Bölüm 2

77 4 0
                                    

Bu haber beni öyle sarsmıştı ki, az kalsın kendi tükürüğümde boğulacaktım. Derin derin öksürdükten sonra elime verdikleri bir bardak suyun yarısını döke saça aceleyle içtim.

"Eğer sen bu kıza arabayla çarpmamış olsaydın bunlara gerek kalmayacaktı ulan hayvan herif!"

"Noluyo lannn?!"

En beklenmedik anda, en beklenmedik bir tepkiydi bu. Herkes her şeyi biliyordu; ama ben ailemden, arkadaşlarımdan, yoğun olan derslerimden, küçükken yaptığım ufak tefek yaramazlıklarımdan, Zeynep'e olan aşkımdan ve hiçkimsenin bilmediği gizli sırlarımdan başka hiçbir şey bilmiyordum.

Bu atarı bana yapmıştı babam; normalde olsa atara atar yapmayı kendime bir borç bilirken öylece oturmuş işin nereye varacağını kestirmeye çalışıyordum; çünkü zaman normal değildi.

Babamın bana kızmış olmasını kafama takmaktan O'nun asıl söylemek istediklerine doğru düzgün odaklanamamıştım. Bu sonradan beynime dank edince bir'den kendimden geçmiş, vücudumdan soğuk terler akıtmaya başlamıştım.

"Ne arabası be, ne kazası? Ne zaman yaptım da hesabı şimdi soruluyor bana? Bakın söylüyorum, hiçkimse, beni, benim istemediğim biriyle nişanlayamaz, evlendiremez. Anlatabiliyor muyum?"

Zihnimin bulanıklığı söylediğim kelimelere de sirayet etmişti. Bu bir şaka değildi; Peki ya öyleyse neydi bu? Hayatın benden alamadığı hıncını çevremdeki insanların alması mıydı? Canımı verirdim, ama asla hayatımı onların eline vermezdim. Hele kendini bilmez bir kızın eline, asla...

Ev halkı öyle suskun kalmayı tercih ederken cümlelerimin devamını getirdim.

"Kimmiş peki bu şanslı kız? Benim gibi zengin bir adamı kaptığına göre o da zengin sayılır artık. Ama işte işler sizin umduğunuz gibi olmayacak. Benim evlenmeye de, erken yaşta çoluk çoc..."

"Kes ulan sesini, gerizekalı! Hem suçlusun hem güçlü. Biz mi dedik sana içip içip araba kullan, sonrada git kızın birine çarp diye."

"Ulan siz böyle yetiştirdiniz ya beni! Tek günahsız sizsiniz demi? Kendiniz her boku yiyorsunuz, pisliğini de bana bulaştırıyorsunuz, suçlu da ben oluyorum. İyi bee ne güzel dünyaymış!"

Bunları o 39 kişinin önünde, hatta bırakın 39'u, özellikle babamın karşısında söyleyebilmem için marketten şöyle 5-10 kilo kadar yürek alıp pişirmeden yemem lazım beyler. Şu an da zaten yürek bulup yiyemediğime göre, demekki söyleyememişimdir. Mantık dersi almak isteyenlere ücreti karşılığında verebilirim.

Ben kendi içimde bu durumla gülerek dalgamı geçerken içimde bir yerde bulunan bir yanım, bütün bu gerçekleri yüzüme vurmaktan geri durmuyordu. Başka tokatlar gibi değildi onun vuruşu; Çok da acıtıyo hani zalımın vicdanı.

Ağzım bir karış açık kalırken masaya sertçe vurmak üzere olduğum elim havada kalmıştı.

Bir an için gözlerimi kapattım; sonra geri açtım ama uyanamamıştım bu kabustan. Çünkü bu kabus değil, gerçeğin ta kendisiydi.

Sonra gözlerimi tekrar kapattım; ama bu sefer açmaya niyetim yoktu. Sırf gerçeklerle yüzleşmemek için sonsuza kadar bu şekilde kalabilirdim.

Yavaş yavaş geçmişe gittim. Sırtımda çantam, okuldan çıkıyordum o gün. Arkadaşlarla sözleştiğimize göre o gün beraber bir şeyler yapacaktık.

Mavi duvarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin