3.G.E

218 88 114
                                    


Multimedia
Serkan Arslan
Seda Akman

Beynim olanları idrak etmeye çalışırken babamın çabukkkkkkkk diye bağırmasıyla evden çıkmak için hamle yaptım tam dış kapıya gelmiştim ki isiminin Gökalp olduğunu öğrendiğim kişi beni kolumdan tutarak kendine çevirdi
-Kaçabilceğini mi sandın küçük diye tısladı
-Bu küçük sana haddini bildirecek şimdi
-Hadi ama daha kim oldugunu dahi bilmiyorsun küçük, alaycı şekilde gülümsemisti hadi ama kendini ne sanıyordu nasıl kim olduğumu bilmezdim bunlar ögrenceğim son şeyler şuan düşünmem gereken başka bir şey vardı bu ukalanın elinden kurtulmak gibi gözlerimin içine bakıp cevap vermemi bekliyordu tam zamanı diye bacaklarının arasına dizimi geçirdim beni tutan kolunu ters çevirip itmiştim babamın yıllarca kendimi savunmam için öğrettiği şeyler sonunda işe yaramıştı Gökalp yerde iki büklüm kendini toparlamaya çalışıyordu bu biraz bana zaman kazandırmıştı hemen kapıyı açtığım gibi koşmaya başladım
neler olduğuna dair en ufak bi fikrim yoktu arkama baktığımda oda koşuyordu daha hızlı koşmalıyım yakalanmıycaktım en azından şimdilik nerden girdiğimi hatırlamadığım ormanın içine girmiştim sık ağaçları atlatırken yüzümde çizikler oluşuyordu canım acıyordu oysa hala peşimden koşuyordu arkama bakmama gerek bile yoktu hissediyordum etraf karanlık sık ağaçlar önümü görebilmek için ay ışığı ve ben pes etmeycektim var gücümle koşuyordum burası çok tanıdıktı nerden tanıdığımı hatırlamaya çalışıyordum aklıma gelen düşünceyle olduğum yerde 1-2 saniye bekledim
-hayır bu olamazdı dimi kabusum Gerçek mi olmuştu hayır hayır hayır bu sefer beni yakalamıycaktı buna izin veremezdim sonum dahi belli değil peşimde ki bu adam kimdi kafamı sağa sola salladım ayak seslerinin yaklaşmasıyla teslim olduğumu düşünmüştü galiba
-Doğru olanı yaptın küçük kız nefes nefese kalmıştı
- Yanılıyorsun bay ukala ben pes etmem
Başka ayak sesleri gelmeye başlamıştı ikimizde kafamızı seslerin geldiği yöne cevirmiştik sanırım birileri daha vardı ve bizden daha hızlıydılar
-Ne oldu bi kızla baş edemeyip yandaşlarını mı çağırdın yoksa diye kahkaha atmıştım engel olamayıp
-Sessiz ol ben kimseyi çağırmadım bunlar onlar
-Kimler sen çağırmadıysan kim bunlar
-Bunlar sana sonra anlatılacak şeyler git burdan çabuk hadi
-Bune ya nereye gitsem kovuluyorum bana açıklama yapmadan gitmiycem
-burda oyun oynamıyoruz hemen uzaklaş birde senle uğraşamam dediği sırada 10 15 kişilik bir grup koşarak buraya doğru geliyordu çok kalabalıklardı bay ukala hepsiyle nasıl başa çıkabilirdi ki
-Hayır gitmiycem burda kalıp senle savaşcam
-ah hadi ama küçük çok riskli ve sen çok özelsin seni tehlikeye atamam koş ben sana yetişirim
Birazdaha düşününce sonuçta ben ondan kaçıyordum niye ona yardım ediyim ki hem tanımadığım bu insanlar bana yardımcı olmuş oluyorlar öyle değil mi
-Tamam sen bilirsin iyi ölmeler bay ukala diyip tekrar koşmaya başladım arkama baktığımda Gökalp onlarla profesyonel bir şekilde dövüşüyordu en son gördüğümde tek eliyle 2 adamın bileğinden tutup ters çevirmesi olmuştu ben onu izlerken uzaktan iki siluetin bana yaklaşmaya başlamışlardı ben koşmaya başladığım da onlarda koşmaya başladı tek bi kişiden zor kaçıyordum şimdi iki kişi biraz daha zor olucaktı sanırım daha hızlı koşmaya çalışıyordum ama nafile enerjim tükenmek üzereydi ciğerlerim artık koşmanın etkisinden olucak ki patlayacak gibi olmuştu nefes almak canımı yakıyor du taşa takılmam la yere kapaklanmam bir olmuştu bir süre öylece etrafı taradım ama kendimi savuncak bişey yoktu bacaklarım artık isyan ediyor yere düştüğüm yerden kalkmamak için çaba sarf ediyordu son bi gayretle kalkmaya çalıştım o sırada kabusum aklıma geldi her gece çığlık çığlığa uyandığım kabusum eğer öyleyse şuan başıma bir şey vuracaklardı yolun sonu gelmiş miydi böyle mi ölecektim hayır hayır olmayacaktı ayağa kalkmıştım arkamı döndüğüm de iki adamda pis sırıtışlarıyla bana doğru geliyorlardı en azından savaşarak ölecektim vücuduma gelen ani bir öfkeyle yer titremeye başladı ağaçlar birbirine çarpıyordu karşımda ki iki adamın pis sırıtışları yerine korkuya bırakmıştı sanırım olan depremden korkuyorlar dı bu koskoca adam depremden mi korkuyorlar onlara baktığımda hemen arkalarından Gökalp de şaşkın gözler le bana baktığını gördüm adamlardan bir tanesi
-Gözleri demişti ben daha ne olduğunu anlayamadan ikiside yere boylu boyunca serilmiş öylece yatıyorlardı var olan deprem bittiğinde benimde artık hiçbir gücüm kalmadı ve kendimi bıraktım boşluğa ve sonra sonrası yok karanlık dipsiz bir karanlığın içindeydim

3.Bolum Sonu

GÜN'EŞ DÖNÜMÜ (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin