Akşam erken uyuduğum için sabahın erken saatlerinde uyandım. Henüz güneş yeni doğuyordu. Yatağımda doğrulup komodinin üzerindeki telefonuma uzandım. Saatin kaç olduğuna bakmak için kilit tuşuna bastığımda dün iş başvurusunda bulunduğum hastanenin mesajını gördüm. Heyecandan ellerim titreye titreye kilidi açıp mesaja tıkladım.
°Sayın ALEV YAKAR, dün hastanemize yaptığınız başvurunuz başhekim, BEHÇET DURAN bey tarafından onaylanmıştır. Bugün içerisinde hastanemize gelmeniz önemle rica olunur.°
Hadi canım. Kabul edildim mi şimdi?
Sevinçle olduğum yerde gülüp, hoplamaya, zıplamaya başladım. Bir süre öyle oyalandıktan sonra banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Aşağı inip güzel bir kahvaltı hazırlamaya karar verdim. Bugün güzel bir gündü. Bu güzel günün şerefine Ateş'e ve kendime şahane bir masa hazırladım. İşim bitince ellerimi yıkayıp Ateş' i uyandırmak için odasına çıktım.
Kapıyı tıklatıp bekledim. İçeriden bir ses gelmeyince aynı işlemi tekrarladım. Sanırım hâlâ uyuyordu. Gözlerimi elimle kapatıp yavaşça kapıyı açıp içeri girdim."Ateş, müsait misin?"
Ses gelmedi.
"Uyuyor musun ha..."
Gözlerimi açtığımda Ateş'i görmeyi beklerken boş yatağıyla karşılaştım. Erkenden çıkmadığına göre gece gitmiş olmalıydı. Yaşadığım hayal kırıklığıyla aşağı indim. İştahım kaçmıştı. Kim yiyecekti şimdi bu kadar şeyi?
'Ne bekliyordun ki Alev? Siz gerçek bir karı koca değilsiniz.'
Hatırlattığın iyi oldu sağol. Ben sadece dostça davranıp ona kahvaltı hazırladım.
'O adamdan sana dost most olmaz.'
Evet, hiç bir şey olmaz.Biraz bir şeyler atıştırıp yukarı çıktım. Masanın üstünü eve gelince hallederdim. Giyinme odasına geçip kıyafetlerime baktım. Hanım hanımcık bir şeyler giymeliydim. Lacivert kumaş pantolonumu ve üstüne düz beyaz gömleğimi giymeye karar verdim. Saçlarımı da at kuyruğu yaptım. Makyajımı her zaman ki gibi sadece rimel ve rujla yaptım. Biraz yüzüm renklensin diye allık kullandım. Kıyafetlerime uygun krem rengi saatimi taktım. İş görüşmelerine saatsiz gitmezdim. Dakik olduğum bilinsin isterdim.
İşim bitince aşağı indim. Ayakkabılıktan çantamı aldım ve beyaz spor ayakkabımı giydim.
Anahtarı elime alıp kapıdan çıktım. Kapıyı iki kere kilitledikten sonra taksiyi çağırmak için direğin ordaki düğmeye gidip bastım. 5-10 dakika sonra gelen taksiye binip adresi verdim ve arkama yaslanıp camdan dışarıyı seyrettim.
Açıkçası Ateş'in eve gelmemesi moralimi bozuyordu. Kendimi kötü hissediyordum. Bu kıskanmak değildi. Hem daha henüz yeni tanıştığım bir insanı neden kıskanayım? Ben sadece kendimi aldatılmış hissediyordum. Öyleydi de. Her ne kadar gerçek bir evlilik olmasada dolaylı yoldan aldatılıyordum.
'Boynuzlu Alev.'
Haha çok komik.🍀
"Altı ay boyunca acil bölümünde çalışıcaksınız altı ay sonra başka bir bölüme geçiceksiniz. Böyle böyle her altı ayda bir değişicek. Haftada iki kezde nöbet uygulamamız var. Yoğunluğa göre nöbet saati artıyor. İzin günlerinizi de şuanlık salı ve cumartesi olarak ayarladım. Eğer sizin için uygunsa yarın sabah yedi de gelip başlayabilirsiniz."
"Benim için bir mahsuru yok."
"Güzelll. O halde şuraya bir imza alayım."
"Tabii."
Kağıda imza atıp başhekime uzattım. Oda benim imzamın yanına kendi imzasını atıp kağıdı çekmeceye koydu ve ayağa kalktı. Ardından bende kalktım.
"Asistanım muhasebeyle ilgilenir. Buyurun size hastaneyi tanıtayım."
Hiç sesimi çıkarmadan Behçet beyi takip etmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANA BAKINCA (Güncelleniyor)
ChickLitAlev'in yaşadıkları Ateş yakar'ın yaşatacaklarının yanında bir hiçti. İkisinin de aşılmaz duvarları vardı. Ama o duvarları beraber el ele yıkacaklardı. Kimi zaman o duvarlarla yıkılıp enkazın altında kalacaklardı. Kimi zamanda o enkazı onlar yaşatac...