Boran mirayı duvara yaslayıp dudaklarını genc kızın dudaklarıyla birleştirdi. Elleri ilk önce kalçasını ordan sonra dolgun göğsünü buldu. Ikiside sabırsız bir şekilde hakarete ediyor ön sevişmeye önem vermiyordu. Boran mirayın eteğini yukarı çekip bacak arasına yerleşti. Ikiside inlememek için sıktı kendilerini. Boran mirayın üstünü çıkarmaya hazırlanırken kapı çalındı.
Miray nefes nefese gözünün önüne gelen saçı üflerken boran içinden bildiği küfürleri kapıdaki kişiye sıralıyordu.
Eteğimi düzeltip lavoboda yüzümü yıkadım o esna da boran da fermuarını çekiyordu. Işimiz bittiğinde yüzümü burusturarak kapıyı açtım.
Kapıda tahminen 25 yaşlarında olan genç kadın önce bana sonra uzun uzun borana bakınca öksürme gereği duydum. Boran elini belime atınca onunda bakışları beni buldu
"Ilk uçuşum. Kalkar kalkmaz migde bulantısı yaşadım sağ olsun eşim yardımcı oldu bana" yüzüğümü gözüne sokmak adına alnımı kaşıdım. Oda sinyali almış olmalı ki gülümsemeye çalıştı geçmiş olsun deyip lavaboya girdi.
"Bazen bana da böyle iyi yalan söylüyormusun diye düşünüyorum"
Gözlerimi kısıp borana döndüm.
"Sen hiç konuşma geç yerine bir yere kalkmak yok bensiz. O yarı giyinik hostes zaten bakıp duruyor beni katil etmeyin."
Boranin birşey demesine izin vermeden yerime geçtim. Oda gelip oturdu ardından sızlanmaya başladı
"Bir an önce otele varsak iyi olacak kasıklarım ağrıyor" yüzünü buruşturup kafasını arkaya attı ardından gözlerini kapadı. Kafasını alıp kendi omzuma yerleştirdim yavaşça. Elimi yumuşacık olan saçlara atıp okşadım bir müddet.
"Bir an beni yarı yolda bırakacaksın sandım.." sesi sona doğru fısıltı eşliğinde devam ederken sanki içime kocaman bir taş oturdu.
Gelmeyecektim.. ama herşeyimi arkamda bırakıp geldim. Belki beni yine hayalkırıklığına ugratacaksin, belki yine kırıp paramparça edeceksin veya dünyanın en mutlu kadını edip sadece beni seveceksin.. ben herşeyi göze alıp sana geldim.
Pişmanmıyım peki ?
Hayır. Çünkü seni seviyorum..
"Herşeyi göze alıp yaptıklarını göze alıp geldim" aramizda pek uzun olmayan bir sessizlik geçti ama boran sesiyle bu sessizliği tekrar bozdu.
"Pişman olmayacaksın söz veriyorum"
Elimi saçlarından alıp avuç içime öpücük bıraktı. Parmağımdaki yüzüge ikimizde uzun uzun baktık. Hala gerçek olduğuna inanamıyorum.
"Demek eşim" sesi keyifli çıkınca bende istemsizce gülümsedim.
"Bu yüzüğü taktıysanız paşa paşa beni almak zorundasınız bayım" kafasını kaldırıp bana baktığında gözlerinde ki ışıltiya şahit oldum. Ne olursa olsun öyle güzel seviyor ki insanın içinin titrememesi imkansız.
"Zaten benimsin ama daima yanımda kalman için o gereksiz belgeyi imzalarım. Soyadım ne güzel durur adının yanında"
Miray Kuzum..
Borana ait olduğumun simgesi. Hayır bu aitlik değil, tamamen onun olacağım. Ondan bahsederken eşim olduğunu bileceğim her sabah her saniye her ay her sene onunla olacağım. Belki çocuklarımız bile olacak..
Biz gerçekten bir aile olacağız.Aile..
Annemle babamın bana sunmadığı kavram. Istanbula birlikte geldiğimizde sadece bir ay kalıp sonra izmire geri döndüler. Halbuki birlikte yaşayacak her zorluğun altından kalkacaktık. Ben doktorluk yapacak eve yorgun argın dönecektim bu yorgunluğum onları görene kadar sürecekti elbette. Ama gitmeyi tercih edip bolca para bırakmışlardı. Sonra pınar ailem oldu. Kardeşim oldu sırdaşım oldu. Şimdiden bile özledim onu peki ya ilerki zaman ne olacak ? Ya geri dönmezsek ? Zaten bunu göze alarak gelmedim mi boranın yanına ?