saçlarını çekiştirdi. Tm bir aptaldı!
"Karımı."

"Sen evlendin mi?"

"Bir ay olacak neredeyse."

"Hain! Niye bize söylemedin?"

"Bilmen gerekmiyor çünkü."

SANA BAKINCA (Güncelleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin